BİSİAD-Biga Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin Kahvaltı Sohbetleri'nin konuşmacısı Prof. Dr. Mehmet Ufuk Tutan oldu.
Köşdere Otel'de gerçekleşen Kahvaltı Sohbeti bugün saat 11:00'de başladı ve yaklaşık 2 saat sürdü. Toplantısı BİSİAD üyelerinin yanı sıra Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan, Başkan yardımcıları Sıtkı Keçeci ve Nazım Hikmet Keskiner de katıldılar.
Toplantının açış konuşmasını BİSİAD Başkanı İsmail Özer yaptı. Başkan Özer konuşmasında; "Değerli konuklar. Bildiğiniz üzere bölgemizde bulunan işletmelerin çoğu, yüzde 95'i aile işletmesi olarak geçmektedir. Biz de bugün burada 'Ailede birlik, işletmede sürdürülebilirlik' konulu toplantımızı yapacağız. Hepinize geldiğiniz için teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Konuşmacı Prof. Dr. Tutan, aile işletmelerinde ilk ve temel kurumsallaşma süreçleri, aile anayasasına giriş, nesiller arası yönetim devrine hazırlık ve Türkiye ve Dünya ekonomisinin geleceği konularında sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Tutan, aile işletmeleriyle ilgili gerçekleştirdiği konuşmasının sonunda Dünya ve Türkiye ekonomisinin geleceği ile ilgili tespitlerde bulundu. Küresel ekonomiyle ilgili konuşan Prof. Dr. Tutan özetle; "En iyi beş ihracat sektörümüzün ithalata bağımlılık oranı ortalama yüzde 80'dir. Bir birim malın aslında yüzde 80'i dışarıdan üretiliyor. Biz burada montaj yapıyoruz. O nedenle biz küresel ekonomiden arındırılamıyoruz. Endüstriyel motor fiyatları arttığı zaman bizimki de artıyor. Maliyet enflasyonu artarsa o pek inmez. Küresel ortamda şu an maliyet enflasyonu var. Enerji, gıda, emtia fiyatları son 1 senede küresel anlamda yüzde 50 arttı. İki ana nedeni var. Biri pandemi, diğer Amerika-Çin savaşı. Küresel güç savaşı. Kaçma ihtimalimiz yok. Enerjide dışa bağımlıyız. Daha doğalgaz Karadeniz'den çıktı mı, çıkmadı. Çıksa bile petrolü ne yapacağız. Gıdada dışa bağımlıyız. Bir çok ara mal ithal ediyoruz. Lojistik ve taşıma maliyetlerinde küresel düzeyde artış var. Bir de dağıtım kanallarında bilinmeyen bir nedenle aksaklık ortaya çıktı. Salgın hala devam ediyor. Ve devam edecek görünüyor. Hem tüketim enflasyonu hem de maliyet enflasyonu var küresel düzeyde. Küresel durgunluk da çıktı şimdi karşımıza. Bugün Çin üretiyor dünya için. O bile büyümeyi küçülteceğini açıkladı. Birçok ekonomide bu nedenle faizler arttırılıyor. Dünyada yaklaşık 160 ülke var bizim gibi. Bunlardan Çin, Amerika, Almanya gibi kendine sermaye olarak yeten 15 ülkeyi çıkaralım. Geri kalan ülkeler sermaye olarak bu 15 ülkeye muhtaçlar. Türkiye de bu ülkeler arasında. Bu ülkeler dışarıdan sermaye almak için faizlerini arttırdılar. Küresel durum bu şu anda" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin açıklanan büyüme rakamlarına 2022'de ve sonrasında ulaşmasının zorluğunu ifade eden Prof. Dr. Tutan özetle; "Bu rakamlar Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda borç alacağını gösteriyor. Bütçe gelirleri azalacak görülüyor. Bu 'Vergi alacağım ama az alacağım' demek. Borç alacak yani devlet. Muhtemelen 2023 seçimleri için düşünülüyor. Genel tablo bu. 2021 yılı için tahmin edilen yüzde 9'luk büyüme bu yıl olacak. Ancak önümüzdeki yıllardaki yüzde 5.3'lük büyüme hedefi, pandemi, yurtdışı koşulları ve yurt içindeki kredi genişlemesi ve genel talebe bağlı bazı değişkenlerin etkilerine göre mümkün olmayabilir. 1923 ile 2020 arasında Türkiye'nin ortalama büyümesi yüzde 5.3'tür. 2022, 2023, 2024'te Cumhuriyet ortalamasında büyüme hedefi var. Kredi genişlemesi var ama krediler yatırıma dönüşüyor mu? Burada soru işareti var. Bunların yanında enflasyon ve döviz fiyatlarında da olası olumlu ya da olumsuz etkileri de olacak. Döviz şu an 14'ü de zorlayacak belki de Merkez Bankası kararına göre. Aşağı da inebilir ama ne kadar inebilir. Resmi enflasyon yüzde 19-20. Üretici enflasyonu resmi rakamlara göre yüzde 50. Burada enflasyon yüzde 8-9 olarak hesaplanmış. Bu büyüme bu koşullarda yakalanabilir mi? Dolar 11'in altına inmezse büyüme yakalanabilir mi? Burada soru işaretimiz var. Türkiye ile ilgili durum ayrı, fakat küresel şartlarda da olumlu bir durum yok. İşsizlik konusunda orta vadeli planın satır aralarında yatan şu: Dış ticaret yapan sanayici açısından ücretli çalışanların reel olarak maliyetleri düşmüş diyor. Orta Vadeli Planın satır aralarında 2021-2024 yılları arasında ihracat yapan sektörlere yatırım yapılması ve istihdam sağlanması çok önemli. Şu anki ekonomi yönetiminin stratejisi ihracata dayalı sanayi odaklı. İşsizliği de ihracata dayalı sanayi üzerinden çözmeye çalışıyorlar. Yurtiçini ikinci plana atıyor ve bu küresel ortamdan çıkmayı ihracata dayalı sanayi üzerinden başarmayı hedefliyor. İhracat yapanlara sanayi ve istihdam teşviki vaat ediyor. Ücretli çalışanların reel ücretlerinin yurtdışına göre düşük olduğunu kabul ediyor ve buradan da ek avantaj veriyor. Ücretler reelde düşecek yurtdışına göre. Tek sorun üretim yapmak ve pazar bulmak. Kısacası şu. İhracat odaklı sanayide makina alacaksan teşvik var. İstihdam yapacaksan teşvik var. Üretim yapacaksan teşvik var. Bizi şu an en çok düşündüren şeylerden bir tanesi ise bütçe dengesi. Faiz harcamaları önümüzdeki dönemde bütçe üzerinde ciddi yük olacak gibi görünüyor. Öte yandan bu plana göre sanayide verimlilikle ve teşviklerle dış ticaret açığının azaltılması ve cari açığın da fazla vermesi öngörülüyor" dedi.