Biga'da mesleki odaların seçimleri tamamlandı. Bu oda seçimleri bizlere olgunluğu, kazanmanın şımarmak demek olmadığını, aslında kaybetmenin de kazanmak olduğu gösterdi. Bir de son zamanlarda yaşanan perde arkası ilginç olaylara değindim. Keyifli okumalar...
Biliyorsunuz mesleki odalar ve sivil toplum kuruluşlarında seçim heyecanı yaşandı. Derneklerin seçimleri, birliklerin seçimleri ve ticaret ve sanayi odaları ile borsaların seçimleri de sırasıyla gelecek.
Biga’daki mesleki odaların seçimlerinde çok farklı ve Biga’ya yakışan bir şey gerçekleşti. Seçimi kazanan başkanlar ve karşılarındaki adaylar, Biga için bir araya gelebildiler. Biga Kahveciler Esnaf Odası’nda İlhan Yavuz, yönetimini bile değiştirmeden tek aday olarak seçime girdi. Pandemi süreci kahveci esnaflarını birleştirdi, birlikte mücadele etmelerinin önemini bir kez daha hatırlattı.
Biga Lokantacılar ve Köfteciler Esnaf Odası’nda 31 yıl boyunca odaya hizmet eden Emin Aktaş’ın karşısına genç bir aday olan Erkan Özkan çıktı. Erkan Özkan ve yönetimi seçimi kazandı. Ancak Erkan Özkan, alkışlanacak bir hareket yaptı.
Seçimi kaybeden ağabeyinin elini öptü ve; “Odamızın kuruluşundan bu yana büyük emekleri olan, odamızın bu günlere gelmesinde büyük emekleri olan Emin ağabeyimize de bir kez daha teşekkür ediyorum. Emin ağabeyimizin yönetimindeki mesleki büyüklerimize de emekleri için teşekkür ediyorum” dedi.
Emin Aktaş ise devir teslim töreni için gittiği odada; “Oda hepimizin. Büyük emeklerle kurduk. Bugün bir ihtiyacınız olursa, maddi manevi yanınızdayım" diyerek bu sürece katkıda bulundu, büyüklüğünü, olgunluğunu gösterdi.
Biga Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nda Biga’ya hizmet etmiş iki aday sahneye çıktı. Mevcut başkan İbrahim Mutur ve yönetimi, Cüneyt Oflaz ve yönetimine karşı seçimi kazandı. Seçim sonunda iki aday da sahneye çıktı ve birbirlerini tebrik ettiler. Salonda tek kavga, tek karmaşa yaşanmadı.
Son olarak Biga Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası sandık başına gitti. Sait Tanur ustası, daha önce başkan yardımcılığını yaptığı Sabri Kurt’un önünde seçimi tamamladı. Seçim sonunda ise; “Güzel ve adil bir şekilde yarışta çırak-usta ilişkisi vardı. Ben bir kez daha ustama teşekkür ediyorum. Beraber saygı çerçevesinde yarıştık. Saygıyla onun ellerinden öpüyorum. Her zaman baş köşemizde yeri hazırdır. Onu bir ağabey olarak yanımda görmek isterim. Hiç merak etmesinler. Sabri ağabey benim ağabeyimdir” diyerek centilmenlik gösterdi.
Çanakkale Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ünal Özcan’ı da ayrıca tebrik ediyorum. Biga’da her seçim sonunda; “Burada kaybeden yoktur. Odamız kazandı, oda üyelerimiz kazandı” diyerek önemli bir vizyonu herkese hedef gösterdi.
Sabri Kurt ile Sait Tanur'u, Cüneyt Oflaz ile İbrahim Mutur'u, Emin Aktaş ile Erkan Özkan'ı yanyana görmek, tecrübelerini paylaştıklarını ve Biga esnafı için çalıştıklarını görmek, tüm Biga'ya kazandıracaktır. Tüm oda başkanlarının aynı masa etrafında oturup, Biga için çalıştıklarını görmek herkesi mutlu edecektir.
Egoyu, hırsları, koltuk sevdasını, mutlak galibiyet çabasını, 'her şeyi ben bilirim' tavırlarını bir kenara itip, Biga için çalışmalıyız.
Biga’nın huzura, sevgiye, mutluluğa, barış ve refaha ihtiyacı olduğunu tüm esnaf ve sanatkarlar gösterdi. Ben tüm adayları, kazananları, er meydanına çıkıp mücadele eden tüm ekipleri kutluyorum. Bu seçimlerin tamamının kazananları Bigalı esnaf ve sanatkarlar oldu.
Biga’ya yakışan oldu.
FETÖ taktikleriyle mücadele olur mu?
2009 yılından bu yana iletişim sektörünün içindeyim. İletişimin farklı dallarında çalışmış olsam da mesleğimin gazetecilik olduğunu her zaman ifade ederim.
