Yaşadığımız dünya bizim en enteresan zamanlardan geçerken hemen hemen tüm sektörler kan kaybediyor, küçülüyor. Devasa ekonomik güçleri bulunan ülkeler büyüme rakamlarının hayal olduğunu belirten raporlarla halkının karşısına çıkıyor, tüm bunlar yaşanırken küçülmeyen hatta küçülmeyi bırakın büyümesine istikrarlı şekilde devam eden bir dijital dağıtım şirketi ‘ Netflix’ sağlam temellere dayalı varlığını büyüyerek sürdüyor. Covid-19 sebebiyle insanlar dünyanın bir çok bölgesinde korunma amacıyla evlerine kapanmış durumdaydı tabi süreçten en karlı çıkan firmalardan birinin Netflix olması olağan. Ancak salgından önce olan dönemde de Netflix zaten rakiplerinin çok ilerisinde bir başarıyla varlığını sürdürmekteydi. Öyle ki kullandığımız internetin tüm dünyada ki veri akışının %11’i Netflix kullanıcıları tarafından oluşturuluyor, sanırım şirketin büyüklüğünü anlatmak için bu bile yeterli bir rakam. Bu denli büyük bir şirketi anlayabilmek için kurulumundan itibaren büyüme sürecine göz gezdirmek anlamlı olacaktır. Netflix sandığınızdan çok daha önce 1997 yılında Amerika’da kurulmuş film-dizi yapımcılığı ve dağıtımı konusunda çalışan hepimizin bildiği bir küresel şirkettir. Netflix Reed Hastings ve Marc Randolph tarafından kuruldu şirketin kuruluşu bu denli eski olunca haliyle hedef internet üzerinden dağıtım yapmak olsa da ilk dönemlerde şirket dvd kiralama vb. işlerle başarı elde etmeye çalıştı. İnternet üzerinden dağıtım yapmak hedef ancak bildiğimiz haliyle bir dağıtım değil, Dvd dağıtımını internet üzerinden yapmak ilk hedefti. Kuruluş yıllarından sonra sallantılı dönemler yaşamış olan Netflix teknolojinin gelişmesi internetin müthiş yükselişine en iyi adapte olmuş dağıtım şirketi oldu. Şirket 2010 yılında ilk yurtdışı yatırımını Kanada’ya yaptı gerisi adeta çorap söküğü gibi geldi, Latin Amerika, Avrupa derken günümüz de yaklaşık 190 ülkede hali hazırda dağıtım faaliyetlerine devam eden devasa bir şirkete dönüştü. Şirketin kullanıcıları arttı, olduğu sektörü yerler bir etti, sektörün lideri oldu ancak her sistemde olduğu gibi basit ancak çözülmesi zor bir sorunla karşılaştı. Şirketin hedefi sürekli yeni üye kazanıp istikrarlı bir büyüme sağlayarak daha fazla film ve dizinin dağıtıcısı olarak sektörün bir numarası olmak olarak yorumlanabilir ancak çok eskiden beri hizmet sunduğu ülkelerde yeni üye olma oranı düştükçe haliyle yeni yatırıma kaynak yaratmakta bir problem oldu şirketin büyüme hızı düşüşüne karşı bir plan yaparak her işletmenin ana hedefi olan kar etme hedefini gerçekleştirmeye devam etmesi gerekiyordu. Netflix bu durumu kendi özgün içeriklerini üretek, telif haklarına ayrılan bütçeyi düşürürek, karını maksimum seviyeye çıkarma denklemiyle bir çözüm buldu ve bu çözümde başarıya ulaştı öyle ki bu denklemin kazancı fazla olunca ülkelere özel içerikler çıkarmaya kullanıcılarını içeriğe boğarak vazgeçilmez olmaya çalıştı ve gerçekten çok başarılı oldular. La casa de papel, Narcos gibi küresel ölçekte başarı yakalayan projeler, bunun dışında her sene Oscar ödüllerini zorlayan filmler örnek vermek gerekirse Rome, The Irıshman gibi içeriklerle müthiş bir başarı yakaladı ve önceleri büyümeleri tehlikeli, çok geçmeden batarlar diyen rakip firmaları haksız çıkararak, sektörün hakimi oldu. Netflix başından beri anlattığımız sebeplerden küresel bir şirket gayet tabi Türkiye’de bu kürede var olduğundan ülkemizde de faaliyetlerine devam ediyor, ancak son dönemde hükümet ve Netflix arasında tırmanan gerilim tüm medya organlarından takip edebileceğiniz bir olay. Daha öncede bir çok kez yükselen gerilim karşılıklı görüşmelerle yatıştırılmış olsa da son dönemde yükselen gerilim karşısında iki tarafta geri adım atmamış ve son haberlere göre görüşmeler askıya alınmış. AŞK 101 adlı Türkiye için Netflix özel içeriğinin karakterlerinden birinin cinsel tercihi RTÜK tarafından kabul edilmemiş, Netflix yetkilileri karakter üzerinde değişikliğe giderek krizi çözmeye çalışmış ancak sonrasında isim yapmış yapımlarda düzenlenme istenmesi üzerine görüşmeler tıkanmış. Bunun üzerine sosyal medyadan takip edebildiğimiz gibi Netflix’in kapanması gündeme gelmiş ve halk kapanma konusunda ikiye ayrılmıştı. Daha önce ki yazımda Z kuşağının tercihlerinden bahsetmiştim, cinsel kimliğin özgür olması konusunda yapılmış çalışmalarla tepkisi bilinen Z kuşağının Netflix’in böyle bir konudan ülkemizde uğradığı sansüre vereceği karşılık tahmin edilebilir. Ayrıca yaznın başından bu yana büyüklüğünden bahsettiğimiz Netflix şirketinin Türkiye’de kapanmasının dünyada yaratacağı olumsuz etkiyi anlayabilmek içinde konun uzmanı olmak gerekmiyor. Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan büyük sanatçı Seyfi Dursunoğlu çocukluğumda televizyonların vazgeçilmez karakterlerindendi, benim yaşımın yetmediği dönemlerde Zeki Müren bu milletin sanat güneşiydi cinsel yönelimlerinin kimseye dert olduğunu veya tercihlerinin başkasının tercihlerini etkilediğine ben şahit olmadım. Gelecek günlerde konunun nereye varacağını Netflix Türkiye ve RTÜK geriliminin sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Herkese sevdikleriyle beraber iyi bayramlar dilerim, sağlıcakla kalın.