...jOhn lennOn çalsın bakalım…. hayallerimisss var... dünyayı değiştireceğisss… bu mitolojik bir his... "kent"... günlük hareketlerin dahil olduğu bir kavram değil bu...
...jOhn lennOn çalsın bakalım…. hayallerimisss var... dünyayı değiştireceğisss… bu mitolojik bir his... "kent"... günlük hareketlerin dahil olduğu bir kavram değil bu... bir yerleşim yerinin kent olabilmesi bir "kent" felsefesi oluşturabilmesiyle ilgili. çanakkale belediyesi'nin çıkardığı derginin adı "barışın kenti"... sayfalarını çevirdikçe sahici bir kentin yaşam kültürünü hissettim... daha çok sevdim özlediğim kenti... daha çok sevdim çanakkale'yi . . . fotoğraf özgürdür ve özgündür... çünkü fotoğrafçı özgürdür ve özgür dünyanın peşindedir... bu yüzden fotoğraf himaye kabul etmez ve resmi ideolojinin uzağındadır... fotoğrafçılığın raconunda, eylem ve dünyayı değiştirme çabası olmalıdır... fotoğrafı popülist bir oyun sananlar kapitalizmin sömürücü dinamiklerine hizmet ederler... oysa ihtiyacımız olan biraz ışık... biraz ışık olsun aşkı da, eylemi de, tutkuyu da ışıkla yazarız... "...popülizmi ve çok konuşup da aslında hiç konuşmayanları, birbirlerinin yanılgılarında konaklayanları hiç takmıyorum..." kaçak düşlere kahve kokusu karışsa bu eylem olur... müzik olur biraz... şiir olur... fotoğraf olur... kestane patlatan bakışların-la galaksiden birkaç tuval kes... maestro! si çal, mi çal, sol çal… dağılsın bu keşmekeş... bitsin tablodaki metalik renk... bayan color’es... ah bayan coLor’es... hayalleriniz varsa, kopyaLayarak ve yalpalayarak yaşamazsınız... şimdi kimler sihirbaz... kimlerin hayatı hep numara ... ! dünyanın her yanındaki canım yağmurlara ve tüm varlıklara merhaba... her kapitalist travma sonrasında; yazmak, çizmek, sosyal alanlarda bilinçsizce ortaya çıkmak bir vazife değil... bilmeye ve çözümleme yapabilmeye ihtiyacımız var... kim ne kadar masum olduğunu sorguLamalı ... kapitalizme karşı durmayıp, örneğin kola içerek ve benzeri biçimlerde çok tüketimin simgesi olmak da bir anlamda açlığa ve savaşlara katkıdır.... kapitalist yaşayıp, dünyayı perişan eden her duruma susmak, kitap/gazete okumamak, yere çöp atmak da kapitalizme katkıdır. 70 km hızla gidilmesi gereken yolda 140 km hızla gitmek de kapitalizme katkıdır. her olaydan sonra "kalıcı çözüm" arayan; önce kendini, ne kadar tükettiğini, kapital döngünün neresinde yer aldığını sorgulamalı. yalın yaşayın, az tüketin! doğru dürüst olalım... küreyi sömüren ve savaşlara yol açan her harekete karşı duralım... o zaman az üretilir... açlık olmaz, savaş olmaz, borsa olmaz... sözde yetilerini ve iliŞkilerini yaLakalık, yanaşma ve yaranma için kullananları ve bunu kabul edenleri görmek bazen güzel, çokça berbat... insanın güleSİ bazen geliyor, bazen geLmiYor... eStetiği ve yaşamın akıŞını sevimsizleştirenLer hileCi haLLeri ve maSkeleriyle içimizde geziniyor... dedikodudan, laf taşıyıcılıktan, provokasyondan başka hayatla bağı olmayanları ve şapşaL anlayıŞları idare etmek hiç işime gelmiyor… öylece ve bazen seyrediyorum, çoğu zaman unutuyorum… maskeler düşsün istiyorum. şaşı bakıp şaşırıyorum… yazıyorum, dinliyorum, geziyorum, yürüyorum, hisSediyorum… sosyal medyada "şabLon görüş / tePki" paylaşılmaSını reddediYorum... bU tam tüKetim küLtürüne denk geliyOr... kiŞi kenDi görüŞünü, şiirini, sözünü yazmaLı... yokSa kapitalizmin çizdiĞi yoLda estetikten, üreTimden ötede, sıĞ bir ortam oluŞur.... an aralıklarında pencere kenarında çoğalan düşler yalnızlığı geceyle bölüşürler... geçmişte bir yerlerde ruhların tanışmasına ve esmer zamanların kızıl ısrarına inan kaptan... tutkunun resmini esmerleştir ve bir karakteri çöz esmer bir tınıdan... bir şiir yazalım sonra... biraz fotoğraf okuyalım... çay demlensin... biz nasılsa tanışıyoruz bir eski kasabadan... bazı insanlar himaye edilmekten, yanaşmaktan, kopyacılıktan, ideolojisizlikten ve sıradanlıktan öteye geçemezler... böyle insanları eksik yanları birbirine yaklaştırır... etik yaşamayanlar basit kahkahalarla avunurlar... 'kendileriyle barışık' olmak en büyük yalanlarıdır... ...şimdi biraz kahve içelim...