CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe başkanlığında, Parti meclisi üyeleri ve milletvekillerinden oluşan heyet Çanakkale iş dünyası temsilcileri ile buluştular. Ekonomi ve İş Dünyası Buluşmaları kapsamında gerçekleşen buluşmaya Çanakkale iş dünyasında söz sahibi STK’lar ve iş insanları katıldılar. Buluşmada iş dünyasının Çanakkale ve ülke ekonomisine yönelik talepleri dinleyen CHP’nin Ekonomi Heyeti çözüm önerilerini de konferansta paylaştı.
Toplantının ardından Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe ve beraberindeki heyet Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek’i makamında ziyaret ettiler. Ziyarette PM üyeleri ve milletvekilleri ile CHP il ve Merkez ilçe yönetimleri hazır bulundular.
“YÜKSEK ENFLASYON, ARTAN İŞSİZLİK, KÜÇÜLEN ALIM GÜCÜ HERKESİ ETKİLİYOR”
CHP İl Başkanlığında basın mensupları ile buluşan Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe Türkiye ve Çanakkale ekonomisine dair değerlendirmelerde bulundu. CHP İl Başkanı Av.Levent Gürbüz yaptığı konuşmada; “Ülkemiz ne yazık ki ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Yüksek enflasyon, artan işsizlik, küçülen alım gücü ve artan maliyetler, adalete ve hukuka olan güvenin zedelenmesi hepimizi etkileyen sorunlar. Çanakkale’miz de bu süreçten payını almakta; üreticimiz, sanayicimiz, esnafımız, işçimiz, emeklimiz ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bugünkü programın amacı sorunları konuşmak kadar çözüm önerilerini pekiştirmek, iş dünyamızın ve ekonomimizin geleceğini birlikte tartışıp şekillendirmektir. İş dünyası ile bir toplantı gerçekleştirdik, son derece verimli ve katılımın yüksek olduğu bir toplantıydı” ifadelerini kullandı.
“DEMİRYOLU ÇANAKKALE’YE ULAŞTIRILMALIDIR”
Çanakkaleli sanayici ve iş insanlarının katılımıyla gerçekleşen toplantı da talepleri dinlediklerini belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Yalçın Karatepe, Çanakkale ekonomisine katkı sunacak Demiryolu projesinin Çanakkale’ye kadar ulaştırılması gerektiğini belirtti. Karatepe; “CHP’nin ekonomi takımı olarak 20’ye yakın ili dolaştık. Ekonomi kadroları olarak Çanakkale’nin beklentilerini tespit etmek, Türk ekonomisi hakkında görüşlerimizi paylaşmak durumundayız. Çanakkale’deki sorunlarda yurdumuzun geri kalanından farklı sorunlar değil. Spesifik olarak yapılması gereken işler olduğunu da görüyoruz. Örneğin; Demiryolu’nun Çanakkale’ye kadar ulaştırılması, Çanakkale ekonomisine ciddi katkı sunacağı yaptığımız görüşmelerden de bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi.
“SORUN UYGULANAN EKONOMİK PROGRAMDAN KAYNAKLANIYOR”
TÜSİAD’ın dün yaptığı açıklama ve iktidar kanadının tepkileri ile ilgili görüşlerini de paylaşan Karatepe; “TÜSİAD tarafından yapılan açıklamalar ülke genelinde büyük ilgi gördü. TÜSİAD’ın yaptığı eleştiri ve tespitlerin tamamına bizlerde katılıyoruz. Türkiye’de bugün var olan sorunların sadece ekonomik alanda değil; hukuk, eğitim, sağlık gibi birçok sorunun kaynağı da iktidarın uyguladığı yanlış politikaların sonucudur. İktidarın siyasi görüşünün bu sonucu ortaya çıkarttığını, bu kararların altında imzaları olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla TÜSİAD’ın açıklamalarını haklı ve yerinde buluyoruz. Ancak bizim katılmadığımız kısımlarda var. TÜSİAD açıklamasında Bakan Mehmet Şimşek’in başında olduğu ekonomi politikalarına ilişkin değerlendirme yaparken ‘Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz’ ifadesinin sorunlu olduğunu düşünüyorum. Sorun zaten uygulanan ekonomik programdan kaynaklanıyor” dedi.
“BU EKONOMİK PROGRAM YOKSULLAŞMADAN BAŞKA ŞEY ÜRETMEYECEK”
Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomik programa yönelik eleştirilerini sürdüren Karatepe; “Bu ekonomik programın başka bir sonuç vermesi söz konusu olamaz. Türkiye’de yüksek enflasyona neyin sebep olduğu konusunda yanlış tespitlerden hareketle ortaya konulan Enflasyonla mücadele programının beklenen sonucu vermesi zaten bizim beklediğimiz bir şey değil. Mümkün olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla; TÜSİAD’ın uygulanan ekonomik programın da yanlış olduğuna ilişkin tespitlerde bulunmalarının daha gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. Mehmet Şimşek’in programına destek veriyor olmalarını başka bir sonucun ortaya çıkmayacağı öngörüsünde de bulunmaları gerekir. Enflasyonla mücadele etmek için halkı yoksullaştıran politikalar; çünkü enflasyonun talep kaynaklı bir enflasyon olduğu düşünülerek kurgulanan bu programın yoksullaşmadan başka bir sonuç üretmeyeceğini, enflasyonu düşürmeyeceğini biliyoruz. Açıklanan enflasyon rakamları da bunu somut biçimde ortaya koyuyor” dedi.
