Azerbaycanlı kardeşlerimiz ülkemizin de desteğiyle 44 gün süren vatan muharebesine hamdolsun şerefli bir zaferle taçlandırmıştır. 30 yıldır işgal altında tutulan Azerbaycan toprakları kurtarılmış, Dağlık Karabağ'ın vatan hasreti son bulmuştur. Zafer, askeri, diplomatik ve siyasi açıdan çok büyük anlamlar taşıyor. Karabağ artık donmuş bir ihtilafı değil, hakkın batıla galip gelmesi sonucunda kazanılmış şanlı bir zaferi ifade ediyor. Azerbaycan bayrağı 30 yıllık aranın ardından Karabağ'da gururla dalgalanıyor. Dağlık Karabağ'ın kurtuluşuyla Kafkasya'da yeni bir dönemin kapıları aralanmıştır.
İlham Aliyev'in davetine icabetle gerçekleştirdiğimiz Azerbaycan ziyareti bu bakımdan çok önemli mesajlar içeriyor. Azatık Meydanı'nda yapılan zafer törenlerinde, tek millet iki devlet şiarının ete kemiğe büründüğünü yeniden gördük. Vatan muharebesi sırasında şehit düşen 2783 kahraman Azerbaycan askerini ve 100 sivil kardeşimizi rahmetle yad ettik. Böylece Türkiye ve Azerbaycan'ın tasada ve sevinçte tek yürek, tek bilek olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. Karabağ konusunda uluslararası alanda ve diğer ülkeler nezdinde izleyeceğimiz yol haritasını ele aldık. Vatandaşlarımıza kimlikle seyahat imkanı tanıyan protokolün yanı sıra medya ve yatırım alanlarında çeşitli anlaşmaların imzalanmasına şahitlik ettik.
Yapılan anlaşmaların savunma ve altyapı başta olmak üzere işbirliğimizi daha da derinleştireceğine inanıyorum.
Rabbime bizlere Boraltan faciasında tek parti CHP'sinin tarihimize sürdüğü utanç lekesini temizleme imkanı bahşettiği için hamd ediyorum. Ezeli ve ebedi kardeşliğimizi çekemeyenlere inat, Türkiye ve Türk millet olarak can Azerbaycan'ın yanında durmaya devam edeceğiz.
2021 yılı bütçe ve 2019 yılı kesin hesap kanunu görüşmelerinin hayırlı olmasını diliyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bu üçüncü bütçesini küresel bir sağlık ve ekonomik krizin yaşandığı bir süreçte hazırladık. Ülkemiz ekonomisiyle ilgili olumsuz değerlendirmeler yapılırken, biz hep farklı bir yaklaşım içinde olduk. 2008 yılında ciddi bir finansal krizi yaşanırken, biz Türkiye olarak bu süreçten güçlenerek çıkacağımızı söylemiştik. Takip eden yıllarda rekor büyümelerle 2008'deki kaybımızı fazlasıyla telafi ettik. Bu yıl için de aynısını söylüyoruz. Ülkemiz için olumsuz tablolar çizen uluslararası ekonomi kuruluşları değerlendirmelerini bizim dediğimiz noktaya getirmeye başladılar. Asıl amacımız yeniden yapılanma sürecinde ülkemizi hak ettiği seviyeye çıkarmaktır. Dünya ekonomide daha dengeli bir üretim ve ticaret dağılımı arayışı içindedir. Türkiye öne çıkan ülkelerin başında geliyor. Ekonomimizi sadece mevcut tabloya bakarak değil, önümüzdeki bu potansiyele bakarak yürütüyoruz. Bu anlayışla 2021 bütçesini üretim, yatırım, istihdam, ihracat, büyüme esasları üzerine bina ettik. Bütçemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Küresel ekonomide belki de iktisat tarihine geçecek bir dönem yaşıyoruz. Tüm bunların etkisiyle 2020'de küresel ekonominin yüzde 4'ün üzerinde küçülmesi bekleniyor. Elbette dünyanın umudunu yeşerten gelişmeler de var. Nasıl bir küresel durumla karşılaşırsak karşılaşalım, Türkiye ekonomisi her türlü zorlu teste, yeni gelişen fırsatlara ve farklı senaryolara karşı hazır durumdadır. Bunun için gerçekçi bir zeminde hem atik, hem ihtiyatlı olacağız. Ekonomimizin güçlü ve kırılgan yönlerini gayet iyi biliyoruz. Güçlü yönlerimizi sağlamlaştırırken, kırılganlıklarımızın üzerine gidiyor, gereken tedbirleri alıyoruz. Vatandaşlarımdan müsterih olmalarını, sürekli karamsarlık aşılayanlara inat bize ve ekonomi yönetimimize güvenmelerini istiyorum. Uyguladığımız politikalar kredi genişlemesi ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 6,7 büyüdük. Böylece Türkiye AB, OECD, G20 ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte en fazla büyüyen ülke oldu.
