Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan’ı sert bir dille eleştiren Demircan, aynı zamanda halkın önünde şov yapmakla da suçladı. Sorularımıza da yanıt veren Demircan, “3,5 yıl hiçbir iş üretememişken, bizi siyaset yapmakla suçluyor. Zaten çalışmayan bir belediye yönetimini, çalışmıyor göstermek için neden çaba harcayalım?” dedi.
“BİRİ ÇİVİ ÇAKTINIZ DA ŞAPKAMIZI MI ASMADIK?”
Biga Belediye Başkanı Bülent Erdoğan’ı sert bir dille eleştiren Demircan, “Başkan bey bir video çekti ve bizim kendisini çalıştırmadığımızı iddia etti. Öyle bir şey söz konusu olsaydı, 3,5 yıllık dönemde toplam 23 milyon lira krediye onay vermezdik. Kredi çekmesine onay verdiğimiz sayın başkan, bir önceki dönem belediye başkanı İsmail Işık zamanında, belediye meclis üyesi olarak motosiklet alımına, kapalı pazaryerinin yapımı için istenen kredinin onaylanmasına, belediyeye kamyon, kepçe gibi iş makinalarının alınmasına karşı çıkmıştı. Bunların dışında o dönem daha birçok Biga yararına alınan karara da karşı çıkmıştı. Şimdi de çıkmış, meclis üstünlüğü 3 yıl boyunca kendilerinde olmasına rağmen, sanki Biga’ya eserler kazandırmış da biz son 1,5 yıl kala engelliyormuşuz havası oluşturmaya çalışıyor. Bu 3,5 yıl hiçbir iş üretememişken, bizi siyaset yapmakla suçluyor. Aslında sayın başkanın iddia ettiği gibi siyaset yapıyor olsaydık, biz de kendisinin geçmişte yaptığı gibi her şeye ‘hayır’ derdik. Hatta her belediye meclis toplantısı sonrası basına o dönemde olduğu gibi ‘Belediyeyi borç batağına sürüklüyorlar. Belediyeyi batırıyorlar’ diye açıklama yapardık. Biz 3,5 yıl boyunca Biga’nın yararına, Bigalı hemşehrilerimizin faydasına ne varsa onayladık. Bu kararların hiçbirinde belediyeyi çalıştırmamak üzerine bir stratejimizin olmadığı ortada. Her meclis toplantısından sonra basının karşısına geçip açıklama yapmadık. Bizi siyaset yapmakla suçlayan başkanın ilk icraatı neydi, hatırlıyor musunuz? İlk iş olarak belediyedeki işçileri işinden etti. Mobbing uyguladı. Şimdi işten atılan emekçi arkadaşlarımın tamamına yakını davalarını kazandı. Yargı kimin siyaset yaptığını böylece ortaya koydu. Bunları unuttuk mu? Onların yaptığı gibi gazetelere tek taraflı bültenler yollayıp, vatandaşı yanıltmaya çalışmadık. Bunu meclis toplantılarını takip eden herkes rahatlıkla görebilir. Zaten çalışmayan bir belediye yönetimini, çalışmıyor göstermek için neden çaba harcayalım? 3,5 yılda vatandaşın gözle gördüğü tek bir eser var mı ortada? Normal belediyecilik faaliyetlerini dahi yarım yamalak yapıyorlar. Önceki dönem belediye başkanımız İsmail Işık’ın da dediği gibi bir çivi çaktınız da, şapkamızı mı asmadık?” ifadelerini kullandı.
“BAŞKANIN İMKANI OLSAYDI 68 MİLYON LİRA BORÇLANDIRACAKTI”
Başkan Erdoğan’ın 68 milyon liralık borçlanma için meclis toplantısında sunum yaptırdığını hatırlatan Demircan; “Sayın başkan seçim çalışmaları sırasında ‘Biz kredi çekmeyeceğiz. Ankara’nın kapılarını aşındıracağız. Belediyenin bütün borcunu ödeyeceğiz. Yeter ki bizi seçin’ diye konuşmamış mıydı? Vaat eden, seçimi kazanmak uğruna halka yalan söyleyen, seçimi kazanmak için meydanlarda verdiği sözlerin hiçbirini tutmayıp, bir de üstüne seçime 1,5 yıl kala belediyeyi 36 milyon liralık borç batağına sokmayı istemeye sayın başkanın hakkı var mı! Buna hakkı olabilmesi için 3,5 yılda Biga’ya verdiği sözleri tutması, kendisine verdiğimiz kredi onaylarını halkın yararına kullanması gerekiyordu. Bakın buraya ayrıca dikkat edin. Sayın başkan, eğer imkanı olsaydı, 36 milyon lira değil de 68 milyon lira borçlanma isteyecekti. Bunu da bir meclis toplantısı sonrası yaptığı sunumda kamuoyuna duyurmuştu. Asıl amacı bir sonraki seçimi kazanmak uğruna belediyeyi bir çıkmaza sokmaktı. Sayın başkan değil miydi, satmaya değil yapmaya gelen, kredi çekmeyeceğiz diyen?” dedi.
