Sabah saatleri vapurlar ve sevinçler içindir. Sabah saatleri yeni hikayelerin ilk sessizliğidir. Vapurlar insanları götürür getirir. Vapurlar köpük köpük denizdir. Vapurlar tüm mavilere yetişme hissidir. Vapurlar uçuşan saçlar, savrulan eteklerdir.

Bozcaada bitmeyen bir Gaudi şiiridir… Bozcaada biraz daha mitolojidir. Bozcaada düşlerin kendini ele verişidir.

Bozcaada Mendirek’te yazma işidir. Bozcaada serpilen şiirlerimdir. Bozcaada sana gelişim ve senden gidişimdir.

Bozcaada’yı daha çok bilmeliyim. Kartpostalların izini sürersem kim bilir nelere erişirim. Belki de Meral Asiltürk gibi Bozcaada’ya gönlümü veriririm.

Haluk Şahin kitaplarından sözler seçerim; Ezginin Günlüğü şarkılarını iyi bilirim. Zamansız aşklar için hep adaya dönerim. Bozcaada’da, dalgalara ve rıhtımlara hayran bir Don Kişot gibiyim. Özgür günlerimin fotoğraflarını çekerim. ADA kitabındaki Gülderen gelir aklıma, DÖNÜŞ filmindeki bir kral, adaya vurmuş aşkıyla Odysseus. Anlı şanlı Troya…

Gece başkadır ada, gündüz başka. Her mevsimin bir adası vardır. Şarabı başkadır adanın rakısı başka. Kahvesi de güzeldir çayı da.

Deniz, vapur, müzikler, festivaller, bağbozumu, ada sebzeleri, üzümün çok çeşidi, kırmızının gelincik rengi, her şeyin reçeli, sakız kurabiyesi, Mendirek Dergisi; günlerin başlayışı ve bitişi…

Uçuşan yapraklar. Küçük eylül meseleleri. Yaz geceleri. Poyrazın sesi. Sakinlik ve hareket; yalınlık ve eğlence; yorgunluk ve dinlenme. Biraz karışıktır adanın betimlemesi. Tenedos mitolojik bir his. Aşkı açıktan kaçıranların yeri. Sanki Gospodinov’un zaman sığınaklarından biri.

Ada için sulu boya resimler çizmeli, günlerden çok cumartesiyi seçmeli, adayı her yönüyle sevmeli; hep sevmeli. Adayı her seferinde daha çok öğrenmeli.

“Ada’ya bensiz gitme…” diyorum… Birlikte gidelim. Vapura binmeden biraz güneşi sevelim. Biraz kiraz sevelim. Sabahın serin sevinciyle hislenelim. Nasılsa aklımdan çıkmıyorsun. Kaldığımız yerden devam edelim… Biraz börek, biraz üzüm, biraz dondurma. Aşk dolu antika bir ada. Ezginin Günlüğü şakılarıyla yürütülen sevdalar. Rüzgarlar, şaraplar, hep denize çıkan sokaklar.

Sokaklardan birinde Meral’e rastlama ihtimalim var. Bozcaada’da herkes birbirine rastlar. Salhane kesin mekan. Aklımız fikrimiz Bozcaada. Bozcaada hep aklımızda kalan.

Çınaraltı, Kahve Arası, Piu, Kahverengi, Madam Niça, İnvino, Theos, Kedi Bar, Madam’ın Kahvesi, Çiçek Pastanesi, Bozcaada Kalesi, adanın müzesi, Veli Dede, Coffee Shelter, Sapa, Vasil, Yalova Restaurant, Mitos, Gümüş Otel, dondurmacılar, oteller, kurabiyeler hep aklıma gelenler.

Uğradığım uğramadığım, hatırladığım hatırlamadığım mekanlarıyla adaya değinmeler, gecelerden ve gündüzlerden geçmeler, mekanlarla bir adanın karakterini çizmeler. Adaya gelip gitmeler, bin pozluk seremoniler.

Ada bir Gauguin resmi gibidir. Hayalimdir. Kafam bir Sait Faik hikayesidir. Fotoğrafım hem siyah beyaz hemde çok renklidir.

Her seferinde keşfine çıkıyorum adanın. Mitos’un arkasından tırmanıp yeldeğirmenlerine varınca tüm ada manzarama giriyor. Don Kişot oluyorum, aşık oluyorum. 20 Eylül Caddesi’nde yürürken selam verdiğim insanlar oluyor. Sokaklar bir boşalıyor bir doluyor. Kitaplar bir açılıyor bir kapanıyor…

Adanın yarısı aşk, yarısı denizdir. Zamanlar öncesi bir yerdir. Saklanabiliriz, yürüyebiliriz, şarap içebiliriz, şiir biçebiliriz. Gönül’e rastlarsam fotoğraf da çekeriz…

Peynir ve şarap. Adı ZEY olacak bir üzüm, Polente renginde bir gün. Tek limanlı bir kaptanım ben. Söylenmemiş şarkılarım, yazılmamış şiirlerim, çekilmemiş filmlerim, kurulmamış düşlerim var.

Güvertede martılar ve insanlar. Benim yaz sabahlarından kalma işlerim var. Pırıl pırıl bir serinlik biçiyorum. Tost ve çay gibisi yok. Ama deniz kokusu da var. İda söylenceleri ve aşk hikayeleri de.

Düşlerimde vapurlar yazılı. Sevdam adada SEN diye kayıtlı.

Film başlıyor, artık gel. Üstünde pembe bir elbise olsun. Hiç büyümüyorsun. Öyle kal. Beni anla. Dalgalara yakın olalım. Salhane sahilinde buluşalım. Adamıza isim koyalım.

Fonda John Lennon ya da Pink Floyd okunsun…

Boşluğa kalenin silueti dokunsun.

Sevdamıza ada kuşları konsun.

Gel!

Ada aklımdan çıkmıyor.

Sen aklımdan çıkmıyorsun…