Türkiye İşçi Partisi'nden bahsediyorum. 2017 yılında Erkan Baş liderliğinde kurulan, şu anda TBMM’de 4 adet milletvekili bulunan ve bir süredir Emek ve Özgürlük İttifakı'nın bileşenlerinden biri olan Türkiye İşçi Partisi'nden. Bu şekilde bilmeyen varsa şöyle desem belki hatırlarsınız... “Lale devri bitti, sülale devri de bitecek” diye mecliste sesini duyurmaya çalışan parti. Bildiniz mi?

Geçtiğimiz günlerde Çanakkale 1'inci sıra milletvekili adayı olan Ayfer Göl, halk buluşması için Biga’ya geldi ve ben de gazeteci olarak aldığımız davet üzerine buluşma noktaları olan Adapark’a gittim. Halk buluşması 3 Mayıs'ta oldu. Yani 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde. Türkiye’nin Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 165'inci sırada olduğu günde. Ayfer hanım bana kalem hediye etti. Zaten ondan başka kimse de hatırlamadı. İçinde özgürlük kelimesi geçince ödü kopuyor ya insanların... O yüzden kimse farkında bile değildi.

E bir de tabi Çanakkale’de kadın olmasına rağmen 1'inci sıradan milletvekili adayı olabilmiş nadir kadınlardan biri olduğu için Ayfer Hanım’ı merak ettim. Nedir, nerelidir, neler yapmıştır diye...

Bizler 18 Mart günü Çanakkale meydanlarında, sosyal medyada falan Nene Hatunları, Kara Fatmaları ve Şehit annelerini yere göğe sığdıramayan partilerden beklerdik 1'inci sıra kadın bir milletveki adayı ama neyse... Kader planlarında yoktu herhalde.

Gelelim Türkiye İşçi Partisi Çanakkale 1'inci sıra milletvekili adayı Ayfer Göl’e...

Nerede doğdunuz?

İstanbul doğumluyum.

Nerede yaşıyorsunuz?

On yılı geçkin süredir Bayramiç’te yaşıyorum.

Eğitiminiz nedir?

Önce Çukurova Üniversitesi'nde okudum. Sonra da İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi'nden mezun oldum.

Bayramiç'te nerede çalışıyor, neler yapıyorsunuz?

Uzun yıllardır doğal tarımla ilgileniyorum. Aynı zamanda Kazdağ endemik bitkilerine yönelik çalışmalar yaptım. Tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği yaptım ve öğretmenlik yapıyorum. Dış mekanlarda da çocuklarla birlikte oyun alanları tasarlıyorum. Bayramiç Belediyesi ile tohum takas etkinliklerinin hem yürütücülüğünü yaptım hem de çocuk alanları oluşturmakta gönüllülük esasıyla çalışıyorum.

Buradaki amacım ister Biga, ister Bayramiç, ister Çan’da olsun, çocukları götürebileceğimiz kültür, sanat ya da sporsal faaliyetler anlamında çocuğun gelişimini destekleyen herhangi bir faaliyetimiz yok. O yüzden biraz bunun görünürlülüğünü arttırmak istiyorum. Ve seçim bizim adımıza olumlu sonuçlandığında yapacağım ilk şeylerden birisi çocuklarla ilgili olacak. Çünkü bu çalışmalar özel alanlar oluşturmaktan öte devlet okullarının kendisini de çocuklara yönelik tasarlamamız gerekecek. Belki bu noktada okul müdürü ve öğretmenlerle ortak çalışmalar yapmamız gerekecek. Ne yazıkki çocuk bir oy potansiyeli görülmediği için kimsenin de dikkatini çeken bir durum değil. Türkiye İşçi Partisi bu anlamda da kıymetli, çünkü çocuk hakları birimini de kendi içerisinde var edecek ve bu çalışmaları da birlikte yapabileceğim bir alan olduğu için ayrıca değerli. Kimse tüzüğünde böyle bir şeye yer vermiyor ama Türkiye İşçi Partisi olarak hem ekoloji hem de çocuk hakları alanında oldukça hassasız.

Çocuklar tamam ama peki aileler... Onların eksiklerinin farkında mısınız?

Tabiki. Biz neysek çocuğumuz da o oluyor. Köylere kadar aile eğitimleri planlıyoruz. Artık devir değişiyor ve çocuklar Avrupa’ya dışarıdan özenen değil, gerçekten kendi köyünü, kendi tarımını, hayvanını seven ama bir taraftan da kültürel olarak gelişebilecek olan insanlara ihtiyacımız var. Köylü çok değerli, çok kıymetli ve eğer köylülük biterse aç kalacağız.

