Hayata Bakışımız - 11
Herkesin söylediği şeyleri ciddiye alır mısınız? Peki, söylenen şeyleri ciddiye alıp almayacağınıza nasıl karar verirsiniz? Söylediği şeyleri ciddiye almadığınız insanların söylediklerini, başkalarının da ciddiye almaması için çabalar mısınız? “Hayata bakışımızı“ gözden geçirmeye bu soruların cevaplarını arayarak devam edelim.
Şüphesiz, hepimizin, söylediği şeyleri ciddiye aldığımız ve almadığımız insanlar vardır. Bazı insanların söylediklerini can kulağıyla dinleriz, bazılarının söylediklerini hiç önemsemeden dinleriz, bazılarının söylediklerini dinlemeye tenezzül bile etmeyiz. Elbette bizi de ciddiye alan ve almayan insanlar vardır. Biz, birileri için, başka birilerine “onun lafına ne bakıyorsun sen“ derken, birileri de bizim için başka bir yerlerde aynı şeyleri söylüyor olabilir. Peki ama bazı insanları neden ciddiye almıyoruz? Hangi mantığımıza başvurarak onları ciddiye almama davranışımızı meşrulaştırıyoruz? Bunun birçok sebebi olabilir; ancak “onun lafına ne bakıyorsun“ mantığında söz konusu olan, karşımızdaki kişiye bir “etiket yapıştırmamız ve bu etikete bakarak o kişinin söylediği şeyleri ciddiye almamamızdır, etiket sahibinin söylediği şeylerin doğru olamayacağını düşünmemiz“dir. Yapıştırılan bu etiketlerin, sadece birkaç kişi tarafından yapıştırılması da gerekmez. Geçmişte birileri, bir insana “yalancı, iki yüzlü, bozguncu, çıkarcı, cahil“ ve bunlara benzer bir etiket yapıştırmış, yapıştırılan bu etiket de günümüze kadar aynı şekilde gelmiş olabilir. Bu “insanları etiketleme ve etikete göre muamele etme“ davranışını, sadece birkaç kişinin yapması da pek ihtimal dahilinde değildir aslında. Toplumumuzun çoğunluğu, az ya da çok bu davranışı göstermektedir.
Gerçekten bozguncu olan, insanların arasında ayrılıklar yaratan insanlar için bu tarz etiketlerin kullanılması asıl mesele değil burada. Bazı insanlar, bozguncu olan ve insanlar arasında ayrılıklar yaratan insanların söylediği şeylerin insanlara zarar verdiğinden emin olmuş ve bundan dolayı da bu tarz insanların söylediği şeyleri ciddiye almayıp, bozguncu insanların söylediği şeyleri ciddiye alan insanlara “onun lafına ne bakıyorsun sen“ şeklinde ifadeler kullanabilirler. Burada asıl mesele, gerçekten bozguncu olmayan insanların, birileri tarafından, çeşitli sebeplerden dolayı “bozguncu“ şeklinde nitelenmesidir. Aynı şekilde “yalancı, iki yüzlü, çıkarcı“ ve buna benzer şekillerde nitelenmesidir. “Gerçekten böyle olmayan insanların, birileri tarafından farklı şekillerde nitelenmesinde ne var“, “hepimiz böyle yapmıyor muyuz zaten“, “insanları belli özelliklerine bakarak sınıflandırmazsak, onları birbirinden nasıl ayıracağız“ şeklinde itirazlar yöneltebilirsiniz bana. İtirazlarınızda haklı olduğunuz noktalar vardır muhakkak. Benim bu yaklaşımımı yersiz de buluyor olabilirsiniz. İsterseniz bana da bir “etiket yapıştırmadan önce“, size biraz yardım edeyim hangi etiketi yapıştırıp yapıştırmayacağınız konusunda.
