KUPÜRLERDEN YANSIYANLAR

Öncelikle şunu söylemek lazım, yarım asır önceki karla kaplı Biga bugünkünden çok daha güzel, çok daha eğlenceliydi.

Kişi başına 1,5 otomobilin ve de 2 motosikletin düştüğü J bugünkü Biga ile kıyaslandığında, eski Biga tabii ki daha sessizdi. O kadar sessizdi ki eğer dinamo çalışmıyorsa gece yarısından sonra, neredeyse kar tanelerinin yere düştüğünde çıkardığı sesi duyabilirdiniz…

Kiminin yazdan aldığı, kiminin de geç kalıp karda siyah izler bırakarak evdeki deposuna taşıdığı Çan kömürü ile harlanmış soba ve maşıngaların üstünde tabii ki özenle façalanmış kestaneler dizilir ve o sıcacık lezzet topları, üfleyerek ve elden ele geçirilerek afiyetle yenirdi…

Her evin pencere kenarlarına, az sonra üşümüş kanatlarıyla oraya konacak minik serçeler ve hatta bet sesli kargalar için ekmek kırıntıları özenle yerleştirilir, arada kontrol edilip gerekirse tazelenirdi…

Okula en uzak oturan çocuklar, yayan 15-20 dakika mesafede olduğu için pek kar tatili yaşamazdık… Sabırsızlıkla beklediğimiz son zil çaldığında ipini koparmış bahar buzağısı gibi sokaklara dökülür, önce zavallı babalarımızın zorlukla parasını denkleştirip alabildiği ve biraz sonra parçalanacak kalitesiz çantalarımızın tepesinde, eve varınca da odunluktan çıkarılmış kızaklarımızla gece yarısına kadar kayardık…

Herkes genellikle kendi mahallesinde kayardı. Hükümet Meydanı, Sakarya bayırı, Bademlik yokuşu ve tabii “kamikazelere layık” Dede yokuşu… Her mahallede bir, bilemedin iki tane otomobil olduğundan ve bunlar da karda pek kullanılmadığından sokaklar yayaların ve kızakçıların olurdu…

Aşağıdaki kupürde Belediye Başkanı Osman Nuri Babi’nin kayak yapmasına bakmayın, herkeste bırakın kayağı kızak bile yoktu… Biz Bayram Yeri çocukları şanslıydık çünkü çocukları Hüseyin, Kemal ve Nihat’ın çeyiz sandığı imal ettiği marangozhanenin arka tarafında mükemmel kızaklar yapan Ali dedemiz vardı… Elinden ufak tefek marangozluk gelenler de kendi kızağını imal ederdi.

Kızağı olmayanlar için durum genellikle daha eğlenceliydi. Kimi muşamba, kimi eski bir ekmek teknesi kimi de bir çamaşır leğenine, bazen yalnız bazen de birkaç kişi biner ve yokuşun tepesinden aşağı doğru sallanırdı.

Tabii ki kızak kaymaktan daha eğlenceli olan tek şey, bu leğenlerde bir iki kişi birden binerek çığlık kıyamet kayan annelerimizi izlemekti… Muhtemelen bu orta yaş ve üstü kadınların duygu yoğunluğu bu anlardaki kadar hiç zirve yapmıyordu…

Annelerimizin, pek çıkmadıklarından olsa gerek, dışarda giyebileceği uygun elbiseleri azdı ve bunlar da kızak kaymaya uygun değildi. Bu nedenle giysileri de oldukça komikti. Kendi mantolarına bir şey olur kaygısıyla ya birden çok kazağı ve yeleği üst üste giyer ya da kocalarının eski bir paltosuna sarılırlardı…

Bu arada söylemekte fayda var, evlerde sadece bir odada soba olur ve o odada yaşanırdı. Bu oda bazı evlerde mutfaktı ve orada da maşınga olurdu. Maşınga, kuzinenin bizim bölgedeki adıdır. Bir fırın ve sobadan oluşan yatay bir soba diyebiliriz. Fırın kısmı her zaman bir börek ya da tatlı dolu tepsiye ev sahipliği yapar, içinden akıl çelen kokular yayılırdı. Ateş haznesinin üstündeki delikler açılarak üstünde yemek de pişirilirdi.

İşte bu maşıngaların bir görevi de yaz aylarında, Gürece ve Şevketiye gibi sahillerden toplanan birkaç yumruk büyüklüğündeki oval taşları ısıtmaktı… Bu taşlar yatak sobası olarak tabir edilebilir. Sobanın olmadığı yatak odalarındaki yataklara, önce bir havlu ya da eski bir giysiye sarılarak özenle yerleştirilir ve özellikle ayak bölgesinin ısınması için kullanılırdı.

Bu yazıya eve dönerken kaygan sokaklarda yuvarlanan eğlenceli sarhoşları ve zorlu bir yolculukla Biga’ya ulaşanların inanılmaz yol hikâyelerini ekleyebilirim ama benden bu kadar…

Daha fazlasını isterseniz, ana babalarınızın tanık olduğu güzel hikayeler için sosyal medyadan başınızı kaldırıp onları dinleyebilirsiniz. Üstelik böylece sosyal medyada paylaşacak hikâyeleriniz olur J

İşte buram buram kar kokan bu yazımızın kupürü:

“Kar yağınca Belediye Başkanı kızak kaydı

İlçemize yağan karla birlikte birçok kişi kızaklarını kaparak dik yollara akın etmiştir. Bilhassa Sakarya bayrında kızak kayanların sayısının kabarık olduğu görülmüştür. Burada Belediye Başkanımız Osman Nuri Babi de kayak sporu yapmıştır.

Sakarya bayırında çok kişinin kızak kayması ve yol üzerinden yaya geçişi olması birçok kazalara sebep olmuş ve Fevzi Lâstikçi’nin ayağı, Mehmet Sokullu’nun kolu kırılmış, Mehmet Sokullu (Karayel)in diz kapağı çatlamıştır.

Diğer taraftan Seyfi Kurt adlı bir şahıs kamyon çarpmasına maruz kalmış ve başından ağır yaralanmıştır.”

2020.02.07 Kupürlerden Yansıyanlar Kar Yağınca Belediye Başkanı Kızak Kaydı

Biga Postası

Sahibi: Emrullah Çalışkan

Sayı: 12

Sayfa: 1

Tarih: 16 Şubat 1965 Salı