Geçen haftalarda 3 gece 4 gün süren bir Kapadokya gezisine gittik. Oğlum Noyan Atilla her yıl derste Türkiye’nin güzelliklerinden bahsedilen konuları görünce 'ben Kapadokya'yı çok merak ediyorum' diye gelirdi ama yaşı biraz büyüsün diye bekledim. Neyse bu yıl gidebildik. İki anne iki de çocuk olarak Avanos’ta kalmaya karar verdik. Nurcan çok yakın arkadaşım, kızı Miray ve oğlum Noyan Atilla ile harika bir tatil geçirdik.
Avanos’ta bir Bigalı çiftin oteli var. Bilenler bilir. Bilmeyenlere de ben söylemiş olayım. Özlem ve Ahmet Kutlu’nun oteli Almula Cave Otel.
Gitmeye karar verdiğimiz gibi Özlem’i aradım ve otelin görevlisine yönlendirdi. Mahir bey sağ olsun rezervasyonumuzu yaptı, çevreyi biraz anlattı. Tabi tanıdık birileri olunca o kadar yolu hem de çocuklarla güvenle gittik.
16 saat süren otobüs yolculuğu sonunda Avanos’a vardık. Otel otogara 5 dakika uzaklıkta olduğu için hemen otele gidip yerleştik ve önce Avanos turu yaptık. Çünkü otele gelene kadar gördüğümüz atmosfer bizi etkilemeye başlamıştı. Otelden yürüme mesafesinde olan çarşıya hemen indik. Çarşıya gidene kadarki o çevredeki doku ve mimari ağzınızı açık bırakıyor. Çarşı ise ayrı bir hayal dünyası.
Otelde nereye gidlir, nerede ne yiyelim gibi bütün bilgileri verdiler. İlk gün çarşıda gösterişli bir kebapçıya girdik. Menü bir geldi ki şok olduk. Biz alışmışız turistik yerlerde fiyatların üç katına. Ne başımıza gelirse razıyız da tabi. Çünkü çıktık o yola bir defa ama fiyatların çoğu Biga’dan bile ucuzdu. Tekrar tekrar baktık menüye valla. Lezzetli bir yemek sonrası çarşıda gezmeye devam ettik. Her yer çömlekçi, her yer kızıl toprak rengi. Bozkırın alası gerçekten.
Akşam olunca tabi otelde yine bulmuşuz Bigalıları, ne yapalım ne edelim tek tek sorduk.
Ertesi gün için bir tur ayarladılar. Rehberi öğle yemeği hepsi dahil bir tur. Sizi kapıdan alıp kapıya bırakıyorlar. Ama önce en önemli şeylerden birisi balonları görecektik. Otelin sahiplerinden Ahmet Kutlu, 'sabah saat 04:30’da resepsiyonda buluşuyoruz, balonlara gideceğiz' dedi. Biz de balonları görmeyi çok istiyoruz tabi ama düşünüyorduk araç yok, taksi çağırıp gideriz falan diye.
Sabahın köründe kalktık ve balonların uçuş alanına gittik. Devasa şeyler gerçekten. E tabi herkes fiyatlarını söylüyor ama şöyle mesela bir balonun 20 kişi kontejyanı var. 18 kişi doldu ama 2 kişi daha gelirse boşluk kalmaz ve iyi olur hesabı yaparlarsa hooop orada çok makul rakamlara iniyor fiyatlar.
Balonlar şişirildi ve kalkamaya başayınca hemen dedi Ahmet Kutlu, 'arabaya aşıklar tepesine gidiyoruz.' Neden? Şimdi bir de oradan izeyeceğiz balonları. Fotoğraflarda, videolarda ne gördüyseniz aynısını gözünüzle göreceksiniz.
Anlatamam görmeniz lazım…
Gün doğuyor, peri bacalarının aralarında rengarenk balonlar havalanıyor, mağaralar sessiz ama büyülü ve her yer insan.
Balonları da ilk sabahtan görebilmek ayrı şans, çünkü bazen rüzgar sebebiyle uçmadıkları için göremeden gidenler çok oluyormuş.
O yüzden yaz aylarını tercih etmek daha mantıklı.
Balon sonrası otele kahvaltıya yetiştik ve kahvaltı sonrası hemen tur şirketi kapıya geldi. Hee bir de turdan sonra ATV turuna katılacağız. Onu da otel ayarladı. Gün doğumunu balonla, gün batımını da ATV turuyla peri bacalarının arasında yaşacağız.
Tur şirketi ile birçok yeri keşfettik. Rehberimiz Furkan tek tek anlatarak gezdirdi. Araçta biz, Avanos'un yerlisi otel işletmecisi Gülin ablamız ve bir de Kayserili çift vardı Türk olarak. Onun dışında diğerleri farklı ülkerden gelen yabancı turistler. Hepsiyle arkadaş olduk, sohbet muhabbet. Tabi biz Çanakkale deyince ayrı bir havalı oluyor. Hem Türkler hem de yabancılar farklı ilgi gösteriyor. Memleketimizin tarihi, coğrafyasının gücünü başka yerlerde farkediyorsunuz.
