(Çiğdem Özden Demiray’ın röportajı)
Güçlü ve güzel bir kadın. Başarılı bir esnaf. Özel sektörü iyi biliyor. İşine hakim. Moda konusunda Biga’da bir ikon. İletişime ve eleştiriye açık. Bence en önemli yönü de bu. Sıfırdan ve düşük bütçelerle başladığı işinde planlı hareket ederek iyi bir marka oluşturdu. Hedefleri gerçekçi. Gelecekten umutlu.
Serpil Baykal’dan bahsediyorum.
Mağaza girişinde video çekerken yakaladım. Paylaşım yapacakmış. Güleryüzü ile karşıladı bizi. Serpirella Butik’te tadilatını yeni tamamlamış. “Bir günde tamamladık” diyor. Röportaj esnasında eksik işlerle ilgili boyacı gelerek son rötüşleri yapmaya koyuldu hatta.
Tesadüf özgür kız reklamlarından Nil Karaibrahimgil’in ‘Ben ona resmen aşığım’ şarkısı bizi karşıladı. İşine aşık bir kadın, Serpil Baykal da. Sokağa bakan pembe bir vitrinin ardından rengarenk elbiselerle bezeli modern bir mağazaya adım attık.
Benim için de çok heyecanlı bir röportajdı. Serpil’i yakından tanırım. İyi arkadaştır. Kendi başına ayakta durabilen kadınlara bayılıyorum. Heyecanım neyse ki strese dönüşmedi ve keyifli bir röportaj yaptık. Kadın ve erkeğin giyim anlayışı, Serpirella markasının ortaya çıkışı, günümüz moda anlayışını ve Serpirella Butik’in gelecek hedeflerini samimi bir sohbet havasında konuştuk. Giyim ürünlerinin satışı açısından zor bir caddede hayalini gerçekleştiriyor, Serpil. Hayal kurmak elbette çok önemli. Ancak hayalini projelendirenler, hayallerinin somut karşılığını ortaya çıkarabilenler yola çıkmış olur. Hayallerini yazıya döken, kendine inanan ve zorlu bir yolculuğa çıkarak Serpirella’yı hayata geçiren Serpil Baykal ile konuştuklarımız, yazıya dökebildiklerimizin hepsi burada.
“HAYALİMİZİ YAZIYA DÖKTÜK”
Serpirella yeni bir marka. Fakat kısa sürede herkesin adını bildiği bir butik olmayı başardı. Bize birazcık bu yolculuktan bahseder misin?
Serpirella Butik, 2016 yılında benim memleketime geri dönüşümle başladı. Döndüğümde Biga’da yeni bir girişim planlamıştım. Bunun ne olacağını sonrasında yaptığım fizibilite ve araştırmalarla ortaya çıkardım. Bu alanda bir açık gördüm. Bununla ilgili finansal konuda Kosgeb bize destek oldu. Butiği projelendirdik. Ne yapacağımızı, hayalimizi yazıya döktük. Bu konuda da devlet desteği alarak hibe ile birlikte Serpirella’ya start verdik. 3 yıl bitti. Dördüncü yılımıza girdik. 4 yıldır her gün modayı takip ederek, gelişimleri takip ederek, yenilikler yaparak, sosyal medya gücünü kullanarak bu günlere geldik. Daha da ileri taşımayı hedefliyoruz.
“MODA YAKIŞANDIR”
Serpirella için moda nedir? Kişisel moda anlayışından biraz bahseder misin?
Benim için moda; yakışandır. Bir şeyi takip etmeye çalışırsanız çok yorulursunuz. Kendinizi keşfetmeniz çok daha önemli. Kendinizi keşfederseniz, size neyin yakıştığını ya da neyle mutlu olduğunuzu bilirseniz o zaman zaten modanın kendisi siz olursunuz. İnsanlar sizi takip etmeye başlıyor. Biz de Serpirella’da bunu hedefliyoruz. Hiçbir firmayı örnek almıyoruz. Kopyala yapıştır yapmıyoruz. Kendi özgün tarzımızla moda anlayışımızı müşterilerimize yansıtmaya çalışıyoruz. Moda için kendini tanımak yeterli. Yakışmayan bir ürünü, sadece moda olduğu için giymek tasvip ettiğimiz bir durum değil.