Salgın şartlarına rağmen yılın ilk 11 ayında OSB'lerde 851 yeni fabrika üretime başladı. İmalat sanayi siciline yeni kayıt yaptıran 13 bin 546 tesis üretime geçti. Bugün itibariyle sanayi bölgelerinde 4 bin 69 tesisin inşaatı devam ediyor. Üretim tarafındaki bu güzel gelişmelerin istihdama etkilerini de görüyoruz. İşgücü piyasasına yönelik olarak aldığımız tedbirler sayesinde Eylül'de işsizlik oranı geçen seneye göre 1,1 puan gerileyip yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Bununla birlikte henüz ülkemizin istihdam potansiyelini yeteri kadar harekete geçiremediğimizi biliyoruz. Tabi 3. çeyrek büyümesi kayda değer bir başarı olmakla beraber, asıl önemli olan büyümenin dengeli, kaliteli ve sürdürülebilir olmasıdır. Hiç şüphesiz daha düşük büyüme oranlarıyla da makroekonomik istikrarı sağlamak mümkündür. Avrupa başta olmak üzere, pek çok yerde salgının yeniden yükselişe geçmesi işimizi zorlaştırıyor. Talep cephesindeki daralmalara bağlı olarak bizim dış ticaretimiz de küresel gelişmelerden etkileniyor.
Tüm vatandaşlarımızla birlikte esnafımızın, tüccarımızın, iş insanlarımızın yanında olduk. Verdiğimiz karşılıksız nakit desteklerinin tutarı 45 milyar lirayı buldu. Ayrıca istihdam ve üretimi desteklemek için kredi imkanlarını genişletmeye yönelik pek çok paketi hayata geçirdik. Türkiye'de çalışmak, üretmek, işini büyütmek isteyip de devletten desteği alamadığını söyleyen hiç kimse yoktur. Biz dün olduğu gibi bugün de samimiyetle esnaflarımıza ve tüccarlarımıza destek olmayı sürdürüyoruz.
Halkımızın tasarruflarını Türk Lirası olarak değerlendirmesini teşvik etmek istiyoruz. Türk Lirası mevduat ve katılım hesaplarıyla ilgili faiz ve kar paylarındaki stopaj oranlarını düşürmüştük. Ayrıca son zamanlarda TL cinsi varlıklara olan güveni artırmak için kurumlarımız tarafından piyasa dostu adımlar atıldı. Kasım ayından itibaren sermaye girişlerinde artış, risk priminde düşüş ve TL'de değerlenme yaşandı. Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde tüm vatandaşlarımızdan birikimlerini dövizden TL'ye çevirerek mücadelemize destek vermelerini bekliyorum. Son dönemde uluslararası yatırımcıların yaklaşık 11 milyar lira civarında sermaye girişi yapmalarını da önemli görüyorum. Önümüzdeki dönemde de uluslararası yatırımcıların TL cinsi varlıklara yönelik ilgisinin devam etmesini bekliyoruz.
18 yıl boyunca mali disiplinin korunması konusunda çok büyük hassasiyet ve özen gösterdik. Kamu harcamalarındaki disiplini de gözardı etmiyoruz. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını 2020 sonu için yüzde 4,9 olarak hedeflemiştik. Gerçekleşmeler 2020 yılını yüzde 4,5'in altında bir bütçe açığıyla kapatacağımızı gösteriyor. Ülkemizin bir diğer önemli avantajı düşük borçluluk oranlarıdır. Yılın ilk 9 ayında küresel borçluluk oranları eşi görülmemiş seviyelere ulaştı. Ülkelerin toplam borçları milli gelirlerine oranla oldukça arttı. Japonya'da toplam borcun milli gelire oranı yüzde 632, İngiltere'de yüzde 500, Çin'de yüzde 337, Almanya'da yüzde 268'e yükseldi. Türkiye'de ise toplam borçların milli gelire oranı yüzde 167'yle yönetilebilir seviyededir. Salgın yönetiminde bankacılık sektörümüz sağlıklı yapısını koruyarak çalışmaya devam etti.