“KENDİ BAŞKAN YARDIMCISINI BİLE TEK KARARDA HARCADI”
Belediye meclisinde onaylanmayan ama Biga’da çok tartışılan imar kararıyla ilgili de konuşan Demircan; “Sayın başkan, Belediye Meclis Toplantısı’nda ‘Sizler halkın seçtiği meclis üyelerisiniz. Dolayısıyla meclisin kararına saygılıyız’ dedikten 2 saat sonra video yayınlayıp belediye meclis üyelerini çocuk gibi halka şikayet ediyor, kendi başarısızlıklarına bahane üretmeye çalışıyor, huzur ortamını bozarak bu kente zarar vermeye devam ediyor. Şehrin en emin insanı olması gereken sayın başkan, meclis üyelerini halkın önüne atarak, başarısızlığına kılıf uydurmaya çalışıyor. 3,5 yıllık başarısızlığın faturasını bir belediye meclis toplantısında, halkımızın yararına olmadığını düşündüğümüz bir konuda ‘hayır’ dediğimiz için biz belediye meclis üyelerini vatandaşın önünde belediyeyi çalıştırmayan, siyaset yapan, kararlarını siyasi alan, amaçları belediyeye hizmet ettirmemek olan meclis üyeleri gibi göstermeye çalıştı. Şehrin en emin insanı olması gereken belediye başkanı, sözüne güvenilmez bir tavır sergiliyor. Sayın başkan videoda belediyeye gelir getireceğini iddia ettiği kat artış kararlarına ‘hayır’ diyerek belediyeyi zarara uğrattığımızı söyledi. Oysa CHP, İyi Parti, bağımsız meclis üyesi Zeki Mutlu ve o dönem kendi ittifak ortağı olan MHP grubu ile MHP adına belediye başkan yardımcısı olan Sıtkı Keçeci’nin de içinde bulunduğu meclis çoğunluğu aynı maddeye ‘hayır’ dedi. Sayın başkan, kendisinin ve partisinin çıkarları doğrultusundaki kararlara onay verdiğimizde meclis üyelerini iyi, halkın yararına ‘hayır’ dediğimizde ise aynı biz meclis üyelerini kötü olarak lanse etmeye alışmış görünüyor. Sadece bir kez ‘hayır’ dediği için, aynı gün istifasını istediği başkan yardımcısı Sıtkı Keçeci’nin yaşadığı süreci herkes biliyor. Kendi başkan yardımcısını bile tek kararda harcadı. O dönem ihanetle suçladığı Sıtkı Keçeci, hala ittifak ortağı olarak MHP grubunda tek başına oturmaya devam ediyor. Bizler alıştık artık. Bir hain oluyoruz, bir iyi insanlar oluyoruz. Sayın başkanın ruh haline göre o günkü kimliğimiz belli oluyor. Biga bu kötü, ayrıştırıcı yönetimi hak etmiyor” ifadelerini kullandı.
“TANESİ 62 BİN 500 LİRAYA AYDINLATMA DİREĞİ Mİ OLUR?”
Aydınlatma direkleri tartışmasına da giren Demircan; “Gelelim herkesin çokça konuştuğu aydınlatma direkleri, yani sanat eserleri meselesine. Sayın başkan, her meclis toplantısı sonrası, biliyorsunuz, katkı vermek isteyenlere kapılarının açık olduğunu söylüyor. Biz ayrıca sayın başkanla her Perşembe encümen toplantılarında bir araya geliyoruz. Her hafta sormama rağmen, her hafta farklı cevap aldığımı da kamuoyuna duyurmak istiyorum. Kamera önünde bizi katkı vermeye davet eden sayın başkan, meclisteki kendi grubu dışındaki hiç kimsenin haberi olmadan, kentin en merkezi caddelerinden biri olan Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne aydınlatma direklerini, yangından mal kaçırır gibi ale acele, özel bir statüye sokarak ancak etik değerlerden uzak bir şekilde, ihale bile yapmadan dikiyor. Bir de utanmadan sanat eseri diyor bunlara. Bigalı hemşehrilerimize soruyorum. Fabrikasyon bir ürünü yani binlercesi olan bir ürünü, tasarım tescil belgeli diye Çanakkale’deki saat kulesiyle aynı statüye sokarak sanat eseri gibi almak hangi etik değerlere sığıyor? Meclis toplantısında soruyorum. Sayın başkan ‘İhale yaptık’ diyor. 5 dakika sonra Ak Partili meclis üyesi Fatih Alkan; “Biz bunu 100 tane direk arasında seçtik’ diyor. 10 dakika sonra müdür çıkıyor; ‘İhale yapmadık. Sanat eseri kapsamında satın aldık’ diyor. Bu mu şehrin en emin insanı? Aydınlatma direklerinin bir tanesinin 62 bin 500 liraya satın alınmasına tepki göstermeyecek Bigalı var mı? Daha ödemesiyle ilgili kredi talebi meclise bile gelmeden aydınlatma direklerini bu kadar acele dikmenin ne manası vardı? Sayın başkan kendi arkadaşlarıyla direkleri seçmiş, montajı yapılmış, sonra da bize ‘Bu parayı ödeme yetkisi verin’ diyor. Amacı üzüm yemek olsaydı, belediye meclis üstünlüğü kendisinde olmadığı halde direklerini dikmeden önce ‘Kentimize böyle bir cadde kazandırmak istiyoruz’ derdi. Biz de ilgili maddeyi görüşürdük. Ama sayın başkanın amacı bağcıyı dövmek, yani mağduriyet yaratmak, şov yapmak. Ben soruyorum. Sayın başkanın dediği gibi bir ihale varsa… En basit ihaleleri bile ‘Bakın biz ne kadar şeffafız’ demek için canlı yayınlarken, neden böylesi büyük bedeli olan bir işin ihalesini canlı yayınlamadılar? Ben halkın oylarıyla seçilmiş bir meclis üyesi olarak yapılan bir yanlış varsa, hesabını sormak zorundayım. Yanlış bir şey yoksa, bu kadar birbirinden bağımsız açıklamalar ve gizli işler neden yapılıyor?” şeklinde konuştu.
(Haber: Ahmet Tunç)