Kadınlar için ürünler satıyorsun. Hedef kitlen nedir? Mağazanın bir tarzı var, evet. Ama bunun için özel olarak belirlediğin bir hedef kitlen var mı?
Her ürünü herkese satamazsınız. Bu şekilde yola çıkarsanız başarısız olursunuz. Tabiki Serpirella’nın da bir hedef kitlesi var. Bir yaş hedefi var. Tarz hedefi var. Bunları belirleyerek yola çıktık. Herkese kapımız açık. O konuda hiçbir sıkıntımız yok. Ama bir hedef kitlemiz ve hedeflediğimiz profil var. Yenilikçi, giyinmeyi seven, özgüveni yüksek, tarz kadınları giydirmeyi seviyoruz.
“SADECE ELBİSE DEĞİL, FİKİR DE SATIYORUZ”
Fotoğraflarından da görüyorum. Aksesuar bir ürünü her şeyken, hiçbir şey haline de getirebiliyor. Tam tersi de olabiliyor. Ürünleri satarken de aksesurlar konusunda bir hassasiyetin olduğunu görebiliyorum. Şapka, atkı, küpe… Her şeyden bahsediyorum.
Başlangıçta bunu hedefledik zaten. Müşterilerimiz geldiğinde tamamlanmış bir şekilde çıkmasını istiyoruz. Elbiseyi bizden alsın, sonra aksesuarını ve farklı bir tamamlayıcı ürününü başka yerden alsın, şeklinde çıkmadık yola. Ondan dolayı geldiklerinde, hedeflediğimiz tamamiyle, baştan sona, ayakkabı haricinde kendilerini tamamlamış bir şekilde buradan mutlu göndermek istiyoruz. Ayakkabıya daha giremedik ama ilerleyen dönemlerde belki olabilir. Çünkü biz burada fikir de satıyoruz. Sadece kıyafet satmıyoruz Serpirella’da. Fikirlerimizi de sattığımız için, insanlara kendi bünyemizde olan ürünlerle ‘Bak bunu bunu yaparsan çok güzel olur’u canlı göstermek durumundayız. Tarif ederek başka bir yöne yönlendirip akıllarını karıştırmak istemiyoruz.
“KADIN İÇİN ALIŞVERİŞTE İHTİYAÇ DİYE BİR ŞEY YOK”
Erkeklere ürün satacak mısın?
Bu soru çok geliyor. Serpirella, bir kadın giyim mağazası. Böyle başladık. Orta vadede böyle bir planımız yok ama hayat neler gösterir bilemeyiz. Şuan için ticari olarak erkek giyim düşünmüyoruz. Biz yatırımımızı kadınlara yapıyoruz.
Neden?
Kadının kıyafet anlayışı ile erkeğin kıyafet anlayışı çok farklı. Kadın için ihtiyaç diye bir şey yok. Erkeklerde de tabii spesifik örnekler var ama genel konuşuyorum. Kadın her durumda kendine o anı yaratabiliyor. Sebep bulabiliyor. Erkek için biraz daha ihtiyaçtan ibaret giyinme. Eskimişse, artık kullanılmayacak duruma geldiyse ya da özel bir yerde giyilecekse… Ama kadın öyle değil. Kadın sabah uyandığında, evden çıkarken üstündeki ürünü beğenmeyip gün içinde yeni bir ürün almak isteyebiliyor. Ama böyle bir erkekle daha ben karşılaşmadım. Onlar genelde bu konulara çok takılmıyorlar. Kadın için dış görünüş, giyim çok önemli.
Pekii şöyle bir şey olmaz mı? Burası bir kadın mağazası. Kendine alışveriş yapmaya gelen bir kadın hayatındaki erkeğin gardırobundaki eksiklerin farkında ve burada erkek ürünleri satılıyor olsaydı eğer, onu da tamamlamaz mıydı?
Kadınlar olarak daha çok benmerkezciyiz. Biz şunu şöyle yaşıyoruz. Mesela erkek olarak değil de, biz kadın giyim ürünü satıyoruz. Bir arkadaşına hediye bakmaya gelip, arkadaşına hediye almadan, kendine hediye alarak mağazadan çıkabilen bir profil olabildiğimiz için… Hani ben bunu eşime alayım demek yerine ikinci ürünü tercih ediyoruz.