Diyelim ki, bir arkadaş grubundaki insanlar; “bir dine inanmayan insanların, dine inanmadığı için her türlü kötülüğü yapabileceğine“ inanıyor olsunlar. Bu gruptaki insanlara göre, bir kişinin kötülük yapmaması için mutlaka bir “dine inanıyor olması“ gerekir. Bir düşünelim bakalım, bu mantık bizi nereye götürecek. Bir dine inanmayan insan, bu inananların arasına girdiğinde neler olur? İnananlar; inanmayan insanın söylediklerini önemsizleştirmeye, söylediği şeylerin doğru olamayacağını düşünmeye eğilim göstermezler mi? “Onun lafına ne bakıyorsun sen, ne de olsa dinsiz“ şeklinde bir yaklaşım sergilemezler mi? Bir başka örneğe bakalım isterseniz. “Okul okumamış insanların hepsinin cahil olduğunun“ düşünülmesi örneğine mesela. Sizce böyle bir şey var mı? Okul okumayan insanların söyledikleri ciddiye alınmaz mı? Okul okuyan insanların her söylediği ciddiye alınır mı? Cahilliğin kıstası okul okumamak mı? Siz de böyle mi davranıyorsunuz insanlara? “Onun lafına ne bakıyorsun sen, okul okumamış zaten“ mi diyorsunuz okumayan insanlar için? Bir insanın “bir dine inanmaması ve okul okumamış olması“, o kişinin söylediği şeylerin ciddiye alınmamasını mı gerektiriyor? Bence hiç de böyle bir şey söz konusu değil. Okul okuyan insanlar, okul okumayanlara göre bazı şeyleri daha geniş açıdan görüyor olabilir; ama okul okumasına rağmen bazı şeyleri “hiçbir açıdan göremeyen“ insanlar da var. Bizim toplumumuzda çok sık kullanılan etiketlerden biri de “deli“ etiketi. Kendisi gibi düşünmeyen insanlara deli etiketini yapıştırıp, bu insanlardan bahsederken de “aman canım boşver, onun lafına ne bakıyorsun sen, o delinin teki zaten“ diyen çok insan var. Belki de bu deli etiketi yapıştırılmış kişi, diğer “akıllılardan“ daha akıllıdır. İnsan düşünmeden edemiyor, acaba birisi birisine neden deli der diye. Düşünsenize, birisi kendisi gibi sığ düşünmeyen bir insana deli etiketini yapıştırıyor ve sonrasında da bu kişiyi “onun lafına ne bakıyorsun sen“ diyerek diğerlerinin gözünden düşürmeye çalışıyor, “etiketli kişinin“ söylediklerini gözden düşürmeye çalışıyor. Ama oturup kendisi için bir etiket düşünmüyor. Kendisine, “sığ, tembel, işgüzar, cahil, ne oldum delisi, kendini dev aynasında gören“ etiketlerinden hiçbirini yakıştıramıyor ve “yapıştıramıyor“. Evli olanlar “bekara boşanmak kolay“ minvalinde sözler söylüyorlar ve bekarların evlilikle ilgili söylediklerini önemsizleştirmeye çalışıyorlar. Hepsi değil tabi. Zenginler, fakirlerin söylediği şeyleri önemsizleştirmeye çalışıyorlar. Hepsi değil tabi. Kadınlar erkeklerin, erkekler de kadınların söylediği bazı şeyleri “aman canım o nereden bilecek, onun lafına ne bakıyorsun sen“ diyerek önemsizleştirmeye çalışıyorlar. Hepsi değil tabi. Küçük çocuklara da etiket yapıştırılmadan geçilmiyor tabi. “Onun lafına ne bakıyorsun sen, o çocuk sonuçta“ denilip geçiveriliyor. Etiket yapıştıra yapıştıra, etiket yapıştırdıklarımızın söylediklerini önemsizleştire önemsizleştire, dinleyecek ve konuşacak insan bırakmıyoruz etrafımızda. Birbirini ciddiye alan insan kalmıyor. Ama isterseniz bir şeyi ciddiye alalım ve oturup düşünelim. Neyi düşünelim? Kendimize yapıştıracağımız etiketin ne olacağını düşünelim! Düşünelim, düşünelim. Çok etiket var, boşta kalmaz hiçbiri. Bize de düşer elbet bir şeyler!