Hazırlayan: Çiğdem Özden Demiray

Başkan Özer'den Mehmet Çavuş'a saygı çağrısı! Başkan Özer'den Mehmet Çavuş'a saygı çağrısı!

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer yaklaşık 7 ay önce yaptığı konuşmasında mesleki eğitimle ilgili; “Milli Eğitim artık Türkiye’nin geleceği oldu. Artık mesleki eğitimde bizim Milli Eğitim Bakanlığı olarak işverenin süreçlerde pasif bir şekilde mezunları beklemesine tahammülümüz yok. Tam tersine işverenleri eğitim süreçlerimizin tamamına dahil ediyoruz. Artık sektörün güçlü temsilcileriyle birlikte mesleki eğitim verdiğimiz tüm alanlarda müfredatı birlikte güncelliyoruz. Öğrencilerimizin işletmedeki beceri eğitimlerini birlikte planlıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Sanayi ülkelerinde mesleki eğitimin son derece önemli olduğu da herkesçe malumdur. Bunun en güzel örneği Almanya. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanayi hamlesi yapan Almanya özellikle mesleki eğitime ve ara kalifiye eleman yetiştirilmesine önem verip, bugün dünyanın en büyük sanayi devi konumuna geldi. Bunun en önemli gücünü ise mesleki eğitimden aldılar. Biga sanayisinde çırak ve kalfa sorunu yaşanıyor. Her toplantı sonrası gündeme gelen acı tablo, Biga sanayisi gelecek yıllarda özellikle yabancı uyruklu ustalara ve çalışanlara emanet edileceği konusu günümüz ustalarını düşündürüyor.

Biga Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürü Tahsin Ergün ile Biga’nın mesleki eğitim konusundaki durumunu konuştuk. Yaşanan arz ve talep sorunlarına değinen ve işverenlerin yeni mezunlardan beklediği 'tecrübeli olmak' beklentisine de espirili bir şekilde yaklaşan Biga Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürü Ergün özetle şunları söyledi:

“ÖNEMİNİ KAYBETMİŞTİ AMA…”

“Milli Eğitim Bakanlığı mesleki eğitimle ilgili 2016 yılından sonra fikirlerini değiştirdi ve yeni uygulamalar denemeye başladı. Çıraklık eğitim sistemi, çok eski bir sistem. Son zamanlarda önemini kaybetmişti. Çıraklık eğitimin temelini işyeri tabanlı mesleki eğitim oluşturuyor. Yani öğrenciler, işi işyerinde öğreniyorlar. Selçuklu’dan, Osmanlı’dan gelen Ahilik sistemine benzer bir sistem. Daha önce mesleki eğitim nasıl oluyordu? İlk üç sınıfta eğitim okulda yapılıyordu. Sonrasında işyerine gidiliyordu. Öyle olunca öğrenci için geç kalınıyordu. Yeni sistemle öğrenci okula başladığı gibi bir işyerinde o mesleği öğrenmeye başlıyor. Birebir, gerçek anlamda, gerçek zamanlı bir şekilde, günün teknolojisine uygun öğrenme gerçekleşiyor.” “MESLEKİ EĞİTİMDE YENİLİKLER VAR”

“Okullarda mesleki eğitimin uygulanması pahalı bir şey. Mesleğe ait makinaların alınması, atölye kurulması… Okullarda her zaman yapabilme şansımız yok. Okullarda teorik eğitimi verip, işletmede öğrenmesini sağlıyoruz artık. 2016-2017’den sonra bu sistem değişince mesleki eğitimi çıraklık sisteminin içine aldılar. MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi)’leri zorunlu ortaöğretim kabul ettiler. Daha önce çırak buradan usta olup çıkıyordu. 2018-2019 yıllarında da çıraklık eğitime gelenlere lise diploması hakkı verildi. Buradan mezun olan kişi 4 yıl eğitim alıyor. Üçüncü sınıfın sonunda kalfa oluyor. Dördüncü sınıfın sonunda usta olup mezun oluyordu. Aynı zamanda fark derslerini vererek, tarih, inkılap tarihi, matematik ve edebiyat, bu dersleri alarak lise mezunu olma hakkı elde ettiler ve bu süreci tamamlayan öğrencilere lise diploması verildi. İlk defa geçen yıl buradan mezun verdik. Şu an aşçımız da bu lisemizden mezun oldu ve meslek yüksekokulunda gıda ile ilgili yüksek öğretime başladı mesela. Kendisi 40-45 yaşlarında.” “PİYASADA HEM ARZ, HEM DE TALEP SIKINTISI VAR”