“ŞİMŞEK’İN GÖREVE GELDİĞİ GÜNDEN DAHA YÜKSEK BİR ENFLASYON VAR”
Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçirildiği günlerden daha fazla bir enflasyon ile Türkiye’nin karşı karşıya kaldığını ifade eden Karatepe; “Mehmet şimşek’in göreve geldiğin günden daha yüksek bir enflasyon oranıyla baş başa kalıyor olmamız, üzerinden 20 ay geçmiş olmasına rağmen enflasyonun yüksek seyretmesi, programın hedeflediği sonucun ortaya çıkmıyor olması programın zaten yanlış olduğunu bize gösteriyor. Hukuk, eğitim ve diğer alanlarda görülen sorunların yanında uygulanan ekonomik programın yanlışlarının da vurgulanmasında yarar olduğunu düşünüyoruz. Bu ekonomik program başka bir sonuç ortaya çıkartmayacak. Vatandaşların tasarruf ettiğini, kemer sıktığını söylüyorlar ve bunun da kemer sıktığını söylüyorlar; bunun da bir zorunluluk olduğu ifade ediliyor. Kamunun da vatandaşlar gibi kemer sıkması gerektiğini söylüyorlar” dedi.
“VATANDAŞ KEMER SIKSIN DENİYOR AMA VATANDAŞIN SIKACAK KEMERİ YOK”
Enflasyonla mücadelenin acı faturasının vatandaşa yıkıldığını belirten Karatepe; “Şunu ifade etmek isterim; vatandaşın artık sıkacak bir kemeri yok. Vatandaşa bu kadar ağır maliyet çıkartan bir ekonomi kurgusunu red ediyoruz. Çalışanların kazandıkları parayla karınlarını bile doyurmasına imkan vermeyen bu ekonomik programın kabul edilebilir tarafı yoktur. Kamunun tasarrufa gitmesi gerekir söyleminin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bütçe açığını milli gelire oranı gibi makro bir göstergeyi referans alınarak yapılan analizler yetersizdir. Bütçe açığını milli gelir oranını düşürmek için yapır; ilki vergileri artırmak ikincisi kamu harcamaları kısılır. Gelir tarafında iktidarın ne kadar mahir olduğunu görüyoruz. KDV oranlarında yapılan artışlar, MTV ve maktu vergi oranlarındaki artışların ne kadar yüksek olduğunu biliyoruz. Vatandaşın hayatını daha pahalı ve zor hale getiren uygulamalar sadece makro göstergenin iyileşmesi sonucunu doğurmuyor. Aynı zamanda yaşamı ve hayatı vatandaş açısından daha pahalı ve zor hale getiriyor” dedi.
“KAMU KAYNAKLARININ VERİMLİ KULLANILMASININ ÖNCELİK OLMASI GEREKİR”
CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe konuşmasının devamında; “Harcama tarafında sadece toplam harcamaya bakmaktan ziyade kamu harcamalarının kime ne kadar etki ettiğini, nasıl sonuçları ortaya çıkarttığıyla ilgilenmenin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Tasarruf yapmak için Eğitim sisteminde harcamalarda indirime giderseniz bu tasarruf olmaz, Türkiye’nin geleceğine yaptığını yatırımda kısıtlama yaptığınız anlamına gelir. Eğitim sistemine yapılan harcamalarda tasarruf yapılması gibi bir durum söz konusu olamaz. SGK’ya yapılan harcamaları da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. CHP olarak kamu harcamalarının nasıl kamusal sonuçlar çıkarttığını, vatandaşların hayatlarını ne kadar kolaylaştırdığını yada zorlaştırdığının öncelikli olarak analiz edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sadece bir oranı referans alarak yapılan analizlerin yeterli olmadığını düşünüyoruz. Kamu kaynaklarının verimli kullanılmasının öncelik olması gerekir. AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana Kamu İhale Kanunu üzerinde 200’den fazla değişiklik yapılmasının temelinde; ihale süreçlerinin daha adil ve hakkaniyetli yada kamu yararını önceleyecek şekilde yapılma niyeti olmadığı biliyoruz” dedi.
“TÜRKİYE’Yİ HAK ETTİĞİ KALKINMA VE REHAH SEVİYESİNE İKTİDARIMIZDA ULAŞTIRACAĞIZ”
CHP iktidarında Türkiye’yi refaha ulaştıracaklarını belirten CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe “İş dünyasından beklentimiz; kamu harcamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunurken iktidarın kamu kaynaklarını verimsiz bir şekilde kullanmalarına, bazılarına kaynak transferinin aracı olarak kullanmaya yönelik somut eleştirilerini de ortaya koymalarını bekliyoruz. Uygulanan ekonomi programını toptan red ediyoruz; bunun Türkiye’yi refaha götürecek bir program olmadığını, yoksullaşmayı derinleştireceğini, gelir dağılımını daha fazla bozacağını, yaşam maliyetlerini arttıracağını, insanların çok daha zor günler yaşatacağını biliyoruz. Biz iktidara geldiğimiz zaman; bu programı ortadan kaldırıp; daha hakkaniyetli, kalkınmaya dayalı, sürdürülebilir kalkınmayı sağlayan, gelir dağılımında adaleti ortaya koyan, emeklilerin aylıkları ile insanca yaşayabildiği, çalışanların elde ettiği ücretle sadece cari harcamalarını değil geleceğe dair hayal kurmasına imkan verecek gelir seviyesine ulaşmayı, Türkiye’nin ihracatını arttırma hedefinin yeterli olmadığını aynı zamanda ithalatını azaltacak sanayi politikalarının önemini bilip bunları hayata geçirmenin önemli olduğunu bilip bunları gerçekleştirecek politikalarla Türkiye’yi 21’nci yüzyılda hak ettiği kalkınma ve refah seviyesine ulaştıracağımızı biliyorum” diyerek konuşmasını noktaladı.
(Haber Merkezi)