Cumhuriyet Halk Partisi Biga İlçe Başkanı Osman Öztürk, parti ilçe binasında düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başkan Öztürk’e CHP Biga İlçe Kadın Kolları Başkanı Özge Elmas ile CHP Biga Gençlik Kolları Başkanı Biröz Tazıcı eşlik etti.
CHP’li belediye meclis üyeleri Alper Şen, Hakan Arslantürk, Birol Özlenir ile parti yöneticileri Cemal Mantar, Barış Çetin ve Ahmet Karataş da parti binasında basın toplantısını izlediler.
Toplantıda Kocabaş Çayı’nda yaşanan su taşkını sonrası yaşananlar, belediyenin sorumluluklarını yerine getirip getirmemesi, imar konuları, pazaryeri peron ücretleri, trafik ışıkları ve EDS’ler, işten çıkarılan işçilerin davalarını kazanarak yeniden işe dönmeleri, çiftçinin durumu gündeme gelen başlıca konular arasındaydı. Başkan Öztürk, Biga Belediye yönetimine görev ihmali eleştirisini getirirken, deprem uyarıları yapıldığını ve hazırlıklı olunması gerektiğini de sözlerine ekledi.
CHP Biga İlçe Başkanı Osman Öztürk basın toplantısında özetle şu ifadeleri kullandı:
"VATANDAŞ BELEDİYEYE GÜVENMİŞ, BIRAKMIŞ, KORUMAK BELEDİYENİN GÖREVİ"
“Bigamız son zamanlarda güç geçmiyor ki, ulusal basında Biga’ya yakışmayacak şekilde çok sık anılmaktadır. Daha önce söyleşi için Biga’ya gelen arkadaşla başladı. Daha sonra da Kocabaş Çayı’nda yaşanan durumla alakalı bizlerin de söyleyeceği elbette birkaç laf olacaktır. Öncelikle çay boyunda arabaları maddi hasar gören bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun diliyorum. Umarım en kısa zamanda yaralarının sarılması için bizler elimizden geleni yapacağız. Ben 37 yıldır Biga’da yaşıyorum. 37 yıldır Biga’daki Kocabaş Çayımız taşar. Ne ilk defa taştı, ne de bu son olacaktır. Mağduriyetin sebebi çayın taşması değildir. Bu çay şu anki belediye yönetiminden önce de, sayın İsmail Işık döneminde de, sayın Mehmet Özkan döneminde de taşmıştır. Hatta çayın ıslah çalışması yapılmadan önce de Şükrü Kemerli döneminde de taşmıştır. Fakat hiçbir zaman böyle bir sıkıntıya neden olmamıştır. Doğal bir afetin yarattığı bir sorun değildir. Belediye idarecilerinin artık vurdumduymazlık mı diyelim, beceriksizlik mi diyelim, bunun adını nasıl koyarsanız, onların etkisi ve yetkisinde bir durumdur. Belediyede çalışan emekçi kardeşlerimize söyleyecek lafımız yoktur. Bu arkadaşlarımız söyleneni yapmakla yükümlüdürler. Ortasında 3-4 senede bir çay taşını yaşanan bir ilçede yaşayıp ve bu baskın alanının da otopark olarak kullanılan bir belediyenin elinde çekici olmaması bir zafiyettir. Bundan önceki dönemlerde de orada arabalar duruyordu. Bundan önceki dönemlerde belediyenin karda ayrı, taşkınlarda ayrı araçların taşındığının görselleri bunlar. Fakat Biga Belediyesi elindeki çekiciyi bu hale getiriyor. Arkası kasaya döndürülmüş ve kum taşınan bir araca çevrilmiş. Bu neden yapıldı? Bu çayın taşacağı aşikar. İnsanlar devletine, belediyesine güvenip buraya araçlarını bırakıyorlar. Sizler buradaki araçları; ‘Belediyeden üç defa anons ettirdik, alınamadılar’ gibi bir savunmanın arkasına saklanıyorsunuz. Bakın bazı gerçekler var. Bugün arabanızı o üç harfli marketlerin hangisinin önüne bırakırsanız bırakın, sizi mal geldiğinde, 10 dakika içinde arıyorlar. Plakadan telefon bulunuyor. Mağdur olan insanlar aranmışlar mı, aranmamışlar. Otelde yatanları bile, ki otellerin hepsinin bütün kayıtları