Gelecek de bir gün gelecek ve geleceğe dönüş!

KIYIDA KÖŞEDE BİR YER

Bir kitabı alırken, sizi cezbeden kitabın adı mı? Yoksa yazarın adı mı? Kapağında bulunan figürler mi? Arka kapağı? Önsöz? Soru işaretleri ile biten kelime ve cümleleri çoğaltabilirim. Fakat okuma alışkanlığımız ile ilgili yüzdeli ifadelere baktığımız zaman, içler acısı bir durumda olduğumuz karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bu sorulara çoğunlukla 'kitap okuma alışkanlığım yok' gibi cevap aldığım çok oldu.

İşin ekonomik boyutunu bahane olarak ileri sürecek olanlar zaten bu köşe yazısından da büyük ihtimalle bihaber olacaklardır. Dijital ortamda bile belli bir uzunluktaki yazılar, aynı zihniyet tarafından okunmadan es geçiliyor. O yüzden bilinen çözüm önerilerinden sadece iki tanesini yazarak bu bahsi kapatıyorum. Kütüphaneler ve sahaf kültürü; ekonomik boyutu bahane edenler için, kafi bir cevap olacaktır.

Okumak önemli bir olgudur. Birey okudukça bilgi kutusu da kıymetli bilgiyle dolup taşar. Zira okumak, bilgi sahibi olmak demektir. Kitaplar, insanlığın gelişiminde çok büyük rol oynayan etkenlerden biridir. Bazen hayal gücümüzü, bazen bilgi dağarcığımızı, bazense ikisini birden genişletirler.

Günde otuz sayfa kitap okuyan biri, ayda ortalama üç kitap okur. Yılda otuzaltı kitap yapar. Gelin biz ona yuvarlak hesap otuz diyelim. 60 yılda bu istikrarı koruyan birey yaklaşık iki bin kitap okuyabilir.

Peki; bu zamana kadar yazılmış kitap sayısı hakkında bir fikri olan var mı? ISBN (Uluslararası Standart Kitap Numarası) sistemine göre, satışı yapılan her kitabın kendine özel bir numarası bulunuyor. Ancak bu sistem 20’nci yüzyılın ortalarında kuruldu. Ve tek başına kitapların sayısını açıklamaya yeterli değil. Hazreti google bu konuda imdadımıza yetişmiş. Google Books projesiyle 150 farklı kaynaktan elde ettiği veriler arasında kıyaslamalar yapan Google, böylece her kitaba ayrı bir numara atamış. Google'ın kendi sistemine göre yayımlanmış farklı kitapların sayısı sıkı durun; tam 130 milyon! Yüz Otuz Milyon...

1729– 1928 arasında Türkiye’de (Osmanlı imparatorluğu hudutları içinde) basılmış Türkçe kitapların sayısı hakkında M. Seyfettin Özege; yaklaşık otuz bin kadar olduğunu belirtmiştir. Yirmi iki bin kitabı bizzat kendisi inceleyerek künyelemiş. TÜİK verilerine göre 2021 yılında yetmiş iki bin kitap için ISBN alınmış. Daha fazla sayılar vererek kafa karışıklığına sebebiyet vermek istemiyorum. Yılda 30 kitap okuma hedefine bile maalesef genel anlamda çok uzakken, okyanusu anlatmanın pek bir manası yok. Ayrıca okuma, anlama ve uygulama silsilesi, duyduğuna inanma, duyduğuna biat ve uygulama silsilesi halini almış durumda ise...! Bu durumu konvansiyonel medya ve sosyal medyanın karanlık yüzünün meyveleri olarak yorumluyorum. Ve tabiki doğru yargılama yetisinin kaybolması diğer etkenlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor.

Elbette birçok faktör var. Sosyoekonomik yapı, bu yapıyı hazırlayan ve idare eden yöneticiler ve onların bu konudaki tutumları etkenlerden bir diğeri... Örgün eğitimin belli bir noktadan sonra gelişen teknolojiye, değişen zamana karşı kifayetsiz kalması gibi bir çok faktörü sayabiliriz. Bu durumun bir an önce düzelmesini sağlamak gerekiyor. Bu durum aynı zamanda saygı, sevgi gibi insani duygu ve olgularımızı olumsuz etkilediği yadsınamaz bir gerçektir.

Geldiğimiz nokta ise ya koltuk sevdası ya da koltukta oturanlara olan karşılıklı karşılıksız sevda noktasındadır. Bundan yüz yıl önce yaşadığımız toprakları bizlere emanet edenler, bugün yaşanan taht / koltuk kavgaları için bizlere emanet etmediler. Yurtta sulh cihanda sulh şiarı kutuplaşan bir millete evrildi. Cumhuriyetin 100’üncü yılına girdiğimiz şu günlerde akıl, vicdan ve adaleti ön planda tutarak, her birey kendini sorgulamalıdır. 'Mülk Allah'ındır' diyen ile 'Adalet mülkün temelidir' diyenlerin ortak paydası bu coğrafyada bu topraklarda bir arada yaşıyor olmamızdır.

Gelecek de bir gün gelecek! Gelişen teknolojiye, değişen zamana ayak uydurmak için yüzümüzü geleceğe dönmek gerek. Okuma, anlama ve uygulama zamanıdır. Cumhuriyetin 100’üncü yılının; değişim ve gelişimin miladı olması, saygı ve sevginin tekrar elle tutulur, gözle görülür bir hal almasına, sağlık, mutluluk, barış, hoşgörü ve topyekün bir refahın başlangıcı olması temennisiyle, 2023 yılınız kutlu olsun.