Fiziksel istismar, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından çocuğun gelişimine, sağlığına, onuruna zarar veren, kasıtlı ve fiziksel güç kullanımı olarak tanımlanmıştır. Fiziksel istismar, çocuğun kazalar dışında zarar gördüğü ve fiziksel sağlığının tehlikeye girdiği durumları kapsamaktadır.
Çocuğun fiziksel istismarının tanımlanmasındaki engellerden biri kabul edilebilirlik açısından davranışların kültürden kültüre değişkenlik göstermesidir. Örneğin, bebeklerin kundaklanması veya erkek çocukların sünnet edilmesi gibi. Çocukluk çağı fiziksel istismarı, çocuğun üzerinde bıraktığı izler ile bağlantılı olarak fark edilmesi en kolay istismar türüdür. Fiziksel istismar belirtileri diğer istismar türlerine göre daha görünür olsa da istismarın fark edilmesi ve raporlanması sağlık profesyonelleri, öğretmenler gibi görevlilerin çocuktaki yaralanmaların kaza sonucu mu kasıtlı davranışlar sonucu olarak mı gerçekleştirildiğini tespit etmeleri uzmanlık gerektiren bir alandır.
En sık görülen fiziksel istismar şekilleri: dövme, sarsılmış bebek sendromu, yanıklar, vurma, tokat atma, tekmeleme, zorla su içirilmesi veya yemek yedirilmesi, zehirlemedir. Çocuğu fiziksel olarak cezalandırmanın en önemli argümanı ise çocuğun disipline edilmesinde etkili olduğudur. Fiziksel cezanın çocukta beklenen davranış değişimini sağlamadığı durumlarda anne-babanın öfkelenmesi ve kontrolünü kaybederek cezayı çocuğa yönelik fiziksel şiddete dönüştürmesi ihtimali oldukça yüksektir. Çocuğa fiziksel ceza vererek disipline etme yöntemi fiziksel olmayan disiplin yöntemleri ile karşılaştırıldığında çocuğun disipline edilmesinde fiziksel cezanın etkili olduğunu kanıtlar nitelikte oldukça az kanıt bulunmaktadır.
Çocuğun fiziksel istismarı çocuğun kendisine, etrafındaki kişilere ve dünya hakkındaki görüş ve fikirlerine yönelik algısını bozmakta, baş etme becerilerini etkilemekte ve duygusal ve davranışsal bir takım problemlere yol açmaktadır. Çocuğu fiziksel olarak istismar etmek onun en önemli sınırı olan beden sınırını ihlal etmeyi içerir. Beden sınırı ihlal edilen çocuk kendisini değersiz, çaresiz, yetersiz hisseder ve çevresini olduğundan daha tehlikeli algılar. İstismara uğrayan çocuklarda düşük benlik saygısı, intihar ve depresyon eğilim daha sık görülmektedir. Bu çocuklarda saldırgan davranışlara eğilim, akran ilişkilerinde problem yaşama, okula devam etme oranının düşük olması, erken dönemde okulu bırakma, sosyal içe çekilme ve kaygı bozukluğu yaşama gibi sosyal ve psikolojik problemler oldukça sık gözlemlenmektedir.
Duygusal istismar, çocuğa bakım verenin destekleyici ve uygun bir ortam sağlama noktasındaki başarısızlığını ve çocuğun duygusal sağlığı ve gelişimi üzerinde olumsuz etkisi olan eylemleri içermektedir. En sık görülen duygusal istismar şekilleri: çocuğun hareketlerini kısıtlama, alay etme, aşağılama, tehdit etme, çocuğu sindirme, ayrımcılık yapma, reddetmedir. Duygusal istismar kısaca düşmanca muamelenin fiziksel olmayan şeklidir. Duygusal istismarın tanımlanması diğer istismar türlerini tanımlamaya göre daha zordur. Fiziksel istismarın çocuk üzerindeki etkileri kısa sürede gözlemlenebilirken duygusal istismarın çocuk üzerindeki olumsuz etkileri daha uzun sürede, ergenlikte veya yetişkinlikte, gözlemlenebilmektedir. Duygusal istismar tek başına görülebilse de sıkça diğer istismar türleri ile birlikte görülmektedir. Özellikle fiziksel istismar ile beraber görülmektedir. Örneğin, fiziksel şiddete maruz kalan bir çocuk aynı zamanda duygusal olarak da kendisini aşağılanmış hisseder. Bu örnekte görülebileceği gibi fiziksel istismara eşlik eden duygusal istismar söz konusudur.
Duygusal istismar genellikle bir defaya mahsus yapılan bir davranış değildir. Genellikle sürdürülen ve zaman içinde tekrarlanan bir durumdur. Duygusal istismarın değerlendirilmesinde kültürün önemli bir rolü vardır. Örneğin, eleştirmek, utandırmak ve küçük düşürmek bazı kültürlerde disipline etme yöntemi olarak kullanılmaktadır. Ancak çocuğu disipline etme noktasındaki etkisi oldukça azdır. Hatta çocuğun düşük benlik saygısı, akran zorbalığı, asosyallik, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi sosyal ve ruhsal problemler yaşama olasılığı oldukça yüksektir.
Bazı duygusal istismar davranışları ve tanımları şunlardır:
Görmezden gelme: Ebeveynin, çocuğa fiziksel veya psikolojik olarak cevap vermemesi, çocuk yokmuş gibi davranması, çocuğu adı ile çağırmaması vb.
Sömürme veya Yozlaştırma: Çocuğun uygunsuz ya da yasadışı davranışlar geliştirmesi öğretilmesi, teşvik edilmesi ya da zorlanmasıdır. Ebeveynin kendisine yönelik yıkıcı davranışlarını ya da antisosyal eylemlerini içerebilir, çocuğa çalmayı öğretmek ya da fahişeliğe zorlamak gibi.
Reddetme: Ebeveynin çocuğa cevap vermeyi reddetmesi. Örneğin, çocuğa dokunmayı veya çocuğun ihtiyaçlarının varlığını reddetme, çocukla alay etme vb.
Sözel şiddet: Çocuğun sürekli olarak aşağılanması, mahcup edilmesi, alay edilmesi veya sözlü olarak tehdit edilmesidir.
Yalıtma: Ebeveynin, çocuğun akranlar, aile üyeleri ve yetişkinlerle normal sosyal etkileşimlere sahip olmasını sürekli olarak engellemesi durumudur.
Terörize Etme: Ebeveynin çocuğu tehdit etmesi, zorlaması veya çocuk için bir korku ortamı yaratmasıdır. Terörize etme, çocuğu veya çocuğun sevdiği bir şeyi (evcil hayvan veya oyuncak gibi) tehlikeli veya kaotik bir duruma sokmak veya karşılanmadığı takdirde zarar görme tehdidi altında katı veya gerçekçi olmayan beklentiler koymayı içerir.
(Çizer: Fahrican Kotel)