emniyette olmasına rağmen, araçlarını çektirememişsiniz. Hala bu insanları suçlama yoluna gidiyorsunuz. Siz o otoparkı kullanıyorsanız, o insanların malını korumak belediyenin yükümlülüğündedir. Kültür müdürü kabahatli, imar müdürü kabahatli, vatandaş kabahatli. Burada en başta kabahatli olan belediye başkanıdır, belediye başkan yardımcılarıdır, idarecilerdir. Mümkün olduğunca artık şu başkalarını suçlamaktan vazgeçin ve insanların mağduriyetlerini nasıl telafi edeceğimizi konuşalım. Bakın 3 araç hala bulunamıyor. Biga’da 17-18 çekici var. Arabalar çiziliyormuş, insanlar dava edecekmiş. Adamın arabası gitmiş. Sonra neden Ak Parti ilçe başkanını aramamışız diye açıklama yapıyorsunuz. Siz aynı taziye evinde birbirini arayan akraba gördünüz mü? Ben bu Biga’nın evladıyım. Bir tane vatandaşın canı yansa, sadece Ak Parti İlçe Başkanı’nın canı acımıyor. Benim de canım acıyor. İş aramaksa, siz bu tip şeylerde mağduriyetler yaşanmadan arasaydınız da biz size tebrik telefonu etseydik. Ya da biz de gelip sizi istediğiniz her yerde sizi tebrik etseydik. Birçok insanın hala sanayide arabaları. Bizlerin de canı yandı. Aynı şehrin insanıyız. Aradı, aramadı gibi bunların arkasına sığınmadan lütfen çözümü konuşalım."
"GÖREV İHMALİ VAR"
"Burada görev ihmali vardır. Biga’nın başına olan ilk defa gelen bir olay değil. Doğal afet diyebileceğimiz yer, Eveşe ile Sarıkaya arasında suların çay yatağından çıktığı için üretim ve üretilen ürünler ve birkaç ev zayi olmuştur. Burada aynı şey geçerli değil. O su taşkın alanından çıkmadı. Taşkın alanının içerisinde. Burada her zaman yaşanılan bir durum var. Taş yapılan küçük kanaldan taşkın alanına çıkmıştır. Bir gün önce kapatırsın. Bu su 15 saniyede gelmiyor Biga’ya. Bu suyun Çan’da taştıktan sonra Biga’ya gelmesi 4-5 saati buluyor. 2022’ye geldik artık. Bu insanların plakasını giriyorsun. Telefonları çıkıyor. Gecenin 11’inde belediye anonsu mu kalmış artık. Yapılsın ama bu mu kalmış. Bu bir ihmaldir. Bunu gerçekten taşkında yapmayanlar bir gün sonra yağmur yok, bir şey yok, arabanızı çekin mesajları, giriş çıkışların kapatılması, yok sabaha kadar nöbet tutması… Yağmur yok, neyin nöbeti. Olan olmuş. Milletin malı gitmiş. Bunları konuşalım artık. Şu andaki en büyük muallak zararın kim tarafından karşılanacağı. Birisi diyor ki, ‘Orası DSİ’nin’, birisi diyor ki ‘Belediye otopark yaptıysa belediyenin’, kaskolar diyor ki ‘Orası yol değil’. Artı araç haricinde arkasında malı olan araçlar var. Bu sorunu çözecek olan belediye. Biz üzerimize düşeni yaparız. Biga Belediyesi otopark olarak kullanıyorsa, belediyeye güvenmiş bırakmıştır. Yapamadıysanız da bundan sonrasının sorumluluğunu alın."
"DEPREME HAZIRLIKLI OLALIM"
"Bizim işimiz uyarmaktır. Bizler Kocabaş Çayı’nda hezimeti hep beraber yaşadık. En büyük sevincimiz can kaybı olmamasıdır. Şu anda bir deprem öngörülüyor. Siyaset karıştırdığınız, belediye personelini başına geçirdiğiniz Kızılay’ı da bir an önce bu işe dahil edip, gerekirse bizi de dahil edip, bir an önce sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Bahçeli düzlüğüne koyulan o konteynerlerin bir an önce Biga’daki toplanma alanlarına koyulması, toplanma alanlarında yapılacak işlerin bir an önce yapılması için uyarımızı yapıyoruz. Her türlü yardıma hazırız. Her zaman Kocabaş Çayı’ndaki gibi şanslı olamayız."
