BİR ZAMANLAR BİGA
Tam 37 yıl olmuş. 12 Temmuz 1985 Cuma günkü Biga Anadolu gazetesinde ilk yazım yayınlandı. Yazının yayınlanma süreci, aynı zamanda benim hayatımı belirleyen tesadüfler silsilesinin hikayesidir de... O yaz Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki öğrencilik hayatımın sona ereceği kesinleşmişti. Türkçesi, okuldan atılıyordum. Niyetim, karar aldırıp askere gitmekti. Sonrasıyla ilgili herhangi bir fikrim, düşüncem ya da hedefim yoktu. Askerlik şubesine gittiğimde, onların kayıtlarında öğrenci olarak göründüğümü öğrendim. Eğer devre kaybı olarak gitmek istemezsem ki, bu birçok açıdan sakıncalıydı, bir yıl beklemeliydim. Sonuçta askere 1986’da gitmeye karar verdim ve hayatımın en uzun yılı başladı. Temmuz 1985 ile Eylül 1986 arası…
***
Yazının yayınlanmasından bir ya da iki gün önce, muhtemelen 10 Temmuz 1985 Çarşamba günüydü. Her zamanki gibi Bayram Yeri’nde kendimi bildim bileli oturduğumuz ve bugün Bakkal Ahmet Şahin Ağabeyin olan evimizden çıktıktan sonra, Saray Sinemasının altındaki Hüsnü Çakır Ağabeyin çay ocağına gitmiştim. Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Hüsnü Ağabeyin, sinemaya çıkan merdivenlerin altındaki çay ocağında, çay, sigara, Cumhuriyet gazetesi ve müdavimlerle muhabbetle doldurduğum güzel saatler geçirirdim.
O gün masalardan birinin üzerinde küçük bir gazete gördüm. “Anadolu”… Künyesinde Hüsnü Ağabeyin kahvesinden tanıdığım, daha sonra ustam olacak Celal İmren’in adını görünce ziyaret etmek istedim. Hükumet Meydanı’ndaki Bora Basımevine gidip, selam verdim ve “Bir çay içmeye uğradım” dedim. Çayı içtik, muhabbet esnasında, o gün tanıştığım gazetenin patronlarından Nazmi Özkalem ya da Celal Ağabey, “Sen de bir şeyler yazsana” dedi. Çok heyecanlandım ve bir yazım olduğunu söyledim. Eve gidip aslında olmayan yazıyı yazdım ve gazeteye döndüm. Nazmi Ağabey de Celal Ağabey de yazıyı beğendiler ve beni cesaretlendirip sürekli yazmamı istediler. Önce yazı yazmaya, sonra haber yapmaya, nihayet gazetede çalışmaya başladım.
Baskı dışında yapılabilecek her işi yaptım. Kumpasla el dizgisi, düzeltme, yazı ve haber yazma, fotoğraf çekme, karikatür çizme, gazete dağıtımı ve saire… Gazeteye adımımı attığım Temmuz 1985 ile askere gittiğim Eylül 1986 tarihleri arasında yaşadıklarım tüm hayatımı şekillendirdi. Büyük oranda kim olacağım bu tarihler arasında belirlendi. Biga’nın bana verdiği en önemli şeylerin çoğunu bu sürede aldım.
***
O zamanlar her gün bin bir zahmetle hazırladığımız gazetenin Biga kent tarihi için ne kadar önemli olduğunu yıllar sonra idrak ettim. Zaman zaman başvurduğumuz ulusal gazete haberlerini kullanma alışkanlığımız olmasa, tarihe çok daha önemli izler bırakacağımız şüphesizdir. Yine de bugün gazete arşivlerimizi inceleyince “Buna da şükür” diyorum.
Yerel gazeteler, yayınlandıkları kentlerin vakanüvisleridir. Yayınlandıkları süre boyunca kentte neler olduğunu en net bir biçimde bu gazetelerde bulabilirsiniz. Doğanlar, ölenler, evlenenler, nişanlananlar, kazalar, açılışlar, atamalar, önemli ziyaretçiler, kültür sanat etkinlikleri, derneklerin çalışmaları, vergi verenlerin ve okullarda başarılı olan öğrencilerin listeleri gibi haberler hep bu gazetelerde yayınlanır. Ayrıca kentte yaşayan veya gurbetteki eli kalem tutanların köşe yazıları, hevesli gençlerin ve daima genç kalanların şiirleri, sakinler arasındaki anket ve araştırmalar da paha biçilmez önemde bilgiler aktarır geleceğe… Reklamları da unutmamak lazım… Dönemin iş hayatı, esnafları, yenilikler, bayilikler, imalatçılar, hangi işletmenin, hangi adreste ne işle meşgul olduğuna dair bilgiler de geleceğe ancak bu gazeteler sayesinde kalır.
Tabii tüm bunları kağıda basılan gazeteler için söylemek mümkün. İnternet ortamındaki yayınlar, eğer bugün bilmediğimiz bir teknik geliştirilmezse, ne yazık ki kağıt gazeteler kadar kalıcı olmayacaklar. Birçok içerik, yayınlandığı sitenin ömrü kadar yaşayabiliyor. Oysa kağıt gazeteler devlet kurumları tarafından derleniyor ve derleme kütüphanelerinde saklanıyor. Böylece yüzlerce yıl önce yayınlanan gazetelere bile ulaşılabiliyor. Sıradan bir kağıdın doğru ortamda bin yıl saklanabilecek olması gücünün en somut göstergesi. Ne yazık ki elektronik ortamlarda bilgi veya belgelerin sağlıklı olarak saklanması için, kağıda kıyasla çok emek ve harcama gerekiyor.
***
İşte Medya Lokum da sonunda geleceğe kalabilecek bir formatta yayınlanmaya başlıyor. Öncelikle emeği geçen herkesi kutluyorum. Umarım uzun yıllar basılı olarak yayınlanır ve günümüz Biga’sını geleceğe ulaştıran gazetelerden biri olur.
Ahmet Tunç, gazete için yazı isteyince ne yazabileceğimi düşündüm. Aklıma ilk gelen, Biga’da yaşadıklarım, duyduklarımla ilgili hatıralar ve eski Biga gazetelerinden oluşan arşivi kullanarak bir zamanların Biga’sı hakkında yazmak oldu. Umarım kent hafızamıza biraz katkısı olur.
Anadolu Gazetesi ve matbaa işleri yapan Bora Basımevi’nin kadrosu: (Soldan) İsmail Şen, Güven Gönen, Arif Işık, Süleyman Duran, Celal İmren ve Nazmi Özkalem… Fotoğraftaki en önemli eksik, gazetenin gayrı resmi ortağı Sami Kargı Hoca…
İlk yazımın yayınlandığı 12 Temmuz 1985 tarihli Anadolu gazetesi. Bu nüshanın bir önemi de, ilk sayfada, o sıralar Biga’da mecburi hizmetini yapan, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. M. Kerem Doksat’la yapılmış bir röportajın yer almasıdır.