İşçilerin ek zam talebiyle bastırması sonucu Başkanlar Kurulunu toplayan Türk-İş önüne koyduğu eylem planının ilkini gerçekleştirdi. Türk-İş “Zordayız, geçinemiyoruz” ve “Vergide adalet istiyoruz” başlıklarıyla başlattığı eylem süreci kapsamında 81 ilde basın açıklaması düzenledi. Türk İş Çanakkale Temsilcisi Hakan Baytur, açıklamayı işçilerin destekleriyle Türk Metal Sendikası lokali önünde gerçekleştirdi.

Sabah saatlerinde temsilcilik önlerinde başlayan eylemlerde ortak basın açıklamaları okundu, sloganlar atıldı. Eylemlerde, “Geçinemiyoruz, vergide adalet istiyoruz, işçiden fedakârlık beklemeyin, işçinin dayanacak gücü kalmadı, enflasyon oranları kabul edilemez, gerçek enflasyon oranları açıklansın, çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalı, KÇP yürürlük başlangıç tarihleri, acil ek çerçeve protokolü yapılmalı, kıdem tazminatının gaspına hayır, emeklinin hakkı” gibi vurgular öne çıktı.

Türk İş Çanakkale İl Temsilcisi Hakan Baytur'un yaptığı açıklamada, “Bir kez daha belirtiyoruz! Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı istihdam, güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz, bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz, 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz, KİT'lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek aşacağız” diye seslenildi.

“GERÇEK ENFLASYON AÇIKLANMAZSA EŞİTSİZLİK DAHA DA ARTACAK”

Yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı istihdam ile birlikte toplumun büyük çoğunluğunun yaşam şartlarının ağırlaştığını belirterek sözlerine başlayan Hakan Baytur, “Mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkate çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplandık. İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liraya ulaştı. İnsanlar, yüksek kiralar sebebiyle, sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğalgaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hal aldı. Analar, babalar ‘çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz’ diyor. İşçiler çocuklarının eğitim masraflarını şimdiden kara kara düşünüyor. Yılbaşından günümüze kadar iğneden ipliğe her şeyin fiyatı 2 katına çıkarken, işçinin emeklinin, yoksulun geliri yerinde saydı. Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Yaşanan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum vardır. İşçilere, emeklilere yapılan düşük zamlar, her geçen gün yoksulu daha da yoksul hale getirmektedir. İşçinin alım gücü hızla düşmektedir. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır. Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada 28. sıradadır. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır” diye konuştu.

“GELİR VERGİSİ ORANI YÜZDE 15’E SABİTLENMELİDİR”

Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sebebi olmayan işçilerden, enflasyonu düşürmek için fedakarlık beklenemeyeceğini vurgulayan Hakan Baytur; “Bu nedenle Tasarruf Tedbirleri Genelgesiyle çalışanın servis ve diğer haklarının kaldırılması kabul edilemez. Servis ve diğer haklar toplu iş sözleşmesi ile elde edilmiş kazanımlardır. Bunun genelgeyle ortadan kaldırılması, başta Anayasa’nın ilgili hükümleri olmak üzere, ILO normlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Tasarruf, çalışanın servis ve diğer haklarının elinden alınarak değil kamuda ki israfın engellemesi ile sağlanmalıdır. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergi sistemindeki adaletin sağlanması gerekmektedir. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler, Topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemelidir. Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları acil olarak güncellenmelidir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmektedir. Yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergi hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemektedir. İşçiler üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilerin sosyal haklarından vergi kesilmemelidir” ifadelerini kullandı.

“SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİMİZDE BİRÇOK SORUN MEVCUT”

Enflasyon hareketlerinin çok fazla olduğu bu ekonomik ortamda, çerçeve protokolü imzalanırken ücretler arasında sağlanan dengenin de bozulduğuna dikkat çeken Hakan Baytur; “Çerçeve protokol kapsamındaki işçileri doğrudan etkileyen bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Bu sorun, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek niteliğe dönüşmektedir. Acilen ek çerçeve anlaşma protokolü yapılmalıdır. Söz konusu protokolde, yürürlük başlangıç süresi 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerinde ki ücret zammı oranının, yürürlük başlangıç süresi Ocak ayı olan toplu iş sözleşmelerinde uygulanan yüzde 24,73 zam oranından düşük olmayacak şekilde düzenleme yapılması gerekmektedir. Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Geçmiş yıllarda reform adı altında yapılan düzenlemeler sistemi içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Bu reformlar yapılırken ‘kara delik’ olarak ifade edilen sosyal güvenlik sistemi açıklarının kapatılacağı beyan edilmiştir. Söz konusu açıkları kapatmak için Sosyal Güvenlik Kurumunun giderlerinin azaltılması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda emekli aylıkları hesaplama sistemi değiştirilmiştir. Emekli aylıkları bu düzenlemelerle hızla azalmaya başlamıştır. Maalesef günümüzde emekli aylığı ile geçinmek imkânsız hale gelmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumun açıkları kapanmamış daha da artmıştır. Değişen emekli aylığı hesaplama sisteminde işçinin ortalama kazancına enflasyon ve milli gelirdeki büyümenin yüzde 30’u eklenmektedir. Bu nedenle emekli aylığının miktarının belirlenmesinde enflasyon oranı çok önemli hale gelmektedir. Enflasyon hareketlerinin çok yüksek olması sebebiyle, Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir. Bu sebeple enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır” diye belirtti.

“BOZULAN EKONOMİNİN BEDELİNİ BİZ ÖDEMEYECEĞİZ”

Son olarak mücadeleye devam edeceklerini belirten Hakan Baytur; “Emeğimizin karşılığı olan gelirimizin, enflasyon verilerine kurban edilmesine karşı açık bir tavır alıyoruz. Bir kez daha belirtiyoruz: Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıtdışı istihdam, güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz, bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz, 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz, KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, Örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek aşacağız, Yaşasın TÜRK-İŞ, yaşasın ekmek, barış ve özgürlük mücadelemiz” diyerek sözlerini tamamladı.

(Haber: Ahmet Tunç)

B4Ec017C 6A3B 4D74 879D Df780Da7318D

Ef69650F 51B8 4E5F Ada6 A012014A6Af4

58487002 1989 4A70 9Abe A3Cf32E7C798

2D604A2A 3891 46Fb B2Cb 502549Deda0F

4F05Db35 3Aa5 4484 9986 01Ffa14964Ca

2B0996E9 1B9F 4318 8Fd7 Aec922Dc9999

8E4037Da E64E 4379 B622 Fd5F677E1929

“Kadın girişimciliği ekonomik kalkınmanın anahtarı” “Kadın girişimciliği ekonomik kalkınmanın anahtarı”

27Dbce70 Bf8B 4D77 9Def 5Ec171A11521

74F6117A Cbac 4Cb5 B547 750Dbf197396

Bf84F1E9 B82C 444B 86B6 Dec179527F96

91F2Ddb3 295B 4Cce 93A5 1F34817Ef24F

C2F3728B 8722 462F A2D3 E6E6Cba6188C

Editör: Ahmet Tunç