JOKER maskelerim var.
“That’s Life” çalıyor.
“Sahici şeyleri daha çok biliyorum... Sahici kişileri, sahici şiirleri, sahici sözleri, sahici sevmeleri, sahici geceleri..... Öyle değil mi Marilyn? Tanımalı tüm sahte yüzleri...”
Her seferinde böyle yollardan geçiyor düşüncelerim... Her seferinde aklıma deli düşünceler sokuluyor... Her seferinde zor tutuyorum kendimi...
Hayatı algılamakla ilgili her şey... Maksat; hareket, şiir ve aşk olsun... Hareketlere şiirler, aşklar ve mekanlar doluyor... Bunun için sokaklar. Bunun için kahvaltılar falan...
Bunun için deklanşör sesleri, bunun için başka şehirler.
Bazı sabahlar “insanlar mutluluğu yansımalarda arar” diye düşünüyorum... Ben mutluluğu ayrıntılarda arıyorum... Yürüyorum, çayı seviyorum, büfeden ekmek alıyorum... Her sabah aşktan yanayım... “Sakinim, sakinim, sakinim” diye geçiriyorum içimden... Gürültüyle çoğalıyor umutlarım... Bunu seviyorum...
Benim buralarımda böyle oluyor, buğulu camlara yazılar yazıyorum...
(Sadece aşığım. Yaz kaçkını düşlerle ayartıldım. Avuçlarımda bir parça sarılık var)…
Senin burcun sonbahar. Sonbahar değil sevgilim; zom’bahar…
Kafam kasabalara, hayata, bitene olana, etrafına ve dünyaya yabancı kalamıyor... Aklımı başıma toplayıp kapitalizmi yok sayıyorum…
Hep müzikleriyle anılacak bir film başlıyor. Çarşamba gecesi çok muhtemel…
Lady Gaga ve yepyeni bir Joker… Maskelerim var…
Gülümse, bütün kalemler gözlerinin fotoğrafını yazıyorlar…
Biraz daha tonik, biraz daha ruj gerekiyor.
Biraz Gucci kokusu ve soğuk bir Smirnoff’la hafta sonunu başlatıyorum.
“Bad Romance” çalıyor… Seni yine de çok seviyorum…