"ELİNDEKİ ÇEKİCİYİ KUM TAŞIMAK İÇİN..."
"Otopark kullanılsın. Bir ormanın varsa bunun yanabileceğini düşüneceksin. Böyle bir otoparkı kullanıyorsan, burada taşkın olacağını bilmen gerekiyor. Elindeki çekiciyi kum taşımak için kullanmaman gerekiyor. Böyle bir şey yaşandı diye bütün Biga halkını mı cezalandıracaksınız. Buraya araç koymak zorundayız. Ama bu araçları koruyamayacaksanız, bu da tartışılır. Nasıl korunacak onu tartışalım. Çay taşkını ilk defa yaşanmadı. Ama ilk defa çay taşkınında bu kadar zaiyat oldu. Ben de bunun hatasını şimdiki yöneticilerde ararım. Biz orayı kullanmaya devam edeceğiz."
"BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ"
"Bir kere o güzergahta EDS olmasına biz karşı değiliz. Orada bir okullar bölgesi varsa, bir kafeterya varsa, insanlar karşılıklı geçiş yapıyorlarsa, doğrudur, orada bir EDS olmalıdır. Ama bu EDS okullar bölgesine girerken bitmemeli. ‘Okullar bölgesinde çocukları korumak için koyduk’ denilen EDS tabakhaneler girişinde bitiyor. O zaman bizim aldığımız abdest, kıldığımız namazı tutmuyor. Demek ki oradaki amaç okullar bölgesi, kafeteryalar değil. Burada başka bir şey aramak lazım. Elimde bir şey yokken insanları suçlayamam. Ama insanları korumak için kurulduğu söylenen EDS’ler o bölgeye gelmeden bitiyorsa, o zaman bunun anlamı ne? Işıkların oradaki numaratörler niye kaldırıldı? Orada aniden bir ceza kesmeler… Ayrıca Karabiga kavşağının oradaki çözümü, bugüne kadar kaç kişi öldü. Daha ne kadar insan ölebilir. Her kazadan sonra aynı şeyi yaşıyoruz. Allah korusun bir vatandaşımızı kaybettik. Yine gündem. 15 gün sonra yine unutulacak. Ne zamana kadar. Diğer kazaya kadar. Artık bu Karabiga kavşağı konusunda da bu işin peşini bırakmayacağız. Bu iş çözülmeli. Biga’nın artık oraya verecek tek bir canı yok. Ben elimden geleni yapacağım. Her karşınıza çıktığımda bu konuyu gündeme getireceğim. Ateş düştüğü yakıyor."
PAZARCIDAN BAŞKAN YARDIMCISI MAAŞLARINA...
"Bizler pazaryerindeki peron fiyatlarının çok yüksek olduğuyla ilgili bir basın açıklaması yaptık. 18 liralar civarındaki pazaryeri peron fiyatları 27,5 civarına çıkarıldı. Bu ekonomik krizde. Çanakkale Belediyesi’nde 1 lira, Çan’da ve Gönen’de ise yapılmamış. Ekonomik kriz ve pandemi olduğu için pazaryerindeki esnafımızın da korunması gerekiyordu. Son meclis toplantısındaki gündemde bu işin tekrar komisyona gönderilip bu işin düzeltileceği söylendi bize. Biz de gerçekten sevindik. Komisyona belediye meclis üyelerimiz gittiğinde Ak Partili komisyon üyeleri bu karara hayır dediler. Niye getirdiniz? Niye hayır dediniz? ‘Pazardaki toplanan para, pazaryerinin parasını çıkarmıyor. Pazaryerinde harcanan elektriği çıkarmıyor’ dediler. Elektriğe zam yapan Ak Parti. Ben değilim ki. Yapılan zammın parasını ödeyecek olan pazarcı esnafı. Belediyeye çok fazla elektrik faturası gelecek diye hesabını başkasına kesmeyeceğiz. Ama belediye meclis toplantısında başkan yardımcılarına zam vermeye gelince, ‘Bizim arkadaşlar asgari ücrete de çalışırlar’ diyorlar. Çalışsınlar o zaman. Kim kime hayır diyecek. Kimseye zam yapmak zorunda değiliz. Biga Belediyesi 80 yıldır belediye başkanlarınca yönetiliyor. 3 yılda mı 2 tane başkan yardımcısına ihtiyacınız oldu. Çalışacaklarsa çalışsınlar asgari ücretle. Zaten kendi işlerini yapıyorlar. Kimse işini gücünü bırakmadı ki. Sabah 8- akşam 5 zaten çalışmıyorlar. Bu paraları pazaryeri esnafından çıkarmayacaksın o zaman."
