CEVİZLİ LOKUM

Nur topu gibi sanat eserlerimiz oldu...

Fiyatı, ihale biçimi, zamanlaması ve görselliği başta olmak üzere kamuoyunda bir süredir tartışmalara neden olan Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ndeki aydınlatma direkleri, bu kez de Belediye Fen İşleri Müdürü Erdem Berber’in ifadeleriyle gündem oldu. Yaklaşık 100 adet aydınlatma direğinin ödemelerinin yapılabilmesi için belediye meclisinden 5 milyon 197 bin lira borç istenmesiyle başlayan tartışmalar, gündem maddelerinin tamamlanmasından sonra da devam etti. Aydınlatma direklerinin tanesi montaj dahil 51 bin 900 liraya denk geliyor. KDV fiyata dahil mi, değil mi açıklanmadı.

İyi Partili Belediye Meclis Üyesi İbrahim Demircan’ın, Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan’a ihaleyle ilgili ısrarlı soruları sonrası kürsüye Belediye Fen İşleri Müdürü Erdem Berber çıktı. Berber’in aydınlatma direklerini doğrudan satın alma yöntemiyle ve sanat eseri kapsamında aldıklarını açıklaması meclis üyelerinin tepkisini çekti.

MÜDÜR’DEN ANLAŞILMAZ AÇIKLAMA

Tek firmanın tasarım tescil belgeli ürününü neden aldıklarını anlatan Müdür Berber, başka bir firmanın da girebileceği bir ihaleyle alım yapılmaya kalktıklarında kamu zararı oluşacağını iddia etti. Müdür Berber; “Başkanım önce açık ihale yapacaktık. Normal açık ihale yönteminde bu tip sanatsal, teknik nitelikte, niteliğe sahip ürünlerin alınması, rekabeti engelliyor. Çünkü bunu biz özel tasarım tescil belgeli ürünü satın almadan, ihaleden önce araştırma yaptık. Bizden önce Şile Belediyesi bu ürünü almış ve bu ihale yöntemiyle almış. Biz de onlardan araştırdık. Mevzuatta da yerinin olduğunu gördük. Eğer bu yöntemle yapmasaydık ne olurdu? Şimdi bu ürün ilk önce sizin, başkan yardımcılarının ve bizim de olduğumuz toplantıda bu ürünler beğenildi. Birçok marka arasında en beğenilen ürünleri önce üçe, sonra 1’e indirdik. Zaten en beğenilen ürün de cadde üzerinde gördüğünüz ürün. Eğer açık ihale yapılsa tüm firmalar mecburen gidip Ekaldes firmasından almak zorunda. Çünkü patent işin içinde. Kendilerinin tasarım tescil belgesi olduğu için kamu zararı oluşacak. Diyelim ki 5 milyon 497 bin artı diğer bir firmanın karını ödemek zorunda kalacağız. Direkt üreticiden aldığımız zaman aracı firmaya kar vermemiş oluyoruz” dedi.

“SANAT ESERİ KAPSAMINDA ALDIK”

Aydınlatma direklerinin tasarım tescil belgeli olduğunu anlatırken Sezen Aksu’yu, İbrahim Tatlıses’i ve Çanakkale’deki tarihi saat kulesini aynı örnekte buluşturan Müdür Berber; “Aynı bir tarihi eser, saat kulesi yaptırmak gibi, ya da bir mermer sanat eseri satın almak gibi, ya da ünlü bir sanatçı çağırmak gibi, Sezen Aksu’yla İbrahim Tatlıses’i çağırmak gibi. Fiyatlarını pazarlıkla ya da şeyle yapamazsınız. Sezen Aksu’nun teklifiyle İbrahim Tatlıses’i buraya getiremezsiniz. Bu sebeple 22B sanat eseri kapsamında bunu aldık. Maddeyi de okuyayım. Bu maddeye göre yapılacak alımlarda gerçek veya tüzel kişinin ihtiyaç ile ilgili teknik, bilimsel, fikri veya sanatsal nedenlerle özel bir hakka sahip olması nedeniyle direkt alım yapılabiliyor” ifadelerini kullandı.

