KIYIDA KÖŞEDE BİR YER

İlber Ortaylı bir kelam etmişse kıymeti harbiyesi yüksek olur! Zira onun kanaat önderi olduğu konusunda toplumun hemen her kesiminden onay alabilirsiniz. Kafa Dergisi’ni takip edenlerdenim. Aynı ekip Kafa TV ile sosyal medya alanında başarılı başka işlere imza atıyor.  'Cahille Sohbeti Kestim' isimli program, Candaş Tolga Işık'ın hazırlayıp sunduğu, İlber Ortaylı hocaya sorular sorduğu iyi işlerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Candaş Tolga; o programlardan birinde, sosyal medyada caps diye adlandırılan ve İlber hocanın söylediği söylenen sözleri 'Bunu siz mi, söylediniz?' diye soruyor. Hoca hemen hepsine 'Hayır, ben demedim. Fakat güzel söz!' cevaplarını veriyor. İzlemenizi tavsiye ederim.

Sosyal medyada bir de kıssadan hisse çıkarılması beklenen hikayeler çok paylaşılır. Genelde bu hikayeler anonim olur. Ya da geçmişte yaşamış önemli bir şahsiyetin bir sözü, bir konu hakkındaki fikri ve o konuda davranışını ele alan paylaşımlar olur. O anonim olan, kıssadan hisse hikayelerden birini paylaşmak ya da hatırlatmak istiyorum.

HADİ LAN!

Kara kuvvetleri komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. Asker: "Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.

Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek; "İşte cesaret" demiş!

Hava kuvvetleri komutanı bir asker çağırmış. Asker: "Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş. Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış. Daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da diğerlerine dönerek; "İşte cesaret" demiş!

Sıra gelmiş deniz kuvvetleri komutanına ve askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve; "Emret komutanım" demiş.

Komutan; "Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" demiş.

Asker; "Hadi lan" demiş.

Komutan diğer komutanlara dönerek; "İşte asıl cesaret bu" demiş!

Asıl cesaret yaşananlara, zulümlere, zamlara, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil, halkın düzenini bozup, kendi düzenini sağlayanlara "HADİ LAN" diyebilmektir.

ÇOK UZUN YAZIYORSUNUZ!

Genelde cevabım, az okuyorsun oluyor! Bir gazete, dergi kısacası bir yayın organında yazmak biraz deli işi... Benimki neyse de asıl deli işi, gazete çıkarmak! Hele hele bu zamanda basılı yayın tam deli işi!

Yerel gazeteler genelde reklam panosu halini almışken, gazete gibi gazete çıkarmak, sanırım ayrıca bir deli cesareti gerektiriyor. Elbette bu konuda ehil olmak gerekiyor. Medya Lokum bu anlamda hem konularında ehil hem de deli cesaretine sahip iki kişi sayesinde her hafta evinize, işyerinize giriyor. Elbette emek veren sayısı iki kişiden fazla. Onlara ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum. Cesaret gösterip bu deli işine el attıkları, ön ayak oldukları için iki kişi deyiverdim. Evrensel gazetecilik değerleri ve basın yayın kanununa istinaden bu zamana kadar her sayısı ile gündem belirleyen, toplum adına denetleme unsuru olduğunu unutmadan, tüm kesimlerin sesi olmaya gayret gösteren bir gazetenin, kıyısında köşesinde bir yerde katkı sunabiliyorsam ne mutlu bana.

‘Az okuyorsun’ konusuna dönecek olursak, az okuyoruz kardeşim! Az. Çok fazla laf dinliyor, çok fazla laf taşıyor ama az okuyoruz. Sormaya cesaret bulamadığımız bir sürü sorularımız mevcut. Sırf memuriyetimiz yanmasın, işimizden gücümüzden velhasılı ticaretimizden olmayalım diye sormadığımız sorularımız var. Sorumluluğunu taşıdığımız evlatlarımızın geleceğini korumak adına sustuğumuz zamanlar çok fazla bizim...

Susmak zorunda bırakılan, sormak ve sorgulamak yetisi elinden alınanlar ve bilcümle adına soruyor, sorguluyoruz! Bir de doğruyu bildiği halde çıkarları doğrultusunda hareket edenleri ifşa etmek adına yazıyoruz. Mesele ve muhatapları fazla, mevzu uzun olduğu için uzun uzun yazıyoruz. Salt eleştirmek yerine hemen her yazımda, öneri sunmaya gayret ediyorum. Mesela; eleştiri kavramı sözlük anlamı ile algılandığı zaman, 'Öneri sunmaya gayret ediyorum' diye yazmak zorunda kalmayacağız. Kişisel bir menfaat beklemeden, doğru olduğunu bildiklerimi yazıyorum. Kime göre uzun, kime göre kısa? Ezcümle yazıyorum...

DEPREM VE SİYASİ MÜLAHAZALAR

Yakın zamanda yaşanan acıyı elbette unutmadım. Unutturmamak en tabi görevim olacak. Ve en alttan en üste mesul olanları yüksek perdeden haykırmaya devam edeceğim. Aynanın karşısına gelmeyenleri savunmak adına aynada onların yansıması olmayı hiçbir zaman tercih etmem. Ayna her zaman bizim karşımızda zaten. Mesele aynanın karşısına asıl gelmesi gerekenlerin, aynanın karşısına her geldiklerinde kendilerini dev olarak görmesidir.

Zaman cesaret zamanı, zaman susma değil, konuşma zamanı... Büyük acılar, büyük değişimleri ortaya çıkarır. Bu ülke son 30 yılda çok büyük acılar yaşamasına rağmen, sanki acı duyarlılığını yitirmiş gibi davranıyor. Sesini çıkaranların kime göre neye göre hain ilan edildiği, cumhuriyet görünümlü monarşi sistemine geçmiş ülkem, bir değişime hazırlanıyor. 14 Mayıs günü o değişimin yönünü oylarımız ile belirleyeceğiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 'Padişahım çok yaşa' mı, yoksa 'Yaşasın Cumhuriyet' mi, diyeceğiz?

Benim oyum ‘Yaşasın Cumhuriyet’ yönünde olacak.