Bankalarımız zaten yüzde 4 düzeyinde olan tahsili geciken alacaklarının yüzde 75'i kadar karşılık ayırmış durumdadır. geçtiğimiz hafta itibariyle bankalarımızın döviz açık pozisyonu bulunmadığı gibi, sektörde 3,2 milyar dolarlık döviz fazlası pozisyonu vardır. Bankalarımız yıl içinde vadesi dolan sendikasyon kredilerini yüzde 90'ın üzerinde bir oranla yeniledi. Netice itibariyle ülkemiz güçlü bankacılık sistemi sayesinde yerli ve uluslararası tüm yatırımcılara ihtiyaçları olan desteği sağlayabilecekleri duruma sahiptir.
Türk ekonomisine faiz, enflasyon, kur saç ayakları üzerinden kurulan baskıların ve bunların yol açtığı maliyetlerin üstesinden gelmek için yoğun bir mücadele içindeyiz. Faizin inmesi için çalışıyoruz. Enflasyon kasım ayında yüzde 14, üretici fiyatlarında yüzde 23 düzeyinde gerçekleşti. Enflasyonla mücadelede oldukça önemli bir yer tutan kur riskini azaltacak politikaları hayata geçiriyoruz. Bir diğer kritik önceliğimiz olan cari açıkla mücadelede yapısal önlemlere hız veriyoruz. İmalat sanayimiz her türlü ürünü üretebilecek kapasiteye sahiptir. Ara malındaki ithalata olan bağımlılığı azaltma yönünde de mesafe kaydediyoruz. Savunma sanayimizde iktidara geldiğimizde yüzde 20 düzeyinde olan yerlilik oranı, bugün yüzde 70'lere ulaşmıştır. Üretimde ara malı ithalatına olan bağımlılığı asgari seviyelere indirerek yapısal cari açık problemiyle mücadelede önemli kazanımlar elde edeceğiz. Önümüzdeki aylarda kimya, eczacılık, ilaç, tıbbi cihaz, ulaşım gibi yüksek teknolojiye dayalı sektörlerde yeni çağrıya çıkıyoruz. Türkiye'nin tüm politikalarının salgın sonrası dönemin kazananı olma hedefine göre şekillendiriyoruz.
Yatırım ortamını iyileştirecek, öngörülebilirliği artıracak iklimi güçlendirmek için gereken idari ve hukuki reformları tereddütsüz hayata geçireceğiz. Bunun için bir süredir hazırlıklarını yapmakta olduğumuz reform paketlerini her kesimle görüşecek, konuşarak, tartışarak olgunlaştırıyoruz. Bütçe görüşmelerinden hemen sonra ekonomik, hukuki ve idari reform paketlerimizi meclis gündemine taşımaya başlıyoruz. Sadece bunlarla kalmıyor, her alanda Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartacak adımlar atıyoruz. Bugünkü kabinemizde Milli Uzak Programı'nı dinledik. Bu programı önümüzdeki haftalarda ayrıntılı şekilde kamuoyuyla paylaşacağız.
Bu yöntemin adı yalanı silah olarak kullanmaktır. Terörle mücadeleden sınır ötesi harekatlarımıza, yatırımlarda Koronavirüs salgınıyla mücadeleye kadar, her adımda bu alçakça yöntemle karşılaşıyoruz. Kendi içlerinde yaşanan taciz, tecavüz ve hırsızlık gibi hadiseleri bile yalanla tersine çevirmeye kalkacak kadar ileri giden bu zihniyeti milletimize bırakıyoruz. Ana muhalefet liderinden bu tacizden, yapılan hırsızlıklarla alakalı en ufak bir açıklama duydunuz mu? Bu nasıl bi muhalefetin başı olmaktır? Biz medeniyet ve tarih mirasımızın gösterdiği istikamette Allahımızın ve milletimizin rızasını kazanmak için çalışmayı sürdüreceğiz.