“HER GARDIROPTA OLMASI GEREKEN…”
Kadınların dolabında mutlaka bulunması gereken yegane parçalar nelerdir? Burada satılan ya da satılmayan ama mutlaka bulunması gereken, her tipten kadından bahsediyorum.
Her kadının en sevdiği renk siyahtır. Sadece kilo örtücü özelliğinden dolayı değil. Bence asilliği daha ön planda. Siyah giyen kadınların kendilerini daha iyi hissettiklerini mağazada görüyorum. O açıdan siyah elbiseler, detaylarının bence önemi yok, düz siyah elbiseler, diğer tamamlayıcı ürünlerle şıklaştırabileceğimiz siyah elbise mutlaka her kadının dolabında bulunması gereken ilk parçalardan biridir diye düşünüyorum.
Beyaz tshirt ve Jean gibi mesela ayrıca değil mi?
Jean giymeyen kadın var mı, ben bilmiyorum. Ben çok karşılaşmadım ama basic ürünler mutlaka olmalı. Siyah Jean, beyaz basic tshirt, siyah elbise… Ondan sonrasını kişinin tarzı belirliyor. Ama bunlar çoğu kadının dolabına baktığımızda olan ürünlerdir.
Sosyal medya başta olmak üzere medya unsurlarının önemini kavrayan birisisin. Hatta her dakika Serpirella Butik’i oradan takip edebiliyoruz. Hatta butiğin önünde biraz önce karşılaştığımızda da çekim yapıyordun. Sosyal medya kullanmayan biri sizden nasıl haberdar olacak?
Telefon kullanımını şu anda şart olarak görüyoruz. Çocukların elinde dahi telefon var. “Ben annemin telefonundan sizi takip ediyorum” diyen çocuklarla karşılaşıyorum. Telefonla ulaşılabileceğiniz tüm iletişim kanallarını kullanıyoruz. Bunun bize getirisi çok fazla. Onun dışında yapılabilecek farklı reklam seçenekleri var. Bizim tercihimiz erişim açısından boşa kürek çekmemek. Ya da hızlı etkileşim sağlamak.
O zaman zaten hedef kitlen de o değil mi? Yani o vizyonla takip eden insanları hedef kitlesi edindiğin için ‘offline olan arkadaşlara ihtiyacım yok’ diyorsun
Biz sirkülasyonu çok yoğun bir firmayız. Bugün ürün paylaştığımızda yarın o ürünü bulamayabiliyorsunuz. Onun için sosyal medyayı ya da interneti çok daha aktif kullanan profil olması gerekiyor ki, bizim ürünümüzü çok hızlı bir şekilde yakalayabilsin.
“MODADA DA HIZ HAKİM, HER ŞEY ÇOK HIZLI DEĞİŞİYOR”
2019 bitiyor. Modada da artık bir şeyleri geride bırakıyoruz. Yenisi gelecek. 2019 modası ile ilgili teknik olarak ne düşünüyorsun. Nasıl geçti 2019? 2019’un en keskin, en belirgin şeyi neydi? 2020’ye sarkıyor mu 2019’un modası?
Son dönemde modada şöyle bir şey var. Eskiden bir sezon olurdu. 2018-2019 Yaz-Kış Kreasyonu gibi. Artık öyle bir şey yok. Çünkü her şey o kadar hızlı gelişiyor ve değişiyor ki; biz sezon kapanana kadar sezon açıyoruz. Bir sezon açılıp o ürünler üretilip sezon boyunca aynı ürünler dönmüyor. Yani şuan modada sezon değişimi 15 güne kadar düşmüş durumda. Biz de onun için bu hıza ayak uydurmaya çalışıyoruz. Çünkü yeni çıkan o ürünü, yeni çıkan o tarzı hemen satmadığımız durumda 15 gün sonra ya da bir ay sonra yeni bir tarz karşımıza çıktığı için, sezonu çok hızlı yakalamak gerekiyor. Birbirini takip eden bir süreç olmuyor. Hep yenisi geliyor. Bunun tabi geriye dönüşlerini çok görüyoruz. Tabiki bu döngü. Ne kadar üretebilirseniz, ne kadar arttırabilirseniz çeşidi, bir döngü olabiliyor. Ama bu yıl için özellikle deri çok yoğun tercih ediliyor. Her şeyde. Aksesuarlarda, kıyafetlerde. Kürk devam ediyor. Geçen seneden mesela pelüş patlamıştı. Aynı şekilde bu sene de devam ediyor. Biraz da ekonomik durum da bunu belirliyor. Yani Türkiye için. Piyasada eğer çok iyi bir yıla giriş yapmıyorsanız, firmalar da çok yeni ürünlere yönelemeyebiliyorlar. Biraz takip edilmesi gereken bir durum.
“KADIN OLMAK ZOR EVET, AMA İŞ YAPMAMAK İÇİN BAHANE DEĞİL”
Kadın olmak çok zor. Her alanda çok zor. Kadınlara ürün satan bir kadın esnaf olarak Türkiye’de zaten problemler net de, Biga’da zor mu kadın esnaf olmak? Yoksa esnaflığın zorluğu dışında bir zorluk taşımıyor mu?
Bu ülkede başlı başına kadın olmak çok zor. Buna esnaf olmanız, ev hanımı olmanız, özel sektörde çalışmanız, medeni durumunuz, çok güzel olmanız, çirkin olmanız başta olmak üzere çok etken var. Ben bu şekilde bahaneler üretmek istemiyorum. Kadın olmak zor diye kadınlar iş hayatında olmayacak, siyasette olmayacak, sivil toplum platformlarında olmayacak diye bir şey yok. Bunun kırılması lazım. Bu da yeni nesille olabilecek bir şey. O açıdan benim bu konuda Biga’da bir sıkıntım yok. Bunlara maruz kalmıyorum. Yaşadığım örnekler oluyor. Beni etkilemiyor. Ben işin daha çok biriken tarafına bakıyorum. Azınlık tarafına bakmıyorum. Biriken tarafında beni destekleyen, bu işte iyi bir yol izlediğimi söyleyenler olduğu sürece ben bu işi yapmaya devam edeceğim. Yılmayacağız. Mücadele edeceğiz.
“AYAKLARI YERE BASAN PROJELER…”
Gelecekle ilgili projelerinden çok detay vermeden bahsetmek ister misin?
Tabiki her firma gibi bizim de büyüme hedeflerimiz var. Ama nasıl büyümemiz gerekiyor? Bunu doğru planlamak önemli. Planlı büyüme hedefliyoruz. Daha uzun süreli varlığımızı devam ettirebilmek için, bünyemizde daha fazla istihdam sağlayabilmek için bunu planlı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Yoksa bir balon gibi bir süre sonra işler patlayabilir. Esnaflıkta da, şirketlerde de, fabrikalarda da bu durum böyle. Hayallerimizin peşinden koşuyoruz. Hayallerimizden vazgeçmiyoruz. Hayal ederken de ayakları yere basan çalışmaların içinde olmaya özen gösteriyoruz. Önümüzdeki dönemlerde daha fazla ilde ya da ilçede Serpirella Butik tabelasını astırabiliyor olabilmek, franchise verebiliyor olabilmek, ticarette gücümüze güç katmak, bu alanda dediğim gibi ayrıca bir istihdam sağlamak bizim başlıca hedeflerimizden birkaçı. Bireysel ve çok bencilce bir büyüme hedeflemiyorum. Bu standartlarda hepimiz yaşıyoruz. Kazandığınız parayı bir yere kadar yiyebiliyorsunuz. Paylaşmadığınız sürece bir döngüsü olmuyor. Buradaki hedefimiz öncelikle kadın. Ondan sonra da işsizlikle alakalı gerek ülkemize gerekse Biga’ya katkı sağlayabilmek firma olarak.
“ÖNCE KENDİNİZE GÜVENİN”
Devlet destekleri ile bu işe giriştin. Bu konuda girişim yapmak isteyen kadınlara ne söylemek istersin?
Bu konuda biz çok soru geliyor. Hem Türkiye geneline hitap ettiğimiz sosyal medyadaki müşteri profilinden hem de Biga’dan çok geliyor. Tavsiye ediyor musunuz? Sizi tatmin ediyor mu kazançlarınız? Ne kadar bir sermaye ile girdiniz? Sizce ben de başarabilir miyim? gibi çok sorular alıyoruz. Özellikle aynı sektörde iş planlayanlardan daha çok soru alıyoruz. Görüşüyoruz geldiklerinde. Burada öncelikli olarak bireysel olarak kendinize güvenmeniz çok önemli. Size birileri bu Kosgeb olabilir, devlet olabilir, aileniz olabilir, arkadaşınız olabilir, sadece sermaye gücünü vermesiyle olabilecek bir şey değil. Tabiki katkıları çok büyük ama öncelikle sizin yapacağınız işe kendinizin inanması gerekiyor. Ben bu sokak, bu caddede bu işi açarken o kadar çok olumsuz geri bildirim aldım ki, bu işin olmayacağı ile ilgili. Çok zor bir cadde. Ticaretin çok aktığı bir cadde değil. Caddeden geçen insan sayısı belli. Çarşıda bir potansiyel var. Rakiplerimiz var. Pideci, yufkacı komşularım var. Sektör olarak çok bağdaşmıyoruz gibi gözüküyor ama burada bizim stratejik bir planlamamız var. İnsanları buraya getirebilmekti amaç. Bunu da başardığımızı düşünüyorum. Burası uzak bir lokasyon olarak gözükebilir. Oysa baktığınızda çarşının ana noktasını neresi kabul ediyorsanız, oradan buraya yürüme mesafesi 5 dakikanızı geçmez. Biz buna hedeflendik. İlla ki potansiyelin olduğu noktada duracağız diye bir şey yok. Bazen en iyi olarak gördüğünüz yer sizin işiniz için en iyi yer olmayabiliyor. Bana dönem dönem çok sayıda teklif geliyor. Şu mağaza boşaldı, taşınmak ister misin diye. Aslında benim için önerilen, bana uygun görülen yerler, benim için çok olumsuz yerler oluyor. Bunu iyi analiz etmek lazım. Ben mutlaka doğru girişimlerin arkasındayım. Kendi sektörüm dahi olsa. Firmalarıma kadar yardımcı oluyorum. Herkesin farklı bir yoğurt yiyişi var. Ondan dolayı o açılmasın, bu açılmasın gibi bir şeyim yok. Yeni işyerleri açılsın, kadınlar kendi ayakları üzerinde durabilsinler. Kendilerini geliştirsinler. Kadın bakış açısıyla farklı sektörlere katkı sağlasınlar. Kadın emeği ve kadın eli çok değerli. Kadınlar dokunduğu zaman farklılaştırıyor. İyi bir strateji her şeyden önemli. Çok iyi planlamak lazım. Bunu sadece karşı tarafa bakıp, Cem Yılmaz’ın Stand Up’ları gibi hesap yapıyorsunuz. “Şu kadardan bu kadar para kazandı” diye. “O zaman sahneye çıkın hadi güldürün” diyor. Ben de onun gibi düşünüyorum. Eğer güveniyorsanız güldürebileceğinize, o girişimi yapın. Ama kendinize güvenmiyorsanız, bu kabiliyetiniz yoksa esnaflık bence bir yetenek gerektiren bir şey. İletişim becerisi gerektiriyor. Karşıdakini çok anlamak gerekiyor. Müşteri daha bize geldiğinde yürüyüşünden o anki modunu çözüp ona göre bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz. Zor ama keyifli.
“KADINLAR SOSYAL YAŞAMIN İÇİNDE OLMALILAR”
Kadınların bitlikte iş yapabilmesi, özgüven kazanabilmesi için kooperatifçilik de önemli. Sen de Biga’da kadın kooperatifçiliği konusunda deneyim sahibisin. Bu konuda kadınlara ne demek istersin?
Biga’daki kadın kooperatifinin ben çocukluğumdan beri içerisindeyim. O güne kadar kendi varlığını kendisine bile inandıramamış kişiler, bugün için hem ekonomik hem de sosyal özgürlüklerini kazanmış durumdalar. Kooperatifçilik esnaflığa göre çok farklı. Biraz daha gönüllülük istiyor. Sonuçta kadın için bakıyorsak, esnaflık, kooperatifçilik, ticaret farketmez, kadınlar sosyal yaşamın içinde olmalılar. Bu tür girişimlerle kadınlar bilinçleniyorlar, özgürleşiyorlar. Kadınlar 4 duvar arasında kapalı bir dünyadalar. Dışarıda bambaşka bir dünya var. Herkese öneriyorum dışarıda olmalarını, var olmalarını, yaşamın içinde olmalarını.