“BELEDİYENİN FACEBOOK SAYFASINDAN ÖĞRENİYORUZ”

Aydınlatma direklerinin sanat eseri kapsamında alındığının söylenmesine üzerine tepki gösteren İyi Partili Demircan, meclis üyelerinin yok sayıldığını söyledi. Demircan; “Burada önemli olan halkımızın bilinçlenmesi. Bu olayın nasıl gerçekleştiği ile alakalıydı. Ama izlenmesi gereken yol, sonuçta burada biz Biga Belediye Meclis üyesiyiz. Sizi nasıl başkan seçtilerse, bize de oy verdi vatandaşlarımız. Biz de burada onları temsil ediyoruz. 100 tane direk arasından bu direği seçerken, siz diyorsunuz ya ‘Biga’yı birlikte yönetiyoruz. Ben kaptanım, siz de mürettebatsınız. Hep birlikte hareket edeceğiz’ diye. Madem böyle güzel bir proje var, biz de orada fikrimizi söyleyelim. Bizden bir arkadaşımızı, bağımsız meclis üyelerinden bir arkadaşımızı alın. Alper abinin de alanında Fatih arkadaşımızdan aşağı kalır yanı yok. Gördüm, mecliste üyesi bulunmayan siyasi parti ilçe başkanlarıyla da toplantı yaptınız. Baktığımız zaman herkese gidiyorsunuz, herkesle istişare yapıyorsunuz gibi gözüküyor ama biz belediye meclis üyesiyiz. Elektrik (aydınlatma) direklerinin takıldığını belediyenin facebook sayfasından görüyoruz. Elektrik (aydınlatma) direkleri takılıyor, 4 haftadır takip ediyorum, bilgi istiyorum, her defasında başka bir şey çıkıyor. 22B sanat eseri kapsamında, Çanakkale’deki saat kulesiyle bir tutularak alınıyor bu ürün. Doğtaş mobilyanın koltukları da tasarım tescil belgeli. Seramiğin lavabosu da tasarım tescil belgeli. Bunu bu kapsamda alırken, bizim kafamızda soru işareti oluşmamasını istiyorsanız, bizden birilerini de bu olayın içine dahil etseydiniz, kafamızda soru işareti olmazdı sayın başkanım. Bizi görmezden geliyorsunuz. Hazır vatandaş da bizi izliyorken, ilk defa kamerayı kapatmamışken biz de vatandaş bilsin istiyoruz” dedi.

“ÇEKİNCENİZ OLMASIN”

Tartışmalar sırasında söz alan Ak Partili Belediye Meclis Üyesi Fatih Alkan ise; “Başkanımız zaten bu tarz konularda genellikle istişare yapıyor. O toplantıda ben de vardım, Sıtkı bey vardı, Nazım bey vardı, Şirin hanım vardı, Fen işleri müdürümüz vardı, park bahçeler müdürümüz vardı. Kalabalık bir ekiptik. Yaklaşık 100 tane model vardı. Buraya 10 tane model getirin diye bir sitemim oldu. 3 saat direk seçmekle uğraşıyoruz diye ufak bir sitemim oldu. Bir kişi şu modeli şu firmadan alalım diye bir şey söyleyip de bir şey olmadı. 10 kişinin verdiği karar doğrultusunda bu firmadan bu direkler seçildi. A firmasında 50 tane model var. B firmasında 50 tane model var. Bir model bütün firmalarda yok. Adam bu modeli yaptıktan sonra modelin patentini alıyor. Ben bu modeli istiyorum diye ihaleye çıkarsanız, başka biri girdiği zaman patent sahibine para ödemesi lazım. Ya da ondan gidip satın alması lazım. Çok basit bir konu bu. Böyle bir kişi karar verdi, ‘buradan alalım’ dedi şeklinde bir çekinceniz olmasın” şeklinde konuştu.

İŞTE O TARTIŞMALAR

Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan ile İyi Partili Belediye Meclis Üyesi İbrahim Demircan arasında ise şu diyaloglar geçti:

