BİGA'DA SEÇİMLER - BÖLÜM 1

Türkiye seçimleri seven bir ülkedir. Türk insanı yaklaşık 150 yıldır çeşitli ölçeklerde seçim kavramına alışkındır. Meclis-i Mebusan’la başlayan süreç Cumhuriyet’le ivme kazanmış, 1946’da bambaşka bir boyut kazanarak sürmüştür. 70 yıldan fazladır da seçimle iktidar değişebilir düşüncesi ile sandığa gidilmiştir. Her ne kadar zaman zaman darbelerle kesintiye uğrasa da, bir buçuk asırlık birikim demokrasiye bağlılığın göstergesi sayılabilir.

Bu yazı dizimizde, 1877’deki ilk seçimden 1980’e kadar Biga yöresindeki seçimleri mercek altına alacağız; belirli bir yaşın üstündeki Bigalılar için hatıraları tazeleyeceğiz, daha gençler içinse kentimiz ve ilimizin tarihine bir bakış sunmuş olacağız.

Elbette, 1946’ya kadarki seçimler tek liste, merkezden atama ve çoğunlukla da ikinci seçmen marifetiyle yapıldığı için bildiğimiz anlamda seçim sayılamaz. Asıl renklilik 1946’da bir daha geri dönülemez şekilde kurulan çok partili siyasal hayatla başlar. Biz de, yeni bir seçim sürecinde, tanıklıklar, anılar ve basını izleyerek kentimizdeki eski seçimlerin renkliliğini, hareketliliğini, rekabetini yansıtmaya çalışacağız.

Türkiye’de seçim olarak değerlendirilebilecek ilk çalışmalar 1877 yılında yapılmıştı. Meclis-i Mebusan adı verilen meclis iki bölümden oluşuyordu, diğeri Ayan Meclisi olarak adlandırılıyordu. Meclis-i Mebusan halk tarafından seçilen, bugün milletvekilliğine karşılık gelen mebuslardan oluşuyordu. Mebuslar vilâyetlerin ve kazaların idare meclisleri üyeleri arasından seçiliyordu. O dönemde Biga “Cezayir-i Bahr-i Sefid Vilayeti”nin içinde bir yerleşim yeriydi. Vilayet merkezi bir süre Çanakkale (Kale-i Sultaniye) daha sonra da Biga olmuştu. Bu seçimde, vilayetten Şeyh Nuri Efendi, Mehmed Bey, Hacı Vasilaki Efendi, Zafiraki Efendi ve Nikolaki Efendi seçilmişti. Bu mebusların kimlikleri ve doğum yerleri, yaşadıkları yerler hakkında ne yazık ki bilgi yok. Bu meclis üç ay kadar açık kalabildi, fazla bir icraatı görülmedi. Haziran ayında dağıldı.

13 Aralıkta yeniden seçimler yapıldı. Biga, Midilli, Sakız, Rodos, İstanköy, Kıbrıs'tan oluşan Cezayir-i Bahr-i Sefid Vilayeti’nden bu sefer Nuri Efendi, Hacı Hüseyin Efendi, Hacı Vasilaki Efendi, Zafiraki Efendi, Vasil Gambi Efendi ve Yorgalidi Efendi mebus seçildiler. Mebusların daha çok gayrimüslim olmasının nedeni vilayete bağlı yerleşimlerde, Ege adalarında Müslüman olmayan nüfusun çokluğudur.

dizman3

Bir sonraki seçimler, II. Abdülhamit’e karşı başlayan isyanlar sonucu ilan edilen II. Meşrutiyet ve bu yeniliği sağlayan İttihat Terakki Cemiyeti’nin zorlamasıyla yapıldı. 23 Temmuz 1908’de yapılan ve Ahrar Fırkası ile İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin katıldığı seçimlerde, İttihat ve Terakki çoğunluğu sağladı. Biga bu dönemde Kale-i Sultaniye bağımsız sancağı içindeydi. Önce iki mebus seçildi: Seyid Ali Rıza Bey ve Arif İsmet Bey. Seyid Ali Rıza Bey hakkında herhangi bir bilgi yok ancak Arif İsmet Bey’in hekim olduğunu ve Gelibolu kökenli olduğunu biliyoruz. Gürcü kökenli olan Arif İsmet Bey’in “Gürcü Köyleri” adlı bir kitabı da var. Çeşitli yerlerde ve Biga’da belediye hekimi olarak görev yapan Arif İsmet Bey, Meşrutiyetin ardından yapılan bu seçimlerde Biga mebusu olarak seçildi. İttihat ve Terakki üyesi olmasına rağmen, partisine ve özellikle Talat Paşa’ya usulsüzlükler ve yolsuzluklar konusunda sert eleştiriler getirerek muhalif bir kimlik sergiledi. 1911’de, mecliste geçirdiği bir kalp krizi sonrası hayatını kaybetti.