Türkiye’de iki tane olan Tarihi Alan Başkanlığı’nın biri biliyorsunuz Çanakkale’de diğeri de Kapadokya bölgesinde. Tarihi Alan Başkanlığı'nın her yerde çalışmaları devam ediyor. Bayağı yol almışlar.
Turumuz bitti ve tur şirketi bizi ATV turu yapacağımız yere bıraktı. Daha önce bisiklet harici hiçbir araçta deneyimim yok ama artık gaza gelip gittik. Şahane bir ortam, çok samimi işletmeciler Mami ve Emrah, 'yaparsın abla, merak etme' dediler; hemen gösterdiler inceliklerini. Uzuun bir kuyrukla başladık tura. Önde bir görevli, aralarda görevliler, arkada görevliler sizi hep kontrol ediyor. Konvoy şeklinde gidiyorsunuz. Ön sıralara da bizim gibi arkasında çocuk olanları falan geçiriyorlar. Her yer toz duman ama insan hiç umursamıyor.
Peri bacalarının arasından geçerek gün batımını izleyeceğimiz yüksek bir noktaya ulaştık. 48 saattir yaklaşık 5 saat uykuyla biz ve çocuklar gördüklerimiz ve yaşadıklarımız sayesinde ne uyku aklımıza geldi ne de yorgunluk. 1,5 saat ATV kullandık uzun kuyruklarla birlikte. Tur sonrası ATV şirketi bizi otele bıraktı.
Özlem ve Ahmet Kutlu çifti 'çok güzel br restaurant var, Kızılırmak nehri üzerinde. Sizi oraya götürmek isitiyoruz. Hemen hazırlanın' dediler. Hemen hazırlanıp oraya gittik. Giderken de otelden yürüyerek gittik. Çünkü yolda sallanan köprü vardı. Biz de eksik kalmayalım diye sallanan köprüden de geçtik. Rüzgarlı bir akşamdı, sormayın geçtik ama… Çok güzel bir mekan ve harika bir manzarası vardı.
İlk gün turla oldukça yer gezdik ama yeraltı şehirleri ve birkaç yer kalmıştı. Yine kendi imkanlarımızla gidecektik çünkü Avanos’a 50 km kadar uzaklıkta.
Ahmet Kutlu; 'ben sizi götürürüm. Görmediğiniz biryer kalmasın. Bu kadar yol geldiniz' dedi. Kendi aracıyla o kadar yola bizi götürdü, gezdirdi, anlattı.
Kaymaklı yeraltı şehri, Derinkuyu yeraltı şehri, Göreme açık hava müzesi, Ürgüp derken ne kadar görülecek yer varsa hepsini tüm gün bize gezdirdi.
Yeraltı şehirleri muazzam. İlk girdiğinizde sizi etkisi altına alıyor. Bugün iç mimaride gördüğümüz her şey ama her şey yıllar yıllar öncesinden akıl edilmiş, elle kaza kaza yapılmış ve kullanılmış. İnsan oraları görünce günümüzde olan hiçbir şeye şaşırmıyor. İlham kaynaklarını yakından görmek insana yeteneğin, zekanın ve vizyonun ne olduğunu anlamasını sağlıyor.
Dönüşte Ürgüp’e girdik. Tabiki Asmalı Konak'a gittik. Asmalı Konak'ı sahsın biri satın almış ve otel yapılıyordu.
Son gecemizdede yine Almula Cave Hotel’in ayarladığı Türk gecesine gittik. Gecede her yer turistti. Mehter marşıyla başlayan ve İzmir Marşıyla biten bir gecede kendi kültürümüzün değerlerini, bizi biz yapan alışkanlıklarımızı uzaktan izleme fırsatı bulduk. Yabancı Tursitlerin kına gecesi geleneğine ağzı açık baktığını, semazeni izlerken başının nasıl döndüğünü gördük.
Anlatacak çok fazla şey var aslında ama yazarak bu kadar oluyor.
İyi ki o kadar yol nasıl gidilir demeden yola çıkmışız. İyi ki Özlem ve Ahmet Kutlu gibi hemşehrisine sahip çıkan insanlara danışmışız.
En azından ömrünüzde bir defa gidin.
Sütle kavrulmuş kabak çekirdeğini, Avanos’un esmer ekmeğini, Özlem’in kahvaltısını, testi kebabını, köftürünü yiyin. Üzüm bağlarını, Avanos’u, Ürgüp’ü, Göreme’yi, Uçhisar’ı, vadileri, kiliseleri, mağaraları, testicileri kısacaası her yeri gezin.
Bize bu yolculukta konforumuz için elinden gelenin fazlasını yapan Almula Cave Otel sahipleri Özlem ve Ahmet Kutlu’ya (Kapadokya’da bir Bigalı), otel personeline, İç Anadolu'nun o güzel esnafına, herkese en içten dileklerimle çok teşekkürler.
Bir gün... İnşallah yeniden...