“Mesleki eğitimde yetişmiş eleman ihtiyacı çok. Bu düzenleme de henüz yetmedi. Şimdi bir de diploma telafi programları geldi. Belli bir zaman önce usta olmuş kişilere de bir yılda doğrudan usta olma hakkı verildi. Onlarda da geçen yıl mezun verdik. Piyasada hep talep hem de arz sıkıntısı var. İşverenler eleman arıyor, kişiler de iş arıyor. Yetişmiş eleman sıkıntısı var. Zamanında bu sistem doğru entegre edilmemiş. Daha çok akademik eğitime yönelim olmuş. Mesleki eğitim yeterince önemli görülmemiş. Üniversite mezunu çok fazla oluşmuş durumda. En az lise ya da üniversite mezunu olup da hiçbir şekilde mesleki eğitim almamış kişileri, 27 haftalık bir eğitimden geçirerek, o kişilere ustalık belgesi alma hakkı verildi. Bu düzenleme yapılırken aynı zamanda teşvikler de verildi. Sigorta teşviği geldi mesela. Bütün çalışanların sigortaları devlet tarafından karşılanıyor. 4 yıldan beri devlet desteği geldi. Şimdi mecliste düzenlemesi de var. Yasa tasarısı var. İnşallah birkaç gün içinde geçecek. Siz ne kadar çok çırak, kalfa çalıştırırsanız, devlet size o oranda size para yatıracak. Siz çırağın ücretini yatırıyorsunuz. Rakam olarak en azdan örnek vereyim. 770 lira siz çırağa yatırıyorsunuz. Devlet de size 510 lirasını geri veriyor. Yeni yasa tasarısında çok daha iyi şartlar gelecek.” “TAŞIMALI SİSTEMİN YEMEK İŞİNİ BİZ YAPIYORUZ”

“Pandemi döneminde okullardaki döner sermayenin önemi ortaya çıktı. Maske, hijyen malzemeleri vs. Bundan hareketle bize ‘döner sermaye kurarak öğrencileri eğitin’ diyorlar. Biga’nın özel durumu var. Okullar yıkıldı pandemi öncesinde. 24 Şubat’ta biz ikili öğretime başladık. Mart’ta da pandemi başladı. O arada Öğretmenevi bu işi yapıyordu. Taşımalı sistemde 3500 civarında bir öğrencimiz var. Toplam 15 bin öğrenci var. Öğle yemeğini öğretmenevi yapıyordu. Bizim binamızı kullanıyorlardı. Öğretmenevi deprem yönetmeliğine uygun olmadığı için yıkıldı, kapandı. ‘Bu iş zaten sizin binanızda yapılıyor. Bunu siz yapın’ dediler. Biz bunu yapabilir miyiz diye düşündük. Döner sermaye, altyapı ve mevzuat gerekiyordu. Hızlı bir şekilde Temmuz ayına kadar mevzuat kısımlarını çözdük. Yeniden mutfağı dizayn ettik. Eskiden biraz acele kurulmuş bir sistemdi. Şimdi sanayi tipi bir mutfak kurduk. Yaklaşık 3500-4000 kişiye kadar yemek çıkaracak bir kapasitemiz var. İkili öğretime geçince şu an 1800 kişilik yemek çıkarıyoruz. Biga’da taşımalı eğitim kapsamındaki tüm okullara veriyoruz yemek. Yaklaşık 20-30 farklı adres var. İkili öğretim ve taşımalı olmayan okullara yemek vermiyoruz. Gelen talep doğrultusunda taşımalı olmayıp da evi uzak olan öğrencilere de yemek veriyoruz.” “GELECEK YIL İÇİN PLANLARIMIZ…”