Kazdağındaki maden işletmelerine neden karşısınız?

Hiç şirket istemiyor değiliz. Tarım ve hayvansal faaliyetlerin yürütülebileceği şirketler istiyoruz. Çünkü maden şirketi üç yıl, beş yıl sigortalı çalıştıracak, maaşını düzenli alacaksın ama en fazla üç beş yıl o madeni çıkarabilecek ve o gittiğinde en az 100 yıl kullanamayacağın bir toprak bırakacak sana. Tarımsal anlamda değil, yaşamsal anlamda bile köyünü kullanamaz halde olacaksın. Maden şirketlerinden ziyade doğru tarım kooperatifleri olabilir, tarım şirketleri olabilir. Örneğin desteklerde yön değişti. Önceden desteği nakit olarak veriyorlardı. Şimdi bir kart içerisinde veriyorlar. O kartla da ya gidip mazot alacak ya gübre alacak şeklinde. Çiftçi zaten ekmiş ekeceğini. Belki evinin bir ihtiyacı var ya da başka bir şey. Tarım senin benim takvimimizi beklemez. Kendi takvimi vardır. Ne yazıkki destekler o takvime göre verilmediği için, ne yazıkki çok faydalı olamıyor.

14 Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı'nı destekliyorsunuz. Peki seçimlerden sonra millet ittifakı kazanırsa sonra da onlara muhalif olacağınızı düşünüyorum. Böyle mi olacak?

Niyetimiz zaten ana muhalefet olmak. Açıkça bunu söyledik. Derdimiz sadece bizim partimiz görünsün, bir tek biz olalım değil. Memleketin hayrına ne olacaksa o olsun diye çalışıyoruz. Türkiye İşçi Partisi yeni bir parti ve biz durumun farkındayız. Dolayısıyla bizim için bu süreci en iyi yönetebilecek neresi olacaksa bu noktada evet bunun yanındayız. Mecliste bizim olmamız gerekiyor. Kemal Kılıçdaroğlu memleket için iyi bir şey yapacak olursa koşulsuz elimizi kaldırırız ama yok olumsuz işler yapılacaksa karşısında bizi bulurlar.

Sizin tarihinizi soranlar var. Ne diyorsunuz bu konuda?

Ak Parti, Biga'da Nihat Borazan ile devam kararı aldı Ak Parti, Biga'da Nihat Borazan ile devam kararı aldı

Bizim tarihimiz yok ama istatistik çok. Bakmak isteyen varsa 1960’a baksınlar. Orada ancak bir darbe ile yok edilmiş işçi mücadelesi ve işçi yükselişi var. Bizi aramak isteyen orada arasın. Şu anda günümüzün dinamikleriyle kendini oluşturan daha iyi bir işçi partisi var. Bu süreçte de istatistiklerimizi oluşturmaya çalışıyoruz.

Bir milletvekili adayı olarak size sormak istiyorum. Milletvekili tercihlerimizi yaparken neye bakmalıyız?

Geçmişine bakmalısınız. Memlekete ne gibi faydaları olmuş, Nitelikleri neler, bence en önemli maddeler bunlar.

Türkiye İşçi Partisi'nden bir somut örnek verelim?

Mesela Antalya milletvekilimiz turizm patronu değil turizm çalışanı. Alan mücadelesi veren insanların mecliste sesini duyurması gerek. Bunu kasdediyorum. Bir sürü partinin seçim sürecine girerken adaylıklarla ilgili dönen konuşmaları ve süreçlerini hepimiz biiyoruz. Kimler, neden tercih ediliyor gibi. Türkiye İşçi Partisi'nde hiçbirimiz aday olalım diye kendimizi öne atmadık. En iyi temsil edecek kişi kim olur, nasıl fayda sağlar gibi önemli konulara değinilerek seçimler yapıldı.

Size teklif geldiğinde ne yaptınız?

Tüm örgütümle birlikte düşünerek karar verdik. Ben yıllardır alan mücadelesi veriyorum. Gerek kadın hakları gerek çocuk hakları, Kazdağları bir bütün olarak bakarsak eşit yaşam mücadelesi için. Dolayısıyla bunun meclise taşınması konusunda faydalı olabileceğimi düşündük ve öyle karar verdik.

Ben de yoldaşlarımla birlikte verdiğimiz bu karardan onur duyuyorum.

(Röportaj: Çiğdem Özden Demiray)

ce469ecb-6763-4775-a44f-5fd0acda2575

b8b9e6aa-e74c-4285-ad9a-33996b77118f

5af11bdd-f291-418c-85cc-57d7ae725fb2

Editör: Ahmet Tunç