Salgınla mücadelede bütün varlığımızı ortaya koyarak pek çok yalanı ardı ardına sıralayıp önlerine konan hakikatlere asla kulak vermeyip bir sonraki yalana geçenlere müsamaha göstermeyeceğiz. Türkiye salgınla mücadelesini şeffafça yürüten bir ülkedir. İstatistiklerle ilgili yöntem değişikliği de uluslararası uygulamalar çerçevesinde yapılmıştır.
Aldığımız tedbirleri sadece ve sadece milletimizin hayatını, sağlığını, geleceğini düşünerek belirliyoruz. Son kabine toplantımızın ardından vaka sayılarındaki artışa ve hastanelerdeki doluluk oranlarına bakarak kararlaştırdığımız ilave tedbirleri milletimizle paylaştım. Milletimizin tüm dertlerinin büyük fedakarlığıyla uyguladığımız kısıtlamaların olumlu etkilerini görmeye başladık. Milletimizin fedakarlıklarına karşı şükranlarımızı hayata geçireceğimiz desteklerle ifade etmek istiyoruz.
Yıl sonuna kadar yüzde 20'den yüzde 10'a indirdiğimiz gayrimenkul kiralarındaki stopaj oranının uygulanma süresini 1 Haziran'a kadar uzatıyoruz.
Yüzde 18'den yüzde 8'e indirdiğimiz işyeri kiralama hizmetlerindeki KDV oranını da 1 Hazirana kadar uygulamaya devam edeceğiz. Yıl ortasında başlattığımız konaklamadan yeme içmeye, yolcu taşımacılığında bakım oranına KDV indirimini de 1 Haziran'a kadar uzatıma gitti. Ülkemizde basit usule tabi 806 bin 871 vatandaşımız ile kısıtlamalar sebebiyle doğrudan etkilenen 432 bin 657 esnafımız bulunuyor. Toplam sayısı 1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan bu kesime 3 ay süreyle ayda 1000 TL destek ödemesi yapacağız. Hibe şeklinde vereceğimiz esnaf destek ödemesinden taksi, dolmuş, servis işletmesici, pazarcı, terzi, oto tamircisi, pansiyon, yurt, kreş gibi kesimler faydalanacaktır. Ayda 1 milyar 240 milyon liradan toplam 3 milyar 718 milyon liralık bir desteği esnafımızın hizmetine sunmuş oluyoruz. Kira desteğini basit usule tabi olmanın şartlarına göre belirledik. İşyeri kira olan esnafımıza 3 ay süreyle Büyükşehirlerde aylık 750 TL, diğer illerde ise 500 TL kira desteği yapacağız. Ayda 432 milyon liradan toplamda 1 milyar 300 milyon liralık desteği esnafımıza vereceğiz.. Bu iki destek kalemi çerçevesinde esnafımıza toplamda 5 milyar lira civarında bir hibe desteği sağlamayı planlıyoruz.
Belediyelere de mülkiyet veya tasarruflarında bulunan irtifak hakkı, kiralama gibi bedellere de indirim veya erteleme kararı alabilme imkanı sağladık. Tedbirler sayesinde ülkemizde hasta ve vefat sayılarında belirgin bir azalışın yaşandığını görüyoruz. Yurt dışından temin ettiğimiz aşıyı en kısa zamanda milletimizin hizmetine sunacağız. Yerli aşı üretimiyle ilgili çalışmaları da yakından takip ediyoruz. Bu süreçte tedbirleri sıkı şekilde devam ettireceğiz. Sokağa çıkma sınırlaması 31 Aralık perşembe saat 21.00'den, 4 Ocak saat 05.00'a kadar kesintisiz uygulanacaktır. Sağlıkçılarımıza ve diğer çalışanlarımıza destek olmak amacıyla kamuya ait okul öncesi kurumları, anasınıfları hariç faaliyetlerini sürdürebilecektir.
Vazife malülü sağlık çalışanlarımızın aileleri maaştan ek ödemeye, faizsiz konut kredisinden çocuklarına eğitim öğretim yardımına kadar pek çok imkana kavuşacaklardır.
Cumhurbaşkanı olarak salgın sürecinin yönetiminde görev alan kurumlarımızın tüm çalışmalarını anlık olarak takip ediyorum. Mevcut uygulamalarla ilgili sıkılaşma ya da normalleşme adımlarını atma imkanına sahibiz. Dünyanın çoğunun bizden daha kötü durumda olması, Türkiye'nin salgınla mücadelede geride değil, ileride olduğunun işaretidir.