Meclis’te birçok konuda söz alan, konuşan, etkin mebuslardan biri olan Arif İsmet Bey Biga’daki muhacirlerle ilgili de bir konuşma yapmıştı. Meclisi Mebusan kürsüsündeki konuşmasının bir bölümü şöyleydi:

“Reis Beyefendi, bu münasebetle bir şey arz edeceğim. Heyet-i muhtereme bu meseleyi nazarı dikkate alacak olursa, zannederim 85 bin kişiden mürekkep olan bir halkın, Meşrutiyete karşı olan itimadını daha ziyade takviye etmiş olacaktır. Çünkü bu arz edeceğim mesele, öyle bir meseledir ki, devr-i istibdatta 30 seneden beri sürünmüş, birçok kılü kale, hatta cenk ve cidale sebep olmuş ve birçok aileler sönmüş, hanîmânlar yıkılmış olduğu ve bir çok heyetler gönderilmiş, hayli masarif ihtiyar edilmiş bulunduğu halde, hiçbir neticeye iktiran etmemiştir (…) Dahiliye Nazırı Beyefendiye malumdur ki, Biga kazası 85 bin kişiden fazla ahaliye maliktir ve aralarında sunufu muhtelıfeden Çerkez, Kafkas, Tatar, Boşnak ve akvamı muhtelımeden birçok halk da vardır. Dikkat buyurun Memalık-i Osmanıye’de bundan daha ziyade nüfuslu bir kaza yoktur (…) Velhâsıl bu kazaya muhacirin gelmiş, iskân etmişler; fakat usulü iskân, o vakitlerce carî ve mer'î olan usule göre o kadar, berbat ve o kadar fena bir halde imiş ki ara¬larında daima horoz kavgaları eksik olmamış. Gelen muhacirler ahalî-i kadimenin arazisine tecavüz etmiş¬ler, orada ekmişler biçmişler, bazısı tasallut ve tecavüz etmiş, bazısı ihtiyaç şevkiyle bir yer almış içeriye girmiş, bir daha çıkmamış. Şimdi ahali yani 30 senedir Biga ahalisinin çoğunun ellerinde bir tarla için üç senet var. Bir tarlaya üç senetle mutasarrıf olan ahaliden bazılarının arasında husule girecek nifakı, fenalığı tasavvur edin. Bundan dolayı pek çok kanlar döküldü, hanımanlar söndü; şikayetnameler gönderdiler, fakat bir netice hasıl olmadı.”

Arif İsmet Bey, hayatını kaybedince, yerine bir başka İttihat Terakki Cemiyeti üyesi seçildi. Biga kökenli, ünlü İttihatçı fedai Atıf Bey (Kamçıl). Atıf Bey, Rumeli’de Şemsi Paşa’yı vurarak Meşrutiyetin yolunu açan İttihatçı olarak bilinir. İttihat ve Terakki Cemiyetinin merkez komitesinde de görev yapmıştı.

dizman1

1912 yılında yenilenen Meclis-i Mebusan’a Biga ve Kale-i Sultaniye bölgesinden iki mebus seçildi. Biri, yine Atıf Bey’di ve İttihat Terakki Cemiyeti adına seçime katılmıştı. Diğeri ise “bağımsız” olarak seçime katılan Kâzım Bey’di.

1914 yılındaki seçimlerde Biga’yı temsilen yine Kâzım Bey seçilmişti. Çanakkale’yi temsilen seçilen ise İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelen isimlerinden, Maliye Nazırlığı da yapan Cavit Bey’di. Cavit Bey’in Biga ile ilgisi yoktu, merkezden atanmış bir milletvekili oldu. Ancak iktidar partisi İttihat ve Terakki’nin önde gelen liderlerinden olması açısından önemliydi. Ayrıca, ülkenin o dönemde yetiştirdiği en önemli iktisatçıydı.

Biga yöresinde İttihat ve Terakki Cemiyeti her zaman baskın bir parti oldu bu dönem. Bunda, bu cemiyetin önde gelen kişilerinin Biga bağlantılarının olması etkendi kuşkusuz. Baha Said, Atıf Kamçıl bu cemiyetin önde gelen Bigalılarındandılar. Cavit Bey gibi önemli bir kişinin Biga mebusu olması da partinin bu yörede güçlü olmasına bir sebep sayılabilir. Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi Mithat Atabay, canakkaletravel.com'da yayınlanan bir makalesinde Cavit Bey’in neden Biga (Çanakkale) Mebusu olarak seçildiğine ilişkin şu saptamayı yapıyor:

“Cavit Bey, Osmanlı’nın paraya çok ihtiyacı olduğu bir sırada bilinçli olarak Çanakkale’den aday gösterildi. Zira Çanakkale’de Yahudi tüccarların elinde nakit bulunuyordu. Cavit Bey seçim öncesinde Çanakkale’ye geldi ve Çanakkale’de ticaret erbabı ile görüşmeler yaptı. Yahudi cemaatinden ne istediklerini sorduğunda ise ‘Osmanlı Bankası’nın Çanakkale’de açması’ cevabını aldı. Cavit Bey, seçim rüşveti olarak 1914 yılında Çanakkale’de Osmanlı Bankası’nın şube açmasını sağladı ve seçimleri de kazandı.”

dizman2