DOMBRA TEPKİSİ
"Ben Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanıyken belediye başkanımız bana demiş ki; ‘belediyeye gel, resim falan yapacağız’ demiş, ben gelmemişim. Söylüyorum. ADD’de başkandım. Belediye seçimlerini kaybettik. ADD, Halimbey Konağı’nın alt katındaydı. Üç sonra bize geldiler; ‘Burayı boşaltın, buraya müze yapacağız’ dediler. Biz de apar topar toplandık, başka bir yer tuttuk. 3 yıldır müze olsun diye bekliyoruz. Açılışında kurdelayı kesmezsem namerdim. Beni sen kapının önüne koymuşsun. Ondan sonra ben oraya neden resim seçmeye gelmemişim. Neymiş. 29 Ekim yürüyüşlerine gelmiyormuşum. Gelmiyorum. Dombra çalmaya devam ettiğiniz sürece gelmeyeceğim. Bir siyasi partinin seçim şarkısıdır dombra. Bu seçim şarkısını inatla her yürüyüşte çalıyorsunuz. Ondan sonra bana neden gelmediğimi soruyorsunuz. Alkış mı tutayım. Çünkü siz her şeyde olduğu gibi bunu da siyasete alet ediyorsunuz."
SİLİVRİ VURGUSU
"Avrupa Birliği demogojisiyle cumhuriyeti aynı kefeye koyamazsınız. Oradaki üslupla konuşamazsınız. Bu ülkenin kurucusuyla kimse dalga geçemez. Sayın Cumhurbaşkanımızla ben o üslupla konuşsaydım, şu anda sen bana Silivri’ye temiz çamaşır getiriyordun. Konuşamazsın. Üsluplara dikkat edilmesi gerekiyor. İstediğiniz zaman oturalım, videolara bakalım, izleyelim. Herkesin hassas noktaları var."
"İŞTEN ÇIKARILAN İŞÇİLER GERİ DÖNÜYOR"
"Biz arkadaşlarımız işten çıkarıldığı zaman ‘tazminatını vermediniz, arkadaşlarımızı hukuksuz bir şekilde işten çıkardık’ dedik. Belediye başkanımız da çiçeklidededeki çaylar başkandan… Bir önceki belediye çok kopyalandığı için artık hangisi hangisiydi, kestiremiyorum. Oradaki söyleminde ‘Biz kimseyi hukuksuz bir şekilde çıkarmadık’ dedi. Mahkeme kararı bunu söylemiyor. Şu andaki mahkeme kararı, çıkarılan arkadaşlarımızı üçer üçer tekrar belediyeye geri koyuyor. Burada önemli olan gerçekten işini yapmıyorsa çıkarın. Sadece partizanlıkla yaptığınız zaman gül geliyor hukuk geri koyuyor. Olan bu arkadaşlarımızın üç yılına oldu. Üç yıldır arkadaşlar işlerinden oldular. Evli barklı insanlar bunlar. Çocukları, aileleri var. Psikolojileri bozuldu. Ama olsun. Adalet geç de olsa tecelli etti. 16-17 kişi mahkemeyi kazandı. Bir üst mahkemeye başvurdular. Bir üst mahkemeden karar üçerli halde, dörderli halde onanıp geliyor. 6-7 kişinin kararları onandı. Geri kalanının da bu süreçte onanmasını bekliyoruz. Süreci takip ediyoruz. Eğer çalışıyorsa insanlar işlerini başlatsınlar. Tazminat verip işten çıkarmak değil iş. Çalışan herkes işini yapsın. Bütün partilerden, bütün yöneticilerden rica ediyorum. Gün gelip belediyeyi geri aldığımızda eğer biz yaparsak, lütfen bu kayıtları hükümet meydanında en büyük ekranda yansıtın. Bu kan davasını artık birisi bitirmeli. Olan Bigamızın evlatlarına oluyor. Arkadaşlarımız çok ağır çektiler bunun vebalini."