Bizim görevimiz, toplumun sesi olmak, doğruları korkusuzca yazabilmektir. Ancak bunları yaparken de hakim ya da savcı olmak değil; görüşlerimizle harmanladığımız bilgileri okuyucumuza objektif bir şekilde anlatmaktır bize düşen.
Bunun yanında yerel gazeteciliğin farklı özellikleri de vardır. Çok fazla kişi, çok fazla konuda ve subjektif bilgileri size ulaştırır. Bilginin kaynağı, doğruluğunun teyiti, daha büyük yayınlarda olduğu gibi kolay değildir. Bizler de mesleği gazetecilik olanlar olarak, getirdiği bilgiye ismiyle, imzasıyla sahip çıkan ve belgeleri olan kaynaklarımızın bilgilerini paylaşmayı tercih ederiz. Bu sahip çıkışa rağmen, kaynaklarımızı onlara zarar gelmesin diye, zaman zaman gizli tutarız. Bu da mesleğimizin kuralları gereğidir ve kaynağımıza saygımızı ifade eder.
Toplumsal olayların doğru kanallarla kitlelere ulaşması çok önemlidir.
Bizler çok sayıda haber yazarız. Ancak haberlerin ve tavırların ötesinde olan gerçekler de vardır. Örneğin, mesleğinize yapılan bir saygısızlığa tahammül etmemeniz gerekir. Bizler de Biga'daki gazetecilik mesleğini yapan büyüklerim, yaşıtlarım, küçüklerim, kısacası meslektaşlarımla 'mesleki' nedenlerle bir araya geldik. Bu birlikteliğin devam edeceğine inanıyorum.
2008'den bu yana Biga'da geçirdiğim dolu dolu 14 yıl oldu. Kısa zamanda çok fazla insan tanıdım. Çok fazla tecrübe edindim.
Velhasıl 'Biga suyundan içersen, gidemezsin' demişlerdi, mesleğe ilk başladığımda Bigalı büyüklerim.
Sanırım öyle de oldu. İçtim o sudan ben de.
Biga, küçük ve güzel bir ilçe. Yaşamımı sürdürmek istediğim yer, diyorum ben. Her Bigalı benim gibi düşünmese de ben insanını, havasını kısacası bu coğrafyayı seviyorum. Buralı olmak için çok sebep biriktirdim bu 14 yılda.
Bir süredir gazeteci arkadaşlarla dikkatimizi çeken bazı şeyler var. Örneğin gazetelerimize sahte sosyal medya sayfalarından saldırılar başladı. Örneğin kapalı kapılar ardında mesleği gazetecilik olmayanlara örtülü destekler yapılıyor. Örneğin, mesleği gazetecilik olanlara kapalı kapılar ardında açılan savaşların hikayelerini dinlemeye başladık. Sosyal medyadaki yorumları, beğenileri takip edilen ve ekran görüntüleri alıp tehdit edilenleri duymaya başladık. Çok detay vermeyeceğim şimdilik.
Her küçük yerleşim yerlerinde olduğu gibi Biga'da da özellikle bizim gibi kamuoyu önünde bir mesleği yapıyorsanız, her bilginin çok çabuk yayılacağını da bilirsiniz.
Bilmeyenler hala kalmış olmalı.
Biga'da şahsi çıkarları, küçük koltukları için toplumsal birlik ve beraberliği bozacak adımlar atılmaya çalışıldığını duyuyoruz, kapalı kapılar ardında.
Ah o koltuklar yok mu. Sevgi duyduğunuz insanları bir süre sonra saygınızı dahi kaybedecek kadar küçültebiliyor.
Her neyse bunların hepsi FETÖ taktikleridir. FETÖ taktikleriyle yıkılacağımıza inananlar var hala demek ki...
En azından mesleğin deneyimlilerinden biri olarak benim öğrendiğim şu:
Sizinle aynı düşünmeyen insanlarla mücadele etmek istiyorsanız, kendinizi anlatırsınız, ikna etmeye çalışırsınız.
Sizinle aynı düşünmeyen insanları etkilemek istiyorsanız, fikirlerinizi paylaşırsınız.
Sizinle aynı düşünmeyen insanlarla vakit geçirirsiniz ki, farklı bakış açıları kazanabilin, empati yeteneğinizi kaybetmeyin.
Özgür gazetecilik, bu tür girişimlere her zaman şerbetlidir.
Bizler işi gazetecilik olanlar olarak en iyi bildiğimiz şeyi, mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz.
Uğur Mumcu'nun bir sözü vardır:
"Biz siyaset bakımından karşıtlarımıza özgürlük tanımazsak birer gizli faşistiz demektir."
İzleyeceğiz, takip etmeye devam edeceğiz.
Bakalım, hangi kehanetler, hangi sözler karşılığını bulacak...