Havaların mevsim normallerinin üstünde oluşu, uzun zamandır beklenen yağışların olmaması ve dolayısıyla su kıtlığı gibi konuları konuşurken sonuç hep gıda krizine geliyor. Bu gibi konular bugün konuşuluyor gibi gelse de aslında uzmanlar neredeyse son on yıldır bu konu üzerine basa basa uyarılar yapıyorlar. Geldiğimiz noktada artık hepimiz açık açık görüyor ve hissediyoruz bu krizi.
O zaman bu pencereden baktığımızda gıda fiyatlarındaki artış sadece enflasyon ile sebeplendirilmesi çok doğru gelmiyor bana. Sonuçta iklim normalinde olmadığı zaman üretim için toprağa doğal olmayan yöntemlerle müdahale etmek gerekiyor. Bu da tabi ek bir maliyet ve bir de üstüne doğallığına mecburen müdahale edilmiş bir gıda haline getiriyor meyve ve sebzeyi. Gelir gider dengesi, iklim şartları, lojistik masrafları derken sebze ve meyveler tencereye girene kadar olması gerekenin üstünde rakamlara denk gelse de fiyatı pahalılaştıkça doğallığı yönünden de fakirleşmeye devam ediyor.
Birebir üretmek kısmında çok aktif olmadım fakat köyde doğmuş büyümüş birisi olmam bile bu konuda daha kolay fikir yürütmemi ve pazarda meyveyi sebzeyi gördüğümde oraya gelene kadar olan hikayesini daha kolay anlamamı sağlıyor.
Bu hafta pazara gittim. Hem alışveriş yapmak hem de güncel rakamların durumunu sizlere aktarabilmek için. Ben 3 kişilik bir aile için alışveriş yaptım ve şarküteri ürünü hiç almadım. Sadece mevsim meyve ve sebzelerinden oluşan bir pazar listesi yaptım kendime.
Roka: demeti 5.00 TL, Maydonoz: demeti 4.00 TL, Taze soğan demeti 7,50 TL, Limon File 10 TL, Marul adet: 10.00 TL, Portakal: kg 10.00 TL, Mandalina: kg 15.00 TL, Elma: Kg 10.00 TL, Muz: kg 17.00 TL, Patates: Kg 12,50 TL, Soğan Kg 12,50 TL, Brokoli Kg 15.00 TL, Karnabahar: adet 7,50 TL, Kereviz: adet 20.00 TL, Ispanak: kg 15.00 TL, Havuç: kg 15.00 TL, Turp: kg 12.00 TL, Pırasa: demeti 10.00 TL, Kültür mantarı: kg 45.00 TL.
Bu fiyatlar gözüme çarpan fiyatlardı.
Benim alışveriş listem ise; roka, maydanoz, marul, patates, kuru soğan, brokoli, karnabahar, kereviz, limon, havuç, mantar, ıspanak, pırasa, portakal, mandalina, elma ve muz şeklindeydi.
Bazılarından 1 kg, bazılarından 2 kg olacak şekilde ihtiyacıma göre alışveriş yaptım. Pazar sonunda toplamda arabamın deposu; 261.50 TL’ye dolmuş oldu. Tabi bu sadece meyve ve sebze alışverişi. Benimkine benzer bir listeye peynir, zeytin ve tereyağı ekli olan bir vatandaşa sorduğumda o arabasını 630 TL’ye doldurduğunu söyledi.
İklim krizi de desek, enflasyon da desek ya da başka bir isim de versek; ne yazık ki cebimizden çıkan paranın oranı her geçen gün büyüyor. Pazar arabasının deposunun hacmi yıllardır aynı olmasına rağmen ne yazık ki yakıt azlığından aracın deposu kireç tutmaya devam ediyor.
Allah tüm çalışanlara, asgari ücretlilere, ailesine bakmak zorunda olanlara, yan gelip yatmayanlara, bir işletmeyi ayakta tutmaya çalışanlara, nefes almanın ötesinde bir hayat sürmek için mücadele edenlere önce güç, sonra sabır versin. Her gün ekonomiyi altüst edecek yeni bir saçmalığın çıkmadığı, ülkemizin istikrarlı bir düzelmeye ulaştığı, herkesin elini vicdanında taşıdığı güzel ve umut dolu günlere bir an önce erişebilmek dileğiyle, mutlu haftalar diliyorum.