GÜNDEM

KEP: "Alamos Gold da gerçeği kabul etti"

Toronto merkezli Kanada Şirketi Alamos Gold İnc. Kirazlı Altın Madeni Projesi’nde ruhsat süresinin yenilenmemesi nedeniyle Türkiye aleyhine  1 Milyar dolar tazminat ile tahkime başvurduğunu açıkladı....

İŞTE O AÇIKLAMA ALAMOS GOLD DA GERÇEĞİ KABULLENMİŞ GÖRÜNÜYOR. Maden kanunun 24/2. maddesi çok açık: “Süre uzatım talebinin uygun görülmesi hâlinde ise en geç ruhsat süre sonundan itibaren bir ay içinde işletme ruhsatının süresi, işletme ruhsatının süresinin bitim tarihinden itibaren uzatılır. Ruhsat süresi dolan ruhsat sahalarında maden işletme faaliyetleri yapılamaz.” Alamos Gold’un yerli iştiraki  Doğu Biga Madencilik San. Ve Tic. A.Ş. adına 10 yıl için verilmiş işletme ruhsatının süresi 13 Ekim 2019 tarihinde doldu ve bir ay içinde süre uzatımı yapılmadığı için ruhsat hukuku sona erdi. İşgalci durumuna düşen şirket dayanaksız kalan orman izninin de daha sonra iptal edilmesi ile alandan tahliye edildi. Bizler, yaşam savunucuları olarak  iki yıldır bu gerçeği haykırdık. Alamos Gold da durumunun farkındaydı. Ancak emperyalist tutumları ile kanunu dolanma yollarını aramanın peşine koyuldular. Yaklaşık 1 yıl gecikmeli olarak alandan tahliye edildiklerinde “hükümetle işleri kolaylaştıracak yerli ortak arıyoruz.” açıklamaları yaptılar. “Temdit en geç bir ay içinde yapılır.” diyen kanun hükmü önemsizdi. İstediklerini yapabilecejlerini sandıkları bir ülkede bir buçuk yıl geçse dahi temdit (uzatma) yapabileceklerini düşünüyorlardı.  Kanuna rağmen buçuk yıl geçtikten sonra bile “Temdit süreci sona ermedi, değerlendirmelerimiz sürüyor.” diyebilen yetkililer de vardı nasılsa bu ülkede… Sonra birden telaş içinde beyanatlar vermeye başladılar. Tahliye edilmiş olmalarına rağmen “Bir yere gitmiyoruz, altmış yıllık hakkımız var, çok bekledik, sabrımız var, daha da bekleriz.” türünden tehditkar, alaycı, küstah açıklamalar yaptılar. Tahkime başvurmaları, ruhsat hukukunu yitirdiklerinin iyice farkına vardıklarını ve Kirazlı’yı kaybettiklerini anladıklarını gösteriyor.  Alamos'un Kirazlı ruhsatı bir daha uzatılamayacak biçimde tarihe gömülmüştür. HALKIN ALAMOS’A TAZMİNAT BORCU YOK. Siyanürlü liç yöntemi ile altın madenciliği, bütün canlılar için çevreyi yaşanılır olmaktan çıkaran ölümcül bir faaliyettir. Toplu cinayettir. Yaşama hakkı vazgeçilmez bir haktır. Hiçbir yasa, hiçbir kural bu hakkın ihlalini meşru kılamaz. Kendi iradesi ile de olsa kişi bu en temel haktan vazgeçemez. “Ben bunu onayladım.” diyen topluluklar için toplu intihardır. Konusu cinayet olan yasa ya da sözleşme en başından hükümsüzdür. Borç doğurmaz. Tazminata dayanak yapılamaz. Durumun farkına varan gelişmiş toplumlar tam da bu nedenle kendi ülkelerinde siyanürlü liç yöntemi ile  altın madenciliği faaliyetlerini yasaklamaya başlamıştır. Kendi ülkelerinde bu cinayeti işleme olanağı bulamayan tekellerin güçsüz ülkelere dayattığı vahşi hukuk ise hukuk değildir. Böyle bir hukuka dayandırılmaya çalışılan tazminat talebi,  kabul edilemez! Tazminat talebinin dayandırılmaya çalışıldığı ikili anlaşmanın tarafı olan Hollanda bir AB ülkesidir. AB kendi topraklarında siyanürlü liç yöntemi ile  altın madenciliğini kısıtlayan, yasaklayan bir hukuk düzenine sahiptir. Kendisi için kabul edilemez saydığı bu uygulamayı başka ülkenin insanlarına reva gören anlaşmayı dayatmak, AB ve dolayısıyla Hollanda için ahlaksızlıktır. Ahlaka aykırı bir talep ise hükümsüzdür. Alamos Gold Çanakkale halkına “ İçme suyunuzu zehirleyeceğim, siyanürle zehirlenerek toplu ölümlere razı mısın?”  diye sormadı. Çanakkaleliler de hiçbir zaman “Biz razıyız.” demedi. Ne zaman ki halk olanın bitenin farkına vardı, o zaman onbinlerle, yüzbinlerle koştu Balaban sırtlarına.. Kar kış demeden nöbete durdu dağ başlarında.  Bu projeye karşı çıktığını her koşulda haykırdı. Bu nedenle Türkiye Halkının Alamos Gold’a hiçbir borcu yoktur! Tersine alacağı vardır. Kirazlı acilen rehabilite edilmelidir! Ancak ekolojik bir rehabilitasyon sürecinin bile katledilen ormanı, kurtları, kuşları, sincapları kaç yüz yılda geri getireceğini bilmiyoruz. Bu zararı gidermeye aç gözlü kapitalist şirketlerin milyar dolarları yetmez… TAHKİM KAPİTÜLASYONDUR. Bir ülkenin egemenliği, yasama, yürütme, yargı erkini kapsar. Bunlardan herhangi birinin başkalarına devri, egemenlik devrinin ta kendisidir.  Tahkim konusu, Türkiye Mahkemelerinin yargı yetkisini bertaraf eden emperyal bir kurumdur. 12 Eylül zihniyetinin yerleştirdiği sömürge hukukunun zirvesidir. Osmanlı Devleti’nin mezar kazıcısı olan kapitülasyonların günümüzdeki adı olan tahkim halkımıza dayatılan ölüm sözleşmelerini zorla uygulatacak araç olarak karşımızda duruyor şimdi.
  1. Asrın başında Kurtuluş Savaşı ile kapitülasyon belasından kurtulan bu ülke modern kapitülasyonlardan da bir an önce kurtulmak zorundadır.
Türkiye Halkının emperyalist şirketlere verecek bir kuruşu yoktur! Tersine alacaklıdır! ALAMOS GOLD, TÜRKİYE’Yİ TERKET!