18., 20., ve 21. dönemde Çanakkale milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bulundu. 55. Hükümette Başbakan Yardımcılığı, 57. Hükümette ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevindeydi. Bakanlığı döneminde yapılan enerji ihaleleri tartışmaya açılmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ersümer'in görevden alınmasını istemiş ama Başbakan Bülent Ecevit buna direnmişti. Bu çekişme, 19 Şubat 2001'de Sezer'in Ecevit'in önüne anayasa kitapçığı fırlatmasıyla sonuçlanmıştı. Bu da Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birinin gün yüzüne çıkmasına neden olmuştu. "SUÇLAMALARDAN YÜZÜMÜN AKIYLA ÇIKTIM" Ersümer o dönemde hakkındaki iddialar nedeniyle Yüce Divan’a gönderilmedi ama AK Parti iktidarında Yüce Divan yolu açıldı. "Yolsuzluk", "devleti zarara uğratma", "ihaleye fesat karıştırma" gibi suçlarla yargılanan Ersümer, davanın sonunda "Görevi kötüye kullanmak" suçlamasıyla 1 yıl 8 ay ceza aldı. Bu ceza ertelendi. Ersümer hakkındaki suçlamalar için "ağır", "yersiz", "haksız" ve "sonu fos çıktı" dedi ve ekledi: "Ben birçok suçlamayla muhatap oldum. Allah'a şükür bütün o suçlamalarla ilgili ceza almadım. Hakkımda görevi kötüye kullanma gibi bir suçlama olmamasına rağmen, bir irade 'ceza verin' dediği için, iddianamede olmayan ve son celsede karşıma çıkan bir 'memur suçu' ile karşılaştım. Onun dışında bütün suçlardan yüzümüzün akıyla çıktım. Hiçbir yolsuzluk suçlamasıyla mahkum olmadım." "PEKCAN HAKKINDA İZLENMESİ GEREKEN PROSEDÜR BELLİYDİ, BELKİ AKLANMA İMKANI DA DOĞACAKTI" Son dönemde kamuoyunu en çok meşgul eden konulardan biri, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın, sahibi olduğu şirketten bakanlığa dezenfektan satmasıydı. Bakan Pekcan'ı görevden alınmasına götürmesine yol açan bu süreçle ilgili konuşan Ersümer, "Bir bakana yönelik bu tür suçlamalar söz konusu olduğunda ne şekilde davranılacağına dair kurallar vardır. Bu kuralların uygulanması gerekiyordu. Bunların sonunda bir siyasi faturası olur. Faturayı ödeyecek olanlar da zaten belli. Prosedür uygulansaydı Sayın Bakan için belki de aklanma imkanı doğacaktı" diye konuştu. "ALLAH HER SİYASETÇİYE HESAP VERMEYİ NASİP ETSİN" "Allah her siyasetçiye, tek tek yaptığı ve yapmadığı bütün işlerin hesabını vermeyi nasip etsin" ifadelerini kullanan Ersümer, şöyle devam etti: "Bunları söyleme hakkına sahip çok az siyasetçiden biriyim. Sayın Pekcan hakkında da onu arzu ederdim. Meclis soruşturması geçirdim, gensoru geçirdim, neticede Yüce Divan'da hesap verdim. Vicdanen de çok müsterihim. Sayın Bakan da benim yaşadığım hazzı yaşayabilirdi. Ama bir tercih meselesi. Sanırım kendisi de öyle bir şeyi arzu etmedi, mevcut iktidar da böyle bir yola gitmeyi istemedi." "İKTİDAR DEĞİŞİR BAŞKALARI GELİR... BU SUÇLARDA ZAMAN AŞIMI YOK" "Benim dönemimde soruşturma önergesinde hakkımda Yüce Divan'a sevk edilmemem yönünde karar çıkmıştı" ifadelerini kullanan Ersümer, "Daha sonra dönem değişti ve sevk kararı çıktı. Gidip hesabımızı verdik. Bir müddet sonra bu iktidar değişir, başka birileri gelir. Bu suçlarla ilgili zaman aşımı yok. Bunların hepsi seçmenin yapacağı değerlendirmede bir esas teşkil ediyor bunlar. Keşke hakkında bir meclis araştırması yapılabilseydi. Orada bir kusur görülürse Yüce Divan’a sevk edilseydi. Böyle daha doğru olurdu. Bunlar hem hukuk anlayışımın hem yaşadıklarımın bana söylememi emrettiği konular" değerlendirmesinde bulundu. "TBMM'DE YEMİN EDİYORSA MECLİS DENETİMİNE TABİ OLMALI" Bir şey yapmak için bir tane, yapmamak için ise bin tane sebep olduğunu anımsatan Cumhur Ersümer şunları kaydetti: "Eğer siz benim söylediğim tarzda bir yol izleyecekseniz bunun yolu her zaman açıktır. Şu anda Meclis İç Tüzüğü'nde dediğim usuller cari. Sayın Bakan TBMM kürsüsüne gelip yemin etti. Sıfatı ne olursa olsun o yemini eden insanların meclis tarafından denetlenmesi gerekiyor. Yemini orada etti çünkü. Kim denetleyecek başka, Allah mı denetleyecek? Allah'ın denetlemesi mutlaka oluyor ama o sonradan olacak bir olay. Meclise gelip taahhütte bulunuyorsan aslında milletin önüne geliyorsun demektir. 2 yıl grup başkanvekilliği yaptım, bu işleri iyi bilirim. Dışarıdan atanan bakanlar üzerinde meclisin bir denetimi yok diye kabul edilmesi 'milletin denetimi yok' demekle aynı şeydir. Bunu da millet kabul etmez."
Editör: TE Bilisim