“Bir öğretmenimiz, bir aşçımız var. 6 öğrencimiz var. Toplam 8 kişilik bir ekibimiz var. Sayımız artacak. Biz önümüzdeki yıl için farklı planlar da yapıyoruz. Şu an sadece öğle yemeği çıkarıyoruz. Önümüzdeki zamanlarda ilçemizdeki ana sınıfı öğrencilerinin beslenme yemeklerini çıkarmayı planlıyoruz. Aynı zamanda okullarımızın pastane ürünlerini çıkarmak istiyoruz. Yatılı okullarda pansiyonda kalan öğrencilerimizin yemeklerini çıkarmayı planlıyoruz. Öğrenci sayımız da zamanla artacak. Yemeklerin taşınması için hizmet alıyoruz. 2 aracımız var. Günde yaklaşık 150 km yol yapıyorlar. Sabah 9’da ilk araç, 9:15’te ikinci araç çıkıyor ve 12’de tüm yemekleri dağıtmış oluyor. Termoboxlarımız var. Ona göre yatırım yaptık. 8 saat yemeği soğutmadan tutabiliyorlar onlar. Ocaktan inmiş gibi yapılmış oluyor.” “BİZ DE MEVZUATA UYMAK ZORUNDAYIZ”

“Milli Eğitim ihalesinde kamu kurumlarına kolaylık var. Eğer bir konuda okul ya da döner sermaye varsa öncelik sağlanıyor. Daha önce öğretmenevi yapıyordu. Ondan sonra da bize geçti. Kamu kurumu olduğumuz için önceliğimiz var. Örneğin bir masa alacaksak, önce yapabiliyorlarsa endüstri meslek lisesi mobilya bölümünden de bu yapılabiliyorsa, önce oradan temin etme yoluna gitmemiz gerekiyor. Bir teşvik aynı zamanda. Özel sektörün uyması gereken tüm mevzuata uymamız gerekiyor. Belgelerimiz tam. Biraz daha zamana ihtiyacımız var.”

“HEDEFİMİZ KARLILIK DEĞİL”

“İlk günden itibaren menüleri oluşturmak başta olmak üzere geri dönüşleri çok önemsiyoruz. Sağlıkla ilgili vs. Hakikaten üzerimizde çok büyük beklenti var. Özel sektör maliyetleri kısabiliyor. Ancak bizim önceliğimiz kar değil. Minimum kar diye bir şey var. En az yüzde 5 olmak zorunda. Biz yüzde 5’i hedefliyoruz. Özel sektör yapısı gereği daha fazla kar elde etmek için maliyetleri düşürecek. Bizim menülere baktığınızda beyaz et, kırmızı et olsun, 8-10 yıldan beri hiç olmayan yemekler veriyoruz. Çocuklarımızın sağlığına ve gelişimine uygun olarak davranıyoruz. Çok işlenmiş gıda asla kullanmak istemiyoruz. Sağlık koşullarını çok önemsiyoruz.”

“CİDDİ TEKLİFLER ALDIK”

“Bize teklifler geldi. Özellikle osb’den çok ciddi teklifler geldi. Ancak biz okuluz. Eğitim kurumuyuz. Ticari olmadığımız için özel sektörün olduğu yerlerde rekabet etme hedefimiz yok. Bizim amacımız eğitim. Çıraklarımızı eğitmek. Eğitim yaparken de ürettiğimiz ürünleri göndermek. Biz bu teklifleri değerlendiremeyiz dedik. Önümüzdeki zamanda bu çocuklarımızı yetiştireceğiz. Belgelerini vereceğiz. Gerek çalışan gerekse girişimci olarak göreceğiz bu çocuklarımızı.”

“SADECE USTA DEĞİL, AYNI ZAMANDA GİRİŞİMCİ”

“Meslek liselerinde sorun vardı. Çocuk son sınıfta işletmeyi görüyordu. Yeni sistemde çocuk 9’uncu sınıftan itibaren işletmede zaman geçiriyor. Yeni mezun ve tecrübeli personeli yetiştiriyorlar. Beni heyecanlandırıyor bu iş. Biz sadece usta olarak yetiştirmiyoruz. Aynı zamanda girişimcilik ruhuyla da yetiştirmemiz gerekiyor. Girişimciliğe meyilli bizim insanımız.”

Editör: TE Bilisim