KİŞİYE ÖZEL İMAR TARTIŞMASI
"Arapdede Köprüsü’nden Hacımadan’a kadar olan bölgede 50-60 dönüm civarı yer imara açıldı. Orada bir yerleşim olacak. Fakat sahibini sonradan öğrendiğimiz bir yerde yani bu 56 dönümlük alan içinde 6 dönümlük bir yer boş bırakılmış. O meclis toplantısında burasının belediyenin olduğu ve belediyenin buraya bir çalışma yapacağı ima edildi. Orası bir şahsın. O şahıs kendi projesini kendi çizecekmiş. Orada 800’e yakın insanın yeri var. Bu insanlar neden kendi projelerini kendi getirmedi de, o kişi kendi getirecek. Buraya bu yapılanmayı yapın. İtiraz edecekse sonradan etsin. Diğer insanları kaale almadan orayı böyle bırakmayın. Neden öyle olduğu belli değil. ‘Orası bizi aşar’ gibi söylemler de ortaya çıktı. Biz her tür konuda Biga halkının haklarını savunmakla görevliyiz."
"KAYMAKAM BEY AÇIKLAMALI"
"Okullar konusunda sayın kaymakamımızdan en kısa sürede bütün Biga’yı aydınlatacak şekilde bir açıklama bekliyoruz. Biz de çok şey duyuyoruz. İnşaat yavaşlatıldı, durduruldu, müteaahit kaçtı, ekstra ödenek bekliyor gibi kulaktan duyma şeyler duyuyoruz. Biz müteahhitin kaçtığına inanmak istemiyoruz. İnsanların planlaması gereken bir hayatı var. Biga bu kadar az okula alışmadı, alışmasın da zaten. Sayın kaymakamımızın basının karşısına çıkıp açıkça anlatması lazım."
TARIM POLİTİKASI
"Benim kendi mesleğim olması nedeniyle bizi izleyen herkese sesleniyorum. Özellikle tarım girdilerinde bu pahalılık devam ederse, herkes bir kıtlığa hazır olsun. Ekebilmenin imkanı yok. Gübre atmadan, ilaç kullanmadan ekiyorlar. İnsanların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için üretimin en üst noktada olması lazım. 82 milyon insanın beslenebilmesi lazım. Önümüzdeki sene için bekliyor herkes. Bu girdilerle insanlar mahvolmuş durumdalar. Büyükşehirlerde belediyelerimiz imkanlarıyla sübvanse etmeye çalışıyoruz. Mazot, gübre, fide yardımlarıyla sübvanse etmeye çalışıyoruz. Biz kooperatifçiliğin önemindeyiz. Köylü artık malını direkt satmak zorunda. Eğer devletin bir girdisi olmadığı takdirde hepimizi zor zamanlar bekliyor. Süte bir zam geliyor. Evet köylümüz seviniyor. Süte gelen zam peynirin kilosunu 100 liraya çıkarıyor demektir. Bir grubu rahatlatırken, diğer grubu zora sokuyor. Devletin artık bu çarkları yoluna koyması gerekiyor. Bu hafta salatalığın kilosu 28 liraydı. Önümüzdeki seneye yaklaştıkça çok daha kötü olacak böyle giderse. Bunun çözümü de bir an önce sandığın halkın önüne konulması. İnsanlar bir an önce halk kararını verecek. Ondan sonra ülkemiz yeniden üretim seferberliğine başlayacak."
"BİGA'DA 200 ÇEŞİT VARDI, 16 ÇEŞİT KALDI"
"Devletin artık köyden 3 kuruştan alınıp pazarda 13 kuruşa satılma işine son verecek. Devlet kooperatifleri çalışır hale getirecek. Köylü bir planlama ile ekim yapacak. Biga eskiden 200 küsur çeşit ürünün ekildiği bir yerdi. Şu anda 16 çeşit kaldı. Geçen sene domates para etti. Bu yıl başka bir ürün. Bunun planlaması yapılmalı. Özel sektör de mağdur edilmeden yapılmalı. Üretimin bir an evvel teşvik edilmesi lazım. Mazot fiyatının bir an önce düşürülmesi lazım. Avrupa’daki farklı renk mazot sistemi gibi. Cumhuriyet Halk Partisi bütün programlarıyla, planlarıyla, bütün kadrolarıyla bu ülkeyi yönetmeye talip ve hazırdır."