Bülent Erdoğan: Yasalar, belediye başkanının da, belediye meclis üyelerinin de, müdürlerin de, hepsinin yetkilerini, sorumluluklarını belirliyor. Bu senin dediğin iyi niyete dayalı yapılabilir. Bu sizin tutumunuza da bağlı. Biz bir yıl Alper ve Ersoy’la encümende beraber çalıştık. Şimdi hocam ve senle çalışıyoruz. Şunu diyebilirseniz, biz aradığımız zaman bizle görüşmüyorsun derseniz kabul edebilirim. Ben iki defa sizin partinize geldim, ikisinde de sen yoktun. Siyaset gelir geçer, biter. Biz Bigalıyız. Ticaret yapıyoruz. Her gün yüzyüze bakıyoruz. Burada mühim olan bir şeyler bırakabilmek. İşin hakkını vermek. Bizim önümüzdeki yetkilerimiz, sorumluluklarımız belli. Her şeyi bizden beklemeyin. Bizim önümüzde bir tek Kıbrıs Şehitleri Caddesi yok. Bir sürü önümüzde planladığımız Biga’nın öncelikleri var. Arkadaşlarımızın iş yükü fazla. Bir direğin seçimi için meclisi toplarsak biz burada iş üretemeyiz. Kimin sorumluluğu, bilgisi varsa bu arkadaşlarımızı topladık. Direğimizi belirledik. Caddemiz ışıl ışıl oldu. Bundan hepimizin mutlu olması lazım. Bu direkler Biga’nın direkleri ya. Ben meclisimizin verdiği karara saygılıyım. Burada lüks bir şey yok. Biga’nın ihtiyaçları belli. Bununla alakalı biz meclisimizden sahip çıkmasını istiyoruz. Yetki alamadık. Biz yollarımızı yapamayacak mıyız.

İbrahim Demircan: Muhabbetiniz keyifli başkanım ama gerçekçi değil maalesef. Ben geldim siz yoktunuz, dediniz başkanım. Tamer abi gibi benim de mazeretim var. Ben tır şoförüyüm. Evime ekmeğimi götürmek zorundayım. 10 kişiyi topladınız. Alper abi olur, Tamer abi olur, bizden birilerini alsaydınız bu soruları sormak zorunda kalmazdık. Biz de meclis üyesiyiz. Elinize mikrofonu aldığınızda, ‘Biga’yı birlikte yönetiyoruz’ diyorsunuz. Ama bizi sadece kredi isterken el kaldırmak, indirmek olarak görüyorsunuz. Vermeyince de laf ediyorsunuz. Daha önceki toplantıda 10 gündem maddesi var. 9’una evet dedik. Birine hayır dedik. ‘Belediyeyi çalıştırmıyorsun’ dediniz. Siyaset yapmanızı anlıyorum ama yanlışa da yanlış demek zorundayız.

Bülent Erdoğan: Ben açık ve net bir şekilde belediyemizin rakamlarını sizlerle paylaştım. Kullandığımız kredinin sadece 3 milyon lirasını kamulaştırmada kullanmışız. Yetki verirken bu paraların kime ödeneceğini biliyordunuz. Zeki bey de söyledi, paramız yok diye. Belediye gelir getirecek proje üretiyor, ret veriyorsunuz.

Sıtkı Keçeci: İbrahim’le beraber biz imar komisyonundayız. Biz ikidir imar komisyonunda İbrahim beyle yanyana gelemedik. Bu kadar hassasiyet varsa, imar komisyonunda görev almıyorsanız ben ittifak ortağınıza sormalıyım. Eleştiri yaparken biraz vicdanlı olalım. Biz komisyonu senin tır seferlerine göre toplayamayız.

Bülent Erdoğan: Siz belediyenin bu tür konularıyla alakalı samimiyseniz, bizim bu tür konularda sizi masaya davet konusunda bir çekincemiz yok. Biz görüşünüzü değerlendiririz.

İbrahim Demircan: Sıtkı arkadaşımız konuşuyor. ‘2 toplantıya gelmedin. Senin tır seferlerine göre mi toplayacağız’ diye. 3 toplantı yaptık. İkisine ben gelmedim. İlkine de kendisi gelmedi. Ameliyattaymış. Çok önemli işleri varmış. Ameliyatta olduğunu söyledi. Bu basit konuları burada konuşmak çok önemli değil başkanım. Biz size bugüne kadar Millet İttifakı olarak, bağımsız arkadaşlarımızla birlikte samimiyetsizlik gösterdiğimizi düşünmüyoruz. 10 gündem maddesinin 9’una evet deyip, birine hayır dediğimizde bunu siyasi malzeme olarak kullanıyorsunuz. Ortada bir samimiyetsizlik varsa, o samimiyetsizliğin ismi bizim gözümüzde Bülent Erdoğan’dır, bu da nettir başkanım.

Bülent Erdoğan: Herkes karşısındakini kendi gibi bilirmiş İbrahim.

İbrahim Demircan: Biz konuşulana değil, yapılana bakarız sayın başkanım. Saygılar.

(HABER: Çiğdem Özden Demiray-Ahmet Tunç)