Nişanlanırken gitmeye baslardık; çamaşır, makyaj malzemesi, pijama, çorap ne gerekirse İlhan abiden alınırdı. Sonra düğüne kadar hep gider gelirdik İlhan'a, kalan eksikler için. Ünlü kozmetik firmalarının ürünlerini de satardı. Ne arasak vardı aslında. Bir süredir de Bigalı olarak bu kadar teferruatlı bir işletme açan olmadı. İlhan abiye gittim. “Röportaj yapalım” dedim. “Neden?” dedi. Biraz da terstir ya kendisi ama beni çok sever bilirim. Ben de onu sevmişimdir, bana dürüst gelmiştir hep. Söylemek istediğini yüzünüze söyler, arkanızdan anlatmaya bir şey kalmaz. Neyse ikna ettim.
Neden İlhan Bayram ile röportaj yapmak istedim… Sadece sevdiğim için değil tabiiki. İlhan dediğimiz zaman bir marka telaffuz edersiniz aynı zamanda. Seversiniz, sevmezsiniz ayrı ama marka bilinirliği çok yüksek bir işletmedir. Prestiji yüksek, zamanında en tepeye çıkmış bir işletmenin kurucusudur İlhan Bayram.
Bunca insan arasında 54 yıldır fermuar tamiri yapabilen ve düğme basabilen biri varken ve hala yaşıyorken onu size kısaca anlatmak istedim. İsmini duymayan ya da tanımayan varsa annenize ya da varsa abla, abinizle sorun derim. Buyurun İlhan Bayram'ın kısaca hikâyesine...
“NASIL BAŞLADINIZ TUHAFİYECİLİĞE?”
Kaç doğumlusunuz?
1958.
Nasıl başladınız tuhafiyeciliğe?
10 yaşındaydım. Kapının önünde arkadaşlarımla oynarken abimin arkadaşı geldi. ‘Abin seni çağırıyor’ dedi, gittim. Abim dedi ki; “Bak bu dükkanı kiraladım. Al bu da anahtarı. Ben bu akşam İstanbul'a gidiyorum. Yarın öbür gün mallar gelecek. Gelen malları raflara diz” dedi ve ben o gün bugündür tuhafiye işi yapıyorum.
Babanız ne iş yapardı?
Uzun yıllar ot yastıklar, minderler vardır, onlardan sattı. Sonra mahalle bakkallığı yaptı ve emekli oldu.
O dönem başka tuhafiye var mıydı?
Sadece Bursa pazarı vardı. Bir de Moda Düğme diye bir düğmeci vardı.
“MAAŞLA ÇALIŞMA FİKRİ AKLIMA YATMADI”
Sizin eğitim ne oldu?
İlkokulu bitirdim. Sonra ortaokul biraz zor geçti. Başımızda okuyan, bilen birisi olmadığı için yol gösteren olmadı. Benim ortaokul 5 yılda ancak bitti. Abim de dükkanda çok sıkıyordu beni. Ben de o zaman çocukluk işte, Biga'dan nasıl kaçarım hayalleri kuruyordum. Bursa'da Tophane Endüstri Meslek Lisesi’nde alım olacağını duydum. İstanbul'a mal almaya giderken, evraklarımla birlikte gittim. Bursa'da dayım vardı, sağ olsun velim oldu. Gittim, sınava kaydımı yaptırdık ve İstanbul’a gittim. Dönüşte de okulu kazanıp kazanmadığıma bakacaktık. Ama dönüşte Boğaz Köprüsü’nde büyük bir kaza vardı. Yolculuk çok uzun sürdü. Okulun saatine yetişemedim. Zaten kazanamamışımdır diye dayıma uğradım Bursa'ya ve Biga’ya döndüm. Akşama kapı çaldı. Bir baktık dayım gelmiş. Ben en yüksek puanla sınavı kazanmışım. Torna tesviye seçmiştim. En çok orada alım var diye. Bu kadar yüksek puan alacağımı bilsem elektronik yazardım. Dayım aldı beni, Bursa'ya gittik, kaydımı oldum. 3 yılımı okudum, bitirdim. Tofaş'ta staj yaptım. Tofaş'tan çağırdılar ama ben küçük yaşlardan beri alışmışım, ürünü sat paranı al. Maaşla çalışma fikri aklıma yatmadı. Tuhafiye işini de çok sevdim. O yüzden Biga’ya döndüm.
Abinizle birlikte mi devam ettiniz?
Evet, bir süre daha devam ettim.
Ne zaman kendi iş yerinizi açtınız?
İhtilalde askerdim. 1983'te askerden gelince kendi iş yerimi açtım, ama bir süre yine abimle birlikte gibi oldu. Sonrasında 1985 yılında tamamen bağımsız kendi kendime devam etmeye başladım.
TUHAFİYEDEN PARFÜMERİYE…
Parfümeriyi nasıl eklediniz tuhafiyeye?
Bursa'dan kontes kremlerinin sahibi Biga’ya gelmişti. Ben bu firmanın kremini satıyordum zaten ama sadece kremini satıyordum. O, bütün kozmetik malzemelerini satmamla ilgili kanıma girdi ve parfümeriye de başladım.
Kozmetikte tektiniz bir dönem Biga'da sonra ne değişti?
Evet, çok sattım. Dükkan sayısını çoğalttım hatta. Ama sonra kurumsal bir marka AVM'de yer açınca işler değişti. Günlük cirom çeyreğine düştü.
Ne fark vardı kurumsal firma ile aranızda?
Onlar daha gösterişliydi. Hem benden pahalıydı, ama insanlar gösterişli diye orayı tercih etmeye başladılar.
Neden onlar gibi kendinizi değiştirmediniz?
İstemedim. Yoruldum. 4 şubeye kadar çıktım. Personel sayımı 10'a çıkarttığım günler oldu. Ama yoruldum. Öyle bir şey istemedim. Yaşımız genç değil, sağlığımız el vermiyor.
2 kızınız var. Onlar istemediler mi ya da siz mi yönlendirmediniz baba mesleğine?
İstemediler. Sırf bunun için işletme okuttum. Birisi pandemi döneminde işten ayrıldı, geldi. Dükkana gelip gitmeye başladı. 9 ay sürdü ama istemedi.
“BİGA, ESKİ BİGA DEĞİL”
Sizi ne yıprattı bu meslekte?
İnsanların kararsızlığı mesela. Ellerinde telefonla geliyorlar. ‘Ben lastik alacağım’ diyorlar. ‘Hay hay buyurun kaç metre?’ diyorum. ‘Bir dakika arayayım’ diyorlar. Arıyorlar. ‘Şu metre, tamam’ diyoruz. ‘Ne renk?’ sorusu geliyor. Hadi yine arıyorlar telefonla. Yahu 65 yaşında adamım. Bekliyorum ama müşteri dikkati dağınık. Ne alacağını bilmeden dükkana geliyor. 50 kuruşluk lastik için 2 liralık görüşme yapıyorlar telefonla. Tarzlar, tercihler çok değişti. Paraya olan saygı değişti. Toplum olarak çok değiştik. İsraf çok artık. Bir müşterime 650 liralık kurdela verdim. 60 tane aretlik bohçası düzdüm. ‘Komşum 59 yapmış, ben neden 60 yapmayayım’ diyorlar. Bunlar bizi ilgilendiren şeyler değil tabii. Tercih sonuçta. Para kazanıyoruz ama bu müşteri profilini anlayamadığım için daha da çok yorucu oluyor. İstisnalar kaideyi bozmaz ama genel olarak müşteri profili bizim anlayabileceğimiz şekilde değil artık. Biga çok göç aldı. Bu da etken tabiki. İnsanlara kastım yok ama Biga eski Biga değil.
Şimdi ne durumda burası? Devredeceksiniz diye duydum, doğru mu?
Tasviye etmeyi planlıyorum. Devir almak isteyen olursa tabiki devir ederim. Ben de yardımcı olurum.
E çalışmadan durabilecek misiniz?
Hayır, tabiki. Duramam. Küçük bir dükkanda çıt çıt takarım, fermuar tamir ederim ama duramam.
“EMEKLİLİKTE…”
Başka neler yapacaksınız emekli olunca?
Eybekli Köyü tarafında bir bahçem var. Çok seviyorum orayı. Küçük bir konteyner koydum. İndirmesini yaptım. Ekip biçiyorum ama haftada bir yetmiyor. Bir arkadaşım var. Orayı almama o vesile oldu. Sağ olsun bağ, bahçe işlerini de o öğretti. Orada daha çok zaman geçirmek istiyorum artık.
Son olarak Biga'da bugün tuhafiye ve parfümeri açsak, ne dersiniz?
Parfümeriyi artık zincir marketler bile satıyor. Yapacaksan sadece tuhafiye yap derim. Çok çalışacaksan aç derim. İşi biliyorsan aç derim. Sabırlıysan aç derim. Çünkü ben yeniden dünyaya gelsem yine Biga'da bu işi yapmak isterdim. Ben kolik derecesinde işimi seven birisiyim.
(Röportaj: Çiğdem Özden Demiray)