Üreticinin ürettiği süt fiyatlarına enflasyonu artıracağı gerekçesiyle artış yapılmaması sektörde büyük tepki çekmeye devam ediyor. Üreticilerden, üretici birliklerinden ve muhalefetten karara tepkiler dinmiyor. Bir tepki de CHP Biga İlçe Başkanlığı’ndan geldi. Gümüşçay'da CHP belde başkanlığı önünde yapılan basın açıklamasına CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Baş Danışmanı Orhan Sarıbal, Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, CHP’li İl Genel Meclis Başkanı Sadık Göğüsgeren, CHP Biga İlçe Başkanı Osman Öztürk, CHP Biga İlçe Kadın Kolları Başkanı Özge Elmas, CHP Gümüşçay Belde Başkanı Hasan Kırım, Çan CHP İlçe Başkanı ve Çan Süt Üreticileri Birliği Başkanı Harun Arslan da katıldı.
Açılış konuşmasını CHP Biga İlçe Başkanı Osman Öztürk yaparken; sırasıyla CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Baş Danışmanı Orhan Sarıbal ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek konuşma yaptılar.
Gümüşçay'da tarımı ve çiftçiliği anlatan ve iktidarın politikalarını sert bir dille eleştiren Orhan Sarıbal; "İster cephede, ister kışlada ister bugün olduğu gibi covit 19 salgını nedeniyle dünyada herkes karnını doyurmak zorunda. Kimse villasının en lüks aydınlatma aracını yemedi. Kimse cep telefonunu yemedi. Kimse bilgisayarını yemedi. Kimse kapısının önündeki en lüks araçlarını yemedi bu salgın döneminde. Herkes ne yaptı? Karnını doyurdu. Önce insanımızın karnını doyurmamız lazım. Elimizdeki var olan güç tarımdır, topraktır" dedi.
HABERİN VİDEOSU:
https://youtu.be/CJx4eveFNFg
"DEVLETİN GÖREVİ KARIN DOYURMAKTIR"
İktidarın yabancı ülkelerle küresel rekabetini çiftçiler üzerinden yaptığını söyleyen Sarıbal; "Bir devletin, bir hükümetin görevi insanının karnını doyurmaktır. İnsanının karnını doyurabilmesi için de çiftçiye sahip çıkmak zorundadır. Çiftçiye sahip çıkmıyorsa orada sorun var demektir. Orada dert var demektir. Bu ülkede hala 83 milyonun köye bağımlı yaşama oranı yüzde 30-35’tir. Yüzde yüz toplumun tamamı da köye ve kıra bağlı karnını doyurmak zorundadır. Çanakkale’den çıkın Ankara’ya, Ankara’dan çıkın Erzincan’a, Erzincan’dan çıkın Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan çıkın Antalya’ya… Nereye giderseniz gidin yol boyunda tarla, çiftçi ve tarım görürsünüz. Bizim gördüklerimizi iktidar, devlet yöneticileri görmüyor mu? Elbette görüyor. O zaman sorun ne? Değerli çiftçi dostlarım sorun, tercih. İktidarların tercihleri olur. İktidar tarım ve gıdayla ilgili sorunu ya da insanımızın karnını doyurma meselesini şöyle bir tercihle halletmeye çalışıyor; ithalat. İthalat üzerinden yapmaya çalışıyor. Dünyada şunu yapıyorlar. Küresel rekabet. Diyor ki mesela bakanlık, biz buğday fiyatlarını dünya borsalarına göre belirliyoruz. Biz pirinç, pamuk fiyatlarını dünya borsalarına göre değerlendiriyoruz. Özellikle çiftçi dostlarıma bunu söylemek isterim. Dünyada çiftçi tanımı şudur. Toprağı işler, tohumunu eker, fidanını diker, kendisine sunulmuş olan bilimsel olanaklarla mücadelesini yapar, ürününü getirir teslim eder. Nereye? Birliği varsa birliğine, kooperatifi varsa kooperatifine, TMO, Trakya Birlik vs. Gücünü alan da kendine göre değerlendirir. Bütün dünyada bu böyledir. Bizde nasıl? .Çiftçi ekecek, mühendislik yapacak, tüccar bulacak, muhasebe yapacak, kredi sağlayacak, onu değerlendirecek. Böyle bir çiftçi modeli dünyada başka yerde yok. Küresel rekabet dünyada ülkelerin ekonomi bakanlıkları üzerinden yapılır. Rekabeti ülkelerin ekonomisi yapar. Bir tek bizim ülkemiz dünya ülkeleriyle rekabeti benim çiftçim üzerinden yapıyor" dedi.
"KÖYLÜYE, ÇİFTÇİYE PARA YOK"
1 litre süt satışıyla 1.5 kilo yem alınamadığını ifade eden Sarıbal; "Süt fiyatları bu ülkede Ulusal Süt Konseyi denen bir kurum üzerinden belirleniyor. Bu kurumun 12 üyesi var. Bu 12 üyenin 9 unun sütle alakası yok. Bir karar veriyorlar sütle ilgili. Geçen sene 15 Kasım’da süte 2 lira 30 kuruş fiyat verdiler. Aradan bir yıl geçti. Prim 15 kuruştu. Bundan 10 gün önce primi 40 kuruşa çıkardılar. Neden referans fiyatını yükseltmedi de prim üzerinden bu işi halletmeye çalışıyorlar. Bu kaçak güreşme işi. Herkesin prim alamayacaklarını bildikleri için prim üzerinden gidiyorlar. Prim alabilmesi için soğuk zincire dahil olması lazım. Üretici birliğine dahil olması lazım. Süt Birliği’ne üye olması lazım. Yani acaba nereden çiftçiye daha az para ödeyebiliriz, acaba nereden çiftçiye para ödemeyelim diye sütün referans fiyatını arttırmadılar. Daha önce ne yapmışlardı, hatırlayın. 2019 Mart’ındaki yerel seçimler öncesinde süt primlerini 25 kuruşa çıkarmışlardı. Sonra seçim bitti, aradan bir ay geçti, primi 10 kuruşa düşürdüler. Böyle bir sistem. Geçen seneden bu yana süt fiyatları 2 lira 30 kuruş. Yem fiyatlarında yüzde 35-45 arası artış var. Dolarda yüzde 38-40 artış var. Yem bu günlerde haftada bir zam alıyor. Yemin çuvalı, iyi yem 19 protein, 2900 enerji, 120 lira civarında. Bizim süt yine 2 lira 30 kuruş. 2007-2008 yıllarında da yine böyle oldu. O zaman da süt fiyatları düştü, çiftçilerimiz süt ineklerini kasaba verdiler. Bugün de aynı şey oluyor. Besledikleri, yeme verdikleri parayı sütü satarak çıkaramıyorlar. Yani zarar ediyorlar. Şimdi bakıyorsunuz; uçan saraya para var, kışlık saraya para var, yüzen saraya para var, yazlık saraya para var, saltanata para var, köylüye, çiftçiye para yok. Şunu da bilsin çiftçilerimiz fabrika yemi olarak Türkiye’de 25 milyon ton fabrika yemi üretiliyor. Çok utanarak söylüyorum. Bu yemin de 12-13 milyon tonu ham maddesi yurtdışından geliyor. Mısırın büyük bir kısmı yurtdışından geliyor. Soya küspesinin hemen hemen tamamı yurtdışından geliyor. Pamuk tohumu küspesi yurtdışından geliyor. Ayçiçeği küspesi yurtdışından geliyor. Yem her döviz arttığında artacaktır. Döviz günlük değişir, yem fiyatları da 10 günde bir değişir. Ülkenin geldiği hal bu" ifadelerini kullandı.
"ULUSAL SÜT KONSEYİ İKTİDARIN TEKELİNDEDİR"
Ulusal Süt Konseyi'nin iktidarın tekelinde olduğunu ve işlevini yitirdiğini iddia eden Sarıbal; "Hayvancılığı diğer önemli alanı kaba yem. Kaba yem ne? Ya mera, ya saman, ya silaj, ya şeker pancarından elde edilmiş olan posa… Bunlarda ne durumdayız? Bakanlığın söylediği merayla TUİK’in söylediği mera birbirini tutmuyor. İki arasında 35 milyon dönüm fark var. TUİK 146 dönüm meramız var diyor. Bakanlık 110 milyon dönüm mera var diyor. Oldukça performansı düşük bunların. Hayvancılık bu politikayla zor yürür. Ulusal Süt Konseyi işlevini yitirmiştir. Bu net. Ulusal Süt Konseyi iktidarın tekelindedir. İktidar ne derse, konsey de fiyatları ona göre belirliyor. Buna bizim itirazımız var. 1 litre sütle, en az bir buçuk kilo fabrika yemi almak zorundayız. Eğer 1 litre sütle en az bir buçuk kilo fabrika yemi alamıyorsak, o hayvancılığı sürdürebilme şansımız yoktur bu topraklarda" dedi.
"BU ŞARTLARDA SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?"
Çiftçi bir aileden geldiğini, ziraat mühendisi olduğunu ve çiftçilikle yaşadığını ifade eden Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Baş Danışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal; "Şu anda ne durumdayız. Süt 2 lira 30 kuruş. Hadi herkes alamasa da 40 kuruş da prim ekleyin. 2 lira 70 kuruş oldu. 1.5 kilo yemin değeri ne? 3 lira 60 kuruş. Primi tam aldı, referans fiyatını da tam aldı. 1 litre süt için gereken yem 1.5 kilo. Eşleştirdiğinizde 3 lira 60 kilo süt olması gerekiyor ki, 1.5 kilo yem alabilsin. Bu hesap bir de çok eski bir hesap. O zaman aile çiftçiliği vardı. Şimdi bakıcı alıyoruz. Şimdi elektrik faturası konuşuyoruz. Şimdi su faturası konuşuyoruz. 1 litre sütle 2 kilo yem alabilmeliyiz ki çiftçi ayakta kalabilsin. Tüm ödenekleri alabilseniz bile 1 lira zarardasınız. Bu kader mi? Hiç değil. Çiftçiler kendi işlerine sahip çıkacaklar. Bizler de onların sözcülüğünü yapalım. Kurban Bayramı’ndan bu güne et fiyatları düştü. Besiciler de zarar ediyor. Hangi güçle dayanacak çiftçi? 2010 baş canlı hayvan ithal etti iktidar. Bunun 3 milyon küçükbaş, 5 milyonu büyükbaş. 8 milyar 750 milyon dolar ödedik. Her yıl 4-5 milyar dolar arasında yem ham maddesi ithal ediyoruz. Sizce bu çiftçilik sürdürülebilir mi?" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından heyet Biga Organize Sanayi Bölgesi yönetimini ve OSB içindeki fabrikaları ziyaret etti.